Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
MAYINLI ARAZİLERİN HİKMETİ
Türkiye –Suriye sınırı boyunca uzanan mayınlı sınır bölgesi üzerine yeni senaryolar uzayıp gidiyor. Dünde bu alan için ilginç beyanatlar verildi. Bunların en ilginç olanı ise Pekkan Şirketler Grubu Başkan Yardımcısı Pekkan’ın açıklaması idi. Pekkan “Suriye sınırındaki mayınlı arazide en az 4 trilyon dolarlık petrol rezervi bulunduğunu “söyledi.
Petrolün derinde ancak kalitesinin çok yüksek olduğunu ifade eden Pekkan, “Bu petrol çıkartılırsa bölgede terör kalmaz” dedi. Pekkan” mayının temizlenmesinden ziyade oradaki petrolün peşine düşülmesi gerektiğine” dikkat çekti. Pekkan, “mayın temizlemenin tek yolu onu patlatmaktır” düşüncesinde.
Türkiye’nin, imzaladığı Ottawa Sözleşmesi’ne göre, 1 Mart 2008 tarihine kadar stoklarında bulunan mayınları imha etmesi, 1 Mart 2014 tarihine kadar da topraklarında döşeli mayınları imha etmesi gerekiyor. Yani sorun sadece Suriye sınırı değil. Tüm kara sınırları bu işin içinde bulunuyor.
Eğer hatırlarsanız daha öncede bu konuda ilgili arazinin “Yap-İşlet ve Devret” modeline göre özel kanun çıkarılarak ihale edilmesinin ana nedeninin bu alanı “bir yabancı şirkete verme” çabaları olduğu iddia edilmişti. Hatta TBMM’de çok yoğun tartışmalar yapılmış ancak yine iktidar partisinin oy çoğunluğu ile ilgili yasa meclisten ve daha sonra Cumhurbaşkanının onayından geçirilerek yasalaştırılmıştı.
Bunun üzerine tüm muhalefet partilerinin imzaları ile konu Anayasa Mahkemesinde “ilgili kanunun iptali” istemi ile dava açılmasına kadar uzanmıştı. Demek ki bu işin arkasında pek kamuoyuna açıklanmayan ekonomik ve siyasi çıkar kavgalarının da bulunduğu açık seçik görülüyor.
Sorunun sadece güvenlik ve uluslar arası yasalara uyma mecburiyetinden başka yönleri de olduğu artık açık bir gerçek olarak ortada duruyor.
Önümüzdeki günlerde bu konunun yine gündemin önemli bir yerine oturacağını tahmin etmek hiç de zor değil.
Bu arazilerin sadece tarım yapmak için istenmediği de böylece ortaya çıkmış oluyor.Eğer konu uluslar arası sermayenin bir paylaşım projesi değilse küçük bir güvenlik meselesi de değildir.
Bu ülkede yaşayan her Türk Yurttaşı ülkesinde dönebilecek dolapları görebilmeli ve milli çıkarları kişisel çıkarlardan üstün tutmalıdır. İşte demokrasi ve basın özgürlüğünün en önemli faydası bu alandadır.
Bilgi kirliği ortamında doğru bilgileri halkına iletebilmek ve kamuoyunu milli çıkarlar doğrultusunda yönlendirebilmek gittikçe önemli hale gelmektedir. Malum medya bu konuyu hiç önemsemese de yine de milletimiz doğruyu bulacaktır.