Yenigün Gazetesi
17.01.2005
Erkal Etçioğlu
İŞ DÜNYASINDAKİ DEĞİŞİM VE GELECEĞİMİZ
Ülkemizin her köşesinde gelişen sanayileşme ye kalkınma hareketi; ilginç toplumsal değişme ve gelişmelere neden oluyor. İşsizlik sebebiyle yoğunlaşan iç göç; kasabaların şehirlere hatta büyükşehirlere dönüşmesini hızlandırıyor. Bu hızlı nüfus değişimi bir yandan yerel alt yapı hizmetlerinde yetersizliği doğururken, diğer yandan toplumsal, kültürel ve sosyo ekonomik uyumsuzluklara yol açıyor. Üstelik; bu kaçınılmaz bir sosyal olgu olarak karşımızda duruyor.
Asıl değişim ise: toplumu meydana getiren sosyal katmanlar arasında yaşanıyor.
Daha önceleri ticaret yaparak “Tüccar” olanlar; üretimdeki kazançların farkına vardıkça artık “Sanayici” olmayı tercih eder hale geliyorlar. Bu durum yatırım yapmayı, istihdamı, vergiyi hatta çevre duyarlılığını tetikliyor. Yatırımlar gerçekleştikçe sanayicilerimiz için ihtiyaçlar da farklılaşıyor. İşletmeler aile tipi yapılardan kurumsal yapılara dönüşmek zorunda kalıyorlar. Bu durum sanayicilerimizin kişisel gelişimlerini göz ardı etmemelerine de gündeme getiriyor. Sanayicilerimiz bunun için okuyor, seminerlere katılıyor ve değişime ayak uydurmaya çalışıyorlar. Büyümek için yeni stratejiler uyguluyorlar. Kalite önemseniyor.
Gittikçe artan profesyonel yönetici, yeni yönetim metodları ve teknoloji ihtiyacı yeterince karşılanamıyor. Bunu karşılamak için sanayicilerimiz eğitim sistemine yatırım yapmaya ve mevcut personellerini daha çok eğitmeye ağırlık veriyorlar. ……
……Kamu sektörünün artık yatırım yapmaması özel sektör üzerindeki baskı gruplarını tesirlerini arttırmasına yol açıyor. Adeta her kuruluş işsizler tarafından kuşatılmış gibi manzara gösteriliyor. Buna karşılık bilimsel yaklaşım ve üniversiteler ile olan işbirlikleri özel sektörün ilkeli bir istihdam politikası üretmesine neden oluyor. Kamu sektörünün istihdamda yaptığı hataları özel sektör yapmıyor. Ar-ge faaliyetlerine de büyük önem veriliyor. Yalın üretim destekleniyor.
Kamu sektöründe yöneticilik yapan ve protokolde yer alan bazı sivil toplum yöneticileri yapmakla sorumlu oldukları işlerin bir bölümünü özel sektöre dayandırarak sonuç almak girişimi içersindeler. Bu durum doğru yaklaşım olabilir. Zaten bu konum geçmişte de böyle idi. Ancak; katma değerin büyük bölümünü üreten iş adamlarının üstüne bu yükleri yüklerken arada bir onların gönüllerini de almak gerekmez mi? Ya da başka bir ifade ile protokol dışına çıkılarak önemli konumdaki iş adamalarından bir danışma mekanizması kurulamaz mı?
Ülkemize ihraacat yaparak milyarlarca dolar, döviz kazandıran, katma değer yaratan, vergisini dürüstçe veren, eğitme ve çevreye duyarlı sanayicilerimizi ülkenin kalkınmasında öne çıkartmak doğru bir yaklaşım olacaktır. Kayserili iş adamlarının bölgelerine ve üniversitelerine yaptıkları katkılar milyarlarca dolar seviyesindedir. Onun için elimizdekilerin kıymetini bilmemiz gerekiyor. Unutulmamalıdır ki Fransız İhtilali; keşifler ve yeni icatlar nedeni ile zenginleşen yeni sınıfın (burjuva) zamanının iktidarı tarafından kabul görmemesi ve onların işçi ve köylülerle işbirliği yapması sonucunda ortaya çıkmıştır.
Geleceğimiz toplumun her kesiminin işbirliği yapmasına bağlıdır. Yöneticilerimizin görevi; tıpkı bir orkestra şefi gibi bütün kesimlerin “yeni ve güçlü Türkiye” şarkısını kusursuz icra etmelerini sağlamaktadır. Buna katılmak ise hepimizin görevidir. Çünkü, başka Türkiye yok.