Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
DIŞ DENGELER
Avrupa Birliği ile Amerika Birleşik Devletleri arasında ciddi bir rekabet olduğunda ve AB kontrolü ele aldığında Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne girmemesi gerekirse ne olur? O zaman ülkemizde Avrupa Birliği’ne girmeyi düşünmeyen bir siyasi hareketin iktidar olması gerekir. Böyle bir durumda mevcut iktidarın olumlu tavrını değiştirmesi mümkün olmayabilir. Ortaya çıkıp ben Avrupa Birliği’ne girmek istemiyorum diyemez. Üstelik Avrupa Birliği örgüte giriş tarihi de verirse zafer iktidar partisinin olur. Türkiye tekrar AB’ye yönelir. Aksi durumda ise Türkiye yine ABD nin politikaları ile muhatap olur.
Bu takdirde ABD’ nin o alınacak katılım kararını engellemesi gerekir. Bu durum elbette birilerinin işine gelmektedir. Zaten önemli bir seçmen kitlesi AB’ye şimdiden karşıdır. Böyle bir durum söz konusu olduğunda mevcut hükümet saf dışı edilmek istenirse bunu bir “siyasi ve ekonomik krizle” yapmak kendileri için doğru bir strateji olabilir.
Seçmen tercihlerinden daha çok resmi mekanizmaların iç siyaseti daha çok etkilediği düşüncesindeyim Türkiye’deki siyasi dengenin değişmesinin en etkili yollarının “ekonomik sıkıntı” ile “dini mağduriyet rolü” olduğunu düşünüyorum. Bunları gerçekleştirme yöntemi ise zaten küresel sermayenin kontrolündeki ekonomiye müdahale etmektir…….
…..Çünkü ekonomi Türkiye’nin hassas dengeler üzerindedir Demek ki eğer ekonomide bir kriz yaratılırsa bunun faturası siyasi iktidara çıkar. Şu anda ülkemizde olan budur. Küresel sermaye yıpranan oyuncularını değiştirmeye karar vermiştir. Şu anda yeni oyuncularını sahneye sürmeye hazırlanmaktadır.
Eğer bu küresel güçler; oyuncularını iktidara getirirken “dini” bir alet olarak kullanmaya alışmışlarsa iktidarı değiştirirken de aynı manivelayı kullanabilirler. Bunda dikkatli olmak ve özellikle bu oyuna düşmemek lazımdır. Dini anlamda toplumda dindar ve laik gibi yapay çatışmaları ve etnik ayrımcılığı tahrik edecek tavırlardan sakınılması gerekir. Türkiye içerisinde doğabilecek bu çatışmalar aslında onların projelerinin gerçekleştirilmesi anlamına gelir. Doğacak “ kaos ve istikrarsızlık” ülkenin geleceğini karartır.
Bölgede “istikrarsızlığın” en fazla etkileyeceği ülke Türkiye’dir. Çünkü bulunduğu stratejik bölgenin doğal merkezidir. Türkiye ideolojik, dini ve etnik ayrımcılığın dışında tutulmalıdır. Bu noktada devlet adamlarının ciddi ölçüde basiret gösterdiğini biliyoruz. Hemen hemen herkes Türkiye’yi zayıf düşürme operasyonunun K.Irak’ta sözde bir “kürdistan devleti” oluşumu için tezgâhlandığını görüyor. Ülkemizin Büyük Ortadoğu Projesi nedeniyle çeşitli operasyonlara maruz kalması normaldir. Bu nokta da bizlere düşen görev; bütün farklılıklarımızı unutarak gerekirse hesaplaşmayı sonraya bırakarak bu çatışmaların önüne geçmektir..