Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
DURGUNLUK VE GEÇİM SIKINTISI
Ekonomik alanda gözlenen son gelişmeler Türkiye’nin hızla “durgunluğa ve büyüme hızında düşüklüğe” doğru gittiğini gösteriyor. Piyasalardaki likitide (nakit) oranının gittikçe düşmesi özellikle esnaflarımızı zor durumda bırakıyor.Bir çok esnaf kepenk kapatıyor. Vatandaşın hali ise perişan durumda.Hızla körüklenen tüketimi arttırıcı kampanyalar ise zaten günlük yaşayan halkımızın geçim sıkıntısını zorluyor.Gelir dağılımındaki adaletsiz paylaşım; sosyal dengeleri bozma eğiliminde.
Enflasyon oranı resmi rakamlarda % 8-10 civarın da gözükse de çarşı ve pazardaki reel rakamlar halkın acil ihtiyaç kalemlerinde bunun nerede ise yaklaşık dört katı fazlasını gösteriyor. Bizlere söylenen “her şey iyi gidiyor” hikayesi artık tükeniyor mu ? diye sormak gerekiyor Neredeyse dışarıdan para girişine bağlanmış bir ekonomik program yürütülüyor.
Özelleştirme gelirlerine ve dışarıdan gelen sıcak para girişine endeksli ekonomik gelişme halkı sürekli fakirleştiriyor.Çünkü “ çarpık ekonomik yapı” kamu ekonomisinin bütün zararlarını düzeltmek yerine halka ödetmek siyaseti peşinde.
Devletin ve halkın malı olan kârlı kamu kuruluşları hatta otoyollar, limanlar “babalar gibi” yok pahasına satılıyor. Bu paralarla dış borçlar zamanında ödeniyor.Halka da sadaka verir gibi yardım dağıtılıyor.İşin en üzücü tarafı ise halkın yardım almaya alıştırılması.Dün ayıplanan sadaka isteme davranışı bugün adeta normalleşme eğilimi gösteriyor.
Geçen gün Adapazarı Büyükşehir Belediyesinin 14.500 adet yardım paketi alımı için ihale yaptığını öğrendim.Bu seçimler öncesi en az 3 kere 5.000 eve yardım paketi verilecek demektir.Elbette halka yardım dağıtılmasına karşı değilim.Ama bu paralar benim ödediğim su parasından, vergilerden çıkıyorsa ve seçim malzemesi olarak kullanılıyorsa elbette itirazım var. Yardım ulufe gibi dağıtılamaz. Eğer her yıl yardım edilecek fakir aile sayısı artıyorsa sizin uyguladığınız ekonomik program halkı fakirleştiriyor demektir. Muhtarların bildirdiği fakir aile sayısı ile yardım dağıtılan aile sayısı arasında ciddi farklar bulunduğu yönünde duyumlar alıyorum.Siz fakir ailelere yardım dağıtacağınıza her aileden bir kişiyi meslek sahibi yaparak bir işe sokmaya çalışın.Yani insanlarımıza balık vermek yerine balık tutmayı öğretin.
Kısacası halkın içine inerseniz esnafından memuruna herkesin sıkıntı içinde olduğunu göreceksiniz.Şayet ekonomik program; yabancı uyruklu bakan ve uzmanlar eliyle ve böyle
devam ederse korkarım yakında muhtelif sosyal patlamaları hep birlikte izleyeceğiz.Zaten şiddet eğiliminin ve adi suç sayılarının son yıllarda artmasının ana nedeni bu durumdur. Bizim görevimiz elbette uyarmaktır. Gerisi ise yürütme organlarında yer alan seçilmişlerin bileceği iştir. Bankaların dağıttıkları krediler de işi çözemeyecektir. Aksine sorunu körükleyen bir manivela gibi olacaktır.Bence iktidarın kırılma noktası yaklaşıyor gibi görünüyor.Çünkü “taşıma suyla değirmenin dönmeyeceği” dünden belli idi.Küresel ekonomik etkinin idealist kadroları bile nasıl köleleştirdiğini hepimiz birlikte görüyoruz.Bu durumdan alınacak çok dersler vardır.İşsizlik oranının artması da bu ekonomik daralmanın bir sonucu olarak görünüyor.Kısacası 2008 de Allah yardımcımız olsun.İhşallah bir gün ülkenin başına “fakirlerle” birlikte “orta direk” halkı düşünen “insaflı bir iktidarı” getirme iradesini milletimiz gösterir.Yoksa geleceğimiz pek parlak gözükmüyor.