Yenigün Gazetesi
29.08.2003
Erkal Etçioğlu
DEĞİŞEN HİÇBİR ŞEY YOK
Şehrimizi ilgilendiren ana konularda defalarca uyarmamıza rağmen, değişen hiç bir şey yok. Konuların ilgilileri, kendi sorumluluklarının gereğini yapmak istemiyorlar. Gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünerek hareket ediyorlar. Ya da yüksek paralar kazanmak hırsı ile almaları gereken tedbirleri almadan iş yürütüyorlar. Fazladan maliyetlere katlanmak istemiyorlar. Çünkü kendilerine tepki gösterecek örgütlü bir toplumun karşılarında olmadığını görüyorlar. Tepki gösterenlerin bir bölümü de, ellerindeki rant kaybolmasın diye tepki gösteriyor. Duyarsız bir.toplum olduk galiba.
Örneğin, Kanar54’te yayınlanan “Doğalgaz” konulu “Ortam” programını seyrettim. AGDAŞ yöneticileri isin kolayını bulmuşlar. Konuşulanlar “Doğalgaz bize ne zaman gelecek? Paraları nasıl ödeyeceğiz?” gibi günlük uygulama problemleri. Bina güvenliğini, hasarlı binalara nasıl doğalgaz bağlanacağını, depreme karşı alınacak tedbirleri konuşan yok. AGDAŞ 24 tane kurbanlık firma bulmuş ve aynı inşaatlarda olduğu gibi onları yetkili kılarak, bütün sorumluluğu bu firmalara yüklemiş durumda. Yani diyor ki, “Ben doğal gazı kapıya getirdim. Bina içi dağıtım şebekesi ve bina güvenliği beni ilgilendirmez. Sorumluluk bu firmalarındır. Merkezdeki zemin sıvılaşmasının olduğu semtlerdeki çok katlı ve güya onarılmış, binalarda oluşacak risk önemli değildir. Ben abonemi alırım. Gerisi beni ilgilendirmez. Şimdilik asfaltları seçimlerden önce bozup belediyeyi zor durumda bırakmak da istemiyorum” Asfalt protokollerine Avrupa Yatırım Bankası bu şartları koydurmuş.. Ne güzel bir hikaye değil mi? Asfaltı düşünenler insan canını hiç hesaba bile katmıyorlar. Doğalgaz modern Bir enerji kaynağıdır. Sağlam zeminlerde ve sağlam binalarda mutlaka kullanılmalıdır. Ama, Adapazarı merkezi normal bir yer değildir. Bunu unutmamak gerekir. Belediye ise, hala merkezdeki binaların “Bina güvenliklerini” tespit ettirmiş değil. Oysa vilayet makamı, kamu binaları ve bir çok resmi kuruluşun tespitini yaptırdı bile. Bizse, konuyu vatandaşa bıraktık. 2 katlı yeni imar durumu ile mevcut 5 katlı binaların onarımına izin verilmesi bir çelişki değil mi? Efendim, müktesep hakmış. Hadi canım sende.
işsizlik almış başını gidiyor. Mevcut organize sanayi bölgelerinin dışında “Sanayi ve ticaret arsası” üreten bir büyükşehir belediyesi var mı? Sanayicileri Adapazarı’na davet edip, onlara kolaylıklar sağlayan var mı? Tabii ki yok. işsizlerimizden, meslek sahibi olmayanlara meslek edindirme kursları açılıyor mu? Elbette hayır.
Esnaflarımızın sorunlarına eğilen ve onları çözmeye uğraşan bir yerel yönetim görebiliyor musunuz? Elbette hayır. Çünkü bunlar, onların işi değil. Onların işi, aldıkları dış kredilerle yolları onarmak, binaları boyamak, caddeleri verniklemek, kısacası göz boyamak. Depremde aciz ve beceriksiz yönetim gösterenler, seçimler yaklaşınca aslan kesildiler. İyi ki seçim var. Yoksa vatandaşın kıymetini bilen olmayacak. Depremde sadece binalar ve yollar hasar görmedi. Asıl hasarı insanlarımız gördü. Evleri, işyerleri yıkıldı, insanlarımız öldü. İşsiz ve parasız kaldılar. Umutlarını kaybettiler. Onlar için aç gezdikten sonra hiç bir şeyin önemi yok. Hizmet, insanlara doğrudan ulaştırılmalıdır. Her şey insanımıza göre programlanmalıdır. İnsan, insan, insan Adapazarı’nın en büyük sorunu budur.
Bununla da yetinmeyen belediye ve kurul yine belediyenin teklifi ile 26.04.2002 tarih ve 9076 sayılı kararı ve .20.05.2002 tarih ve 9123 sayılı ek kararı ile Uzunçarşı Koruma Alanı İmar Planını değiştirmiştir. Bu değişikliğe dayanarak 12.03.2005 tarih ve 471 sayılı kararıyla 13 numara olarak belirtilen alana da yine ikinci bir“kapalı kafetarya”ya izin vermiştir.Anlaşılan verilen izin yetmemiş olacak ki aynı kurul 24.06.2005 tarihinde 765 sayılı kararı ile Bu kafetaryanın zemin kat yüksekliğini 4.00 metreye çıkarmış ve tadilat projelerini kabul etmiştir.Atatürk Parkı adeta bir kafetaryalar parkı olmuştur.
Kendilerine sorarsanız bütün bu uygulamaları KTVKYK’nun 19.06.1996 tarih ve 419 sayılı Kentsel Sit İlke kararına dayandırmaktadırlar.Bu kararların böyle bir uygulamayı ön gördüğüne inanmıyorum. Sonuçları itibarıyla Adapazarlıların bir avuç cenneti olan ve ulu önderimizin adını taşıyan bu parkın ve yeşil alanın korunmasından daha çok bazı çevrelerin ticari çıkarlarını korumaktadır.Bu konuda ilgili birim ve kişilerin yüce adalete baş vurmaları durumunda ilgili kararların kamunun lehine düzeltileceğine inanıyorum.
İkinci uygulama Çark Caddesindeki yegane yeşil alan olan parkın üzerinde kurulu olan ”market işgali” ile ilgilidir.İmar uygulaması sırasında istimlak ve bağış yoluyla gerçekleşen bu yeşil alanın işgali ile ilgili ilk geçici ruhsatı1991 yılında zamanın belediyesi verdi.
Yaklaşık 14 yıldır bu işgal sürmektedir.Kim olursa olsun yeşil alanların özel çıkarlar için işgali önlenmelidir.Bu ne biçim geçici işgal uygulamasıdır?.Onlara sorarsanız yeşil alanı sarhoşlar kullanmaktadır.Bu durum kabul edilemez.Depremin kucağındaki şehrimizde bir karış dahi olsa yeşil alana ihtiyacı bulunmaktadır.3194 sayılı İmar yasasının ilgili hükümlerine göre kalıcı hale gelen bu işgal mutlaka sona erdirilmelidir.Yeşil alan yeniden halkın istifadesine sunulmalıdır.