Yenigün Gazetesi

“Gülce” Makale Yazısı

29 Mayıs 2012

Yassı Ada

Yassı Ada Saat: 10.00: Ethem Menderes ve Ada Komutanı Tarık Güryay, Menderes’in odasına birlikte giriyorlar. Ethem Menderes akşam birlikte karşılaştırdıkları şekilde konuşuyorlar. “Eğer intihara teşebbüs ettiklerini söylemezse, komutan ile burada bulunan tüm görevliler askeri mahkemeye verilecekler ve Menderes’i öldürmeye teşebbüsten yararlanacaklar.” Menderes harcanıyor. “Komutana ve diğer görevlilere kendi yüzünden zarar gelmesini asla istemediğini, bunun için de intihar teşebbüsünü belgeleyebileceğini” belirtiyor.

Önüne ses aygıtı sürülüyor. Menderes, “Biriktirdiği 33 ekuvanil ile 3 nembutali içtiğini bunda kimsenin rolü olmadığını” anlatıyor. “Bir takım zavallı insanlara, benim yüzümden bir fenalık gelmeyeceği için şimdi mesudum” diyor. Komutan rahatlamıştır.

“Bu hadiseden personelin hiçbir su-i taksiri yoktur” sözleri ile ses aygıtı kapanıyor.

Komutan Güryay durumu bir de fotoğrafla tespit ediyor.

Yassı Ada Saat 10.30: Ada Komutanı, başta Prof. Dr. Sedat Tavat olmak üzere 6 doktorla birlikte Menderes’in odasına gidiyor. Menderes elindeki çay bardağını masaya koyuyor, ayağa kalkıyor. Üzerinde siyah ince çizgili beyaz bir pijama var. Muayene edileceğini bildiriyor. 5 dakika süren muayeneden sonra doktorlar raporlarını hazırlamak üzere odadan çıkıyorlar. Menderes, Güryay’a, “Bugün günlerden ne?” diye soruyor. Gazete isteğine Güryay olumlu cevap veremiyor.

Yassıada saat 10.45: Doktorların raporları Güryay’a iletiliyor. “Menderes’in, hükmün infazına geciktirecek bir rahatsızlığı yoktur…”

Yassıada, saat: 11.00: Komutan Güryay, Menderes’in odasına son kez giriyor. “Giyinmesini, doktorların kendisinin Kasımpaşa Deniz Hastanesi’ne nakledilmesini istediğini” söylüyor. Hücumbota birlikte biniyorlar. Menderes, dışarıyı göremeyecek bir şekilde oturtuluyor. Hücumbotun içi silahlı görevlilerle doludur. Hava yağmurlu, deniz çalkantılı. Menderes iki görevlinin arasındadır ve sık sık sigara içmektedir.

İmralı saat 13.00: Başsavcı Egesel, İstanbul Cumhuriyet Savcı yardımcıları ile “İnfazın pazar günü ve öyle saatlerinde yapılıp-yapılmaması konusunu” tartışıyor. İtirazları cevaplayan Başsavcı, “Teamül sabaha karşı yapılmasıdır, ancak bu infaz anında sükunetin sağlanması içindir. Burası bir cezaevi adası. Sükunet zaten günlerce önce sağlanmıştır. İnfaz yapılacak” diyor.

İmralı saat 13.30: Menderes, adaya çıkarılıyor. Kasımpaşa yerine İmralı’ya getirildiğini fark ediyor. İskeleden hükmün tebliğ edileceği binaya kadar 100 metrelik yolu muhafızlar ile birlikte yürüyor. Elleri, Yassıada’dan hareketten önce kelepçelenmiştir. Hiç bir şey sormuyor, söylemiyor. Ada, içlerinde deniz, kara ve hava askerleri bulunan muhrip ve hücumbotlarla çevrilidir.

İmralı saat 13.45: Bir gece önceden alınıp hücrelerinden alınıp, koğuşlara yerleştirilen 31 siyasi hükümlü, görevlilerin ikazı ile pencerelerden çekiliyorlar. Bir subay uyarıyor, “Herkes yatağına uzanacak” Uzaktan telsiz sesleri: “Ameliyat hazır, Ameliyat hazır”

İmralı saat: 15.50: Menderes beyaz badanalı tek katlı bir binaya sokuluyor. Bir oda… Tek koltuk. Oraya oturtuyorlar. Az sonra odaya Egesel’e yardımcıları, Yassıada Komutanı Albay Tarık Güryay, bazı subaylar bir doktor ve diğer görevliler gidiyorlar. Egesel, Yüksek Adalet Divanı’nın hüküm özetini okuyor. MBK’nın mühürlü onayını gösteriyor. Menderes elleri kepçeli, üzerinde lacivert takım elbise, beyaz gömlek ve her zamanki gibi itina ile bağlanmış gri bir kravat ve Yassıada’da odasından çıkarken, ancak parmakları ile taramaya çalıştığı saçları, İmralı’daki rüzgarlı yürüyüşte hafif dağılmış olarak, dalgın bir şekilde yere bakmaktadır. Fotoğraflar çekiliyor. Egesel “Hüküm infaz edilecektir. Bir arzunuz var mı?” diyor.

“Evet bir mektup yazdırmak istiyorum…” Bu arada diğer arkadaşlarının durumunu soruyor ve ikisinin asılmış olduğunu öğreniyor. Menderes’in sözleri, egesel tarafından tekrarlanarak, zabıt katibine dikte ettiriliyor. “Dünyada ayrılmakta olduğum şu anda Milletime ve devletime ebedi saadetle diliyor, karımı ve çocuklarımı şefkatle anıyorum.

Devamı yarın