Yenigün Gazetesi

Erkal Etçioğlu

KÜRESEL SOYGUN EKONOMİSİ

Milli Ekonomik sistemlerin geleceği incelendiğinde küresel ekonomik kuruluşların önderliğinde küresel bir ekonomik bütünlüğün sağlanması kulağa ne hoş geliyor değil mi? Oysa ülkelerin yerel ekonomik sistemlerini tümünden ortadan kaldırmaya uğraşan vahşi bir küresel sermaye gücü güçlendikçe gözünü ekonomik ilişkilerin ötesine çevirmeye başlamıştır.

Artık ülkelerin siyasi yapısına, sosyolojik özelliklerine ve kültürel değerlerine bile müdahalede bulunmaya başlamıştır. Bu etki alanında kullandığı araçlar ise güdümündeki bankalar, borsalar, sivil toplum kuruluşları hata kendisine eklemlenmiş işbirlikçi yerel sermaye ve medya gücüdür. Buna  üzülerek uluslar arası güçlerin kontrolündeki bazı dini cemaatleri de eklemek mümkündür.

Üstelik bu gücün yönetimi ise gizli ve anti demokratik yapılanma üzerine kurulmuştur. Milli ekonomileri felce uğratmak, insanları adeta köleleştirerek çok düşük ücretlerle çalışmaya zorlamak, milli düşüncelere sahip ülke aydınlarını satın alarak veya beyin yıkayarak kendisine uşak yapmaya uğraşan bir uygulama içersindedir. Bunu ise çok uluslu şirketleri ve gizli servisleri aracılığı ile gerçekleştirmektedirler.

“Yabancı sermaye” kavramı ile süper gücün güdümündeki “küresel sermaye grupları” birbirlerinden ayrılmalıdır. Ülkemize yatırım yaparak istihdam yaratacak yabancı sermayeye elbette olumlu bakmalıyız. Küresel sermaye grupları ise  eğitim yolu ile kendi hizmetkarları olarak yetiştirdikleri seçilmiş kişileri ekonomide ve siyasette kullanarak ülkelere hakim olma stratejisi izlemektedirler.

Yönetime getirdikleri bu hizmetkârlar ise ülke halkından ve değerlerinden yana görünerek kendi milli çıkarlarını ve insanlarını helak edecek projelerin takipçisi olmaktadırlar. Özelleştirme uygulamaları ile stratejik sektörleri milli çıkarlara aykırı olarak Türk özel sektörü yerine yabancı egemen güçlerin kontrolündeki şirketlere devretmekten çekinmemektedirler.

Yıllarca “yüksek enflasyona” ezdirilen halk,esnaf,işçi ve köylüler seçim zamanlarında ağızlarına sürülen bir parmak bal ile kendisini ezenlere yeni fırsatlar verebilmektedir. “Haksız ve dolaylı vergilerle” soyulan halk benzini,otomobili dışarıdan en az iki yada üç katına alabilmektedir.Bankaları vasıtası ile “aşırı borçlandırdıkları” özel sektör fabrikalarını yabancı küresel sermaye devir almaktadır.Yine arazi ipoteği ile aşırı borçlandırılan çiftçilerimizin “toprakları” bu küresel sermaye kontrolündeki bankalara devredilmektedir.

Şunu hiç unutmamalıyız ki  1868 yılında imzalanan Osmanlı İngiliz Ticaret Anlaşmasına göre Ege bölgemizde çiftlik ve toprak satın alan Yunanlı iş adamları Yunan Ordusunu İzmir’e davet eden neden olmuştur. Acaba bu durum yeniden ülkemizde gerçekleşirse içimizden yeni bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk çıkarabilecek miyiz? Bunu hiç düşündünüz mü?