Yenigün Gazetesi

Erkal Etçioğlu

Yabancılaşma ve TSK

Türkiye’de  son yıllarda izlediğimiz bir çok siyasi, ekonomik ve kültürel uygulamalar maalesef yabancılaşmaya yönelik bir dönüşüm operasyonunun parçaları olmuşlardır.Üstelik bu yabancılaşmada savundukları değerler ve fikirler açısından aksine bir konumda olan bir kısım güya solcu ve ilerici entelektüel  ile  muhafazakar da bu oyunların oyuncağı olmuş durumdadırlar. Bütün bunların tek bir ortak düşmanı bulunmaktadır.O da TSK dır.

 Küresel kraliyetçilerin ve onların uzantıları olan dış destekli bazı sivil örümcek ağlarının bizzat kendi ağızlarından “Türkiye’nin en önemli ihraç ürünü ordusudur” ifadesini kullanarak

ileri sürdükleri tez ise Türk Ordusunun milli hedefler yerine yabancı çıkarlar için kullanılmasının önemli olduğu hususudur. 

Mevcut ekonomik krizin kendiliğinden oluşturduğu baskı ortamını da fırsat bilenler, Türkiye Cumhuriyeti devletini küresel güçlerin bölgesel jandarmalığını üstlenmeye ikna etmeye çalışmaktadırlar ve maalesef bu baskılar, Türkiye’nin çıkarlarının küresel güçlerle eşgüdümlü olarak hareket etmekten geçtiğine inanan bazı iç odaklar üzerinde fazlası ile etkili olmaktadır.

260 milyon dolar karşılığında Afganistan’da görev yapan Türkiye’nin bu macerasının ilk provaları Somali’de yapılmıştır ve Irak ile nihai şeklini alacaktır. Türkiye neredeyse gözünün önünde kurulan bir Kürdistan’ın garantörlüğünü üstlenecek noktaya getirilmiştir.

Türkiye’nin son yıllarda müdahil olduğu dış olaylar göz önüne getirildiğinde, ülkenin her olayın içinde destek gücü olarak yer aldığı görülmektedir ve daha da kötüsü Türkiye, küresel güçlerin küresel operasyonlarında “İslami tatlandırıcı” olarak işlev görmeye başlamıştır.

“Terörle Savaş” görüntüsü altında küresel egemenlik alanlarını İslami coğrafya üzerinde genişletmeye başlayanların jandarmalığını üstlenmek binlerce yıllık bir imparatorluk geçmişi bulunan bu büyük millete yakışmamaktadır.

Azerbaycan’da Elçibey’in devrilmesine engel olamayıp, bölge petrollerinden aldığı pay %25’lerden %6.25’e indirilen; Kosova’da NATO’ya sağladığı bütün lojistik desteğe rağmen, bölgedeki bir kasabanın koruması dışında kendisine hiçbir etkinlik alanı tanınmayan;

Kuzey Irak’ta bütün sert uyarılarına rağmen, gözünün önünde bir Kürdistan kurulmasına mani olmaya çalışan TSK/ÖKK mensup askerlerinin başına ABD tarafından çuval geçirilen; Bütün silahlanma altyapısını, kendisine bu rolü biçenlerin stratejik planlarına uygun şekilde gerçekleştirmek zorunda bırakılmaya çalışılan bir ülkedir Türkiye.

Bu ülke; çevresindeki coğrafyaya hakim olmasına fırsat tanınmayarak  ve  bu coğrafya üzerinde paralı asker konumuna getirilmek istenerek bu coğrafi yabancılaşmaya maruz bırakılan bir ülkedir.Siyasiler bu noktada zaaf göstermemelidirler.Yabancı tesirlerden uzaklaşarak bağrından çıktıkları milletine hizmet eder hale gelmelidirler.

Unutulmamalıdır ki; Türkiye Cumhuriyeti Anadolu kozasında kaldığı ve Anadolu’yu bir üs olarak kullandırdığı sürece Anadolu’yu koruyamayacaktır. TSK bunun farkındadır. Buna karşı gerekli tedbirleri almakta bunun karşılığında ise adeta bedel ödemektedir.Bu millet bu toprakların bekçisi değil; sahibidir. Bunu önce yabancıların değil; bazı “Türk” ve “Aydın” geçinenlerin kabullenmesinde büyük fayda bulunmaktadır.