Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
TRT 6 TARTIŞMASI
Yeni yılda Kürtçe yayına başlayan TRT’nin altıncı kanalı ilginç tartışmalara neden oldu. Konunun muhatabı çeşitli taraflar ilginç düşünceler ileriye sürdüler.Ancak işin doğrusunu isterseniz önce bu kanalın resmi adını bilmeniz gerekir.Bu yeni TV kanalının ismi “TRT Çok Dilli Kanalı” dır.Yani TRT’nin sadece Kürtçe kanalı olmayacaktır.İlerde başka dillerde de bu kanaldan yayın yapılacağını söyleyebiliriz.
Zaten terör örgütüne sıcak bakmayan Kürt asıllı vatandaşlarımız bu yayınla ilgili samimi memnuniyetlerini ifade ederken, terör örgütüne yataklık eden yandaş kişi ve örgütler şimdiden kanala yeni bir isim takmışlardır. Onlara göre bu yeni TV kanalı “Korucu TV”dir.
Yani onlara göre sadece devlete sadık kalan korucuların seyrettiği bir TV kanalı olarak tarif edilmiştir.Bu bir propagandadır.Terör örgütü bu işten rahatsızdır.Bu Tv kanalında görev yapan yöresel sanatçılara da şimdiden ”hainlik” yaftası takmıştır.Sömürgecilere uşaklık eden bu bölücü güruh kendilerine tanınan bu fırsattan adeta şımarmıştır.
Bu şımarıklıklarını da bizzat DTP’li Diyarbakır Belediye Başkanının ağzından Türkleri kastederek” sadece dilimizi değil onlara bu bölgenin Kürtçe adını da telaffuz ettireceğiz” demek cesaretini gösterebilmiştir. Bu ifadeyi duyan bir çok yurttaş öfkelenmekte ve bunlara böyle konuşma imkanını veren devleti yasal görevini yapmaya çağırmaktadır.
Görülen odur ki bölücü terör belediyeleri kullanarak kendisine lojistik avantaj sağlamaktadır. Belediyelerin hak ve imkanlarını kullanarak Türkiye’nin “üniter yapısını ve milli devlet” özelliğini bozmak istemektedirler. DTP; taleplerini Ankara’da dağıttığı kitapta en az 20-25 “özerk bölgeli bir federal yapı” olarak zaten açıkça beyan etmiş idi.Yani bölücüler ülkemizden hem insanlarımızı hem de kutsal vatan topraklarını kopartmak istemektedirler.
Bunu başarabilirler mi? Elbette bu olamaz.Çünkü Türkiye Cumhuriyeti halkı ve devleti ile her şart altında buna izin vermeyecektir. İstedikleri bir Türk-Kürt çatışması çıkarmaktır. Bu tahrike engin sağduyusu ve tarihi tecrübesi ile Türk Milleti uymayacaktır. Aksine “birleşecek ve bütünleşecektir”.
Zaten dikkatlice bakılırsa hükümet tarafından yapılan bu yeni uygulamalar Avrupa Birliğine karşı söz verilen “reform süreci” içinde yapılmaktadır. Tıpkı batılı güç odaklarının istediği gibi anayasal “milli kimlik” ve Atatürk’ün kurduğu “ Cumhuriyet’in alt yapısı”sulandırılmak istenmektedir. Hatta Anayasamıza göre değiştirilemez bazı maddeler bile “yeni anayasa yapma bahanesi” ile değiştirilmeye uğraşılacaktır. Zaten amaç Türkiye’yi “Avrupa Çıpasına” bağlayarak eli kolu bağlı bir sömürge haline getirmektir. Bunu biz geçmişte “Tanzimat Fermanı” ile yaşamış ve koca bir imparatorluğu bu yüzden kaybetmiştik.
Demokratikleşme adı altında yapılan her girişimin samimiyetini ve faydasını artık sorgulamamız gerekiyor.Yapılan her ihaneti hafızasına kaydeden halkımız elbette “kendi azim ve kararı” ile her türlü uşaklık oyununu bozacaktır. Memleket içindeki kamuoyunun vuku bulan olaylarda suskun kalması artık gaflet ve delalete girmektedir. Görev her şeyin sahibi olan milli iradeye yani halka düşmektedir. Bu kötü gidişata dur demek sizin elinizdedir.
Bu gidişat değişmeden giderse çocuklarımızın geleceğinden ve bağımsız bir ülkeden söz edemeyiz. Yapılacak şey silkinmek ve yeniden doğrulmaktır.Tıpkı dahi önerimiz M.Kemal Atatürk’ün dediği gibi “söz konusu vatansa gerisi teferruattır”