Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
IRAK İLK ADIM OLACAK
Halkımızın tamamına yakın bölümü, Irak’a muhtemel Amerikan operasyonuna ve savaşa hayır demekledir. Ancak bütün dünyadaki ve ülkemizdeki bu büyük karşı çıkışa rağmen, yine de savaş kapımıza dayandı. Peki bu savaşın Amerika tarafından ısrarla istenmesinin nedenleri nelerdir?
Bence Amerika Birleşik Devletleri savaşı5 şu nedenlerle istemektedir;
- a) Dünyadaki tek süper güç konumunu sürdürebilmek.
- b) 2010-2015 yıllarında tükenecek kendi petrol rezervlerini karşılamak ve dünya enerji kaynakları ile iletim hatlarını kontrol edebilmek.
- c) Yeni dünya düzeni adı altında Ortadoğu Bölgesi’ni yeniden yapılandırmak, ülkeleri, sınırları ve rejimlerini değiştirmek.
- d) İsrail’in bölgedeki güvenliğini tehdit eden unsurları yok etmek.
- e) 11 Eylül saldırısında tespit edilen bölgedeki terör kaynaklarını kurutmak.
Bunlara eklenecek daha başka nedenleri de saymak mümkündür. Amerika bu düşüncesini ancak şimdi gerçekleştirebilir. Tek süper güç konumu, ilerleyen yıllarda Avrupa Birliği, Rusya ve Avrasya, Çin ve Hindistan’ın devreye girmesi ile dengelenecek olması nedeniyle bozulacaktır.
Peki biz Türkiye olarak bu oyunun neresindeyiz? Millet ve devlet olarak istemesek de, bu oyuna sürüklenmekteyiz. Âdeta mecbur bırakılmaktayız. Buna rağmen, devletimiz elinden geleni yapmaktadır. Bütün zorlamalara karşı demokratik ve milli şartlarımızla Amerika’ya direnmeye devam etmekteyiz. Ancak tarihte kritik dönemlerde üzerimize gelen dev dalgalara karşı ülkemizi garantiye alacak tedbirler almalıyız. Bu tedbirleri almazsak, ilerdeki günler çok daha zor olacaktır.
İslam ülkelerinin bir araya gelerek bu savaşı engelleme gücü ve etkinliği yoktur. Politik gerçekler İngilizler’in çizdiği sınırların ve icat ettikleri ülkelerin artık özelliklerini kaybettiğini göstermektedir. Şimdi herkes kendi ülkesini bu dev dalgadan kurtarmaya uğraşmaktadır.
ülkemizin milli gücü şu 5 unsurdan oluşmaktadır.
- a) Bilim ve teknoloji gücü
- b) Ekonomi gücü
- c) Sosyo-kültürel güç
- d) Jeo-politik güç
- e) Askeri güç
Bütün bu unsurlardan son yıllarda ayakta kalabilen askeri güç ile jeopolitik gücümüzdür. Diğer milli güçlerimiz, türlü planlarla etkisiz hale getirilmiştir. Bütün bunlara ek olarak “Yetişmiş kaliteli inşan gücümüz” hala ayaktadır. İşte du durum, uluslararası ilişkiler biliminde “Risk Kontrol Sarmalı” olarak adlandırılan teoriye uymaktadır.
Yani ülkeler ekonomik yönden aşırı borçlandırma ile bağımlı hale getirilerek riske sokulmakta ve sonunda kontrol edilebilmektedir. Ya da risk arttıkça, kontrol yükselmektedir. Ülkemizin durumu buna benzemektedir. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti bir cadı r devleti değildir. Gerekli tedbirleri bütün risklerine rağmen alabilmektedir. Bu milli gücün kaynağı Türk milletinin ve devletinin binlerce yıllık devlet tecrübesi ve inanılmaz derecede karşı koyma becerisidir. Fransa ve Almanya ekonomik güçleri nedeniyle direnirken, Türkiye bütün olumsuz şartlarına rağmen devlet tecrübesi, askeri gücü ve inancı ile direnmektedir. Bu teslim olmama tavrı bizlere gurur vermekte ve büyük bir devletin vatandaşı olmanın zevkini yaşatmaktadır.
Madem, bu dey oyunda “Oyun kurucu” biz değiliz. O halde oyunun içinde kalarak zararlarımızı azaltmak zorundayız. Kürt devletini engellemek, Irak’ın yeniden yapılandırılmasında aktif rol almak. Türkmenlerin haklarını korumak hep bu aşamada yapılması gereken işler olacaktır. Daha da önemlisi Kuzey Irak’ta kuracağımız güvenli bölgelerde binlerce insanın hayatını kurtarabiliriz.
Sonuç olarak, Ortadoğu bölgesindeki temel Amerikan müdahalesinde Irak ilk adım olacaktır. Irak’tan sonrasını düşünen ve ona göre tedbirler alan kıymetli devlet adamlarımız, komutanlarımız ve aydınlarımız yetişmiş durumdadır. Siyasi kadrolar hangi fikirden olurlarsa olsunlar, durumun önemini kavramış durumdadırlar. Bütün bunları bize kazandıran, Büyük Türk Milletine ve modern bir dünya devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran M.Kemal Atatürk’e sevgi ve şükranlarımızı esirgemeyelim. Yüce Allah hepimizin yardımcısı olsun.