Yenigün Gazetesi

“Gülce” Makale Yazısı

7 Mart 2011

Rahmetli Hasan Ali Yücel'le görüştüm

7 yıl, 7 ay ve 7 gün çok başarılı Milli Eğitim Bakanlığı yapan rahmetli Hasan Ali Yücel, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde aday gösterilmemişti. Kırgındı. Üzgündü. Ama sabırlıydı. Hoşgörülüydü…

Vefasız CHP yöneticileri Ulus’ta bile yazılarına yer vermiyorlardı. Küskündü.

Cumhuriyet Gazetesi yöneticisi “İstediğiniz gibi yazabilirsiniz?” diye davet etmişti.

“Pazartesi konuşmaları” Hasan Ali Yücel günleri “Ebe” imzası ile yazardı. “Eski bir eğitimci” diyenler oluyordu.

Dünya Gazetesi’nde “Anadolu Notları” başlığı altında 15 günde bir yazıyordum 1955’lerde.

Dünya’nın sahibi Fatih Rıfkı rahmetlinin bir yazıyı vermek için gittiğimde üçlü çok güzel söyleşimiz oldu. Çok sevmişlerdi beni. Yazılarımı beğendiklerini söylerlerdi…

Yd. Sb. öğrencisiydim Polatlı Topça Okulu’nda. Yd. Sb. olmuş, Erzurum 9. Kolordu, 9. Topçu alayı, 2 Tb. Emir Sb. olmuştum. Dünya’da daha korkusuz, müfettiş korkusu olmadan dana özgürce yazıyordum. Komutanlar “Yazar Köy Enstitüsü çıkışlı. Köy öğretmeni” diye daha çok bağırlarına basmışlardı. Çok sever sayar olmuşlardı.

Ne güzel günlerdi o günler. 1956’nın 30 Kasım terhise kadar.

Dostum. Eski Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı’nın gönderdiği yazıyı aşağıda sunuyorum. Beğeneceğinize inanıyorum…

Ölümünün 50. yılında Hasan Ali Yücel

26 Şubat 2011, Cumhuriyet tarihinin en uzun süre görev yapmış ve en çok iz bırakan, iş yapan Milli Eğitim bakanlarından Hasan Ali Yücel’in ölümünün 50. yıldönümü. Bu nedenle büyük aydınlanmacı için ülkenin değişik yerlerinde çeşitli etkinlikler düzenleniyor. Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), doğumunun 100. yılı nedeniyle 1997 yılını “Hasan Ali Yücel Yılı” olarak duyurmuştu. O yıl da yurt içinde ve dışında birçok etkinlikler yapılmıştı.Hasan Ali Yücel, çocukluk ve gençlik yıllarında çevresinde ve toplumda Balkan, Çanakkale, Birinci Dünya savaşlarının acılarına tanıklır eder. Sonra kurtuluşun ve Cumhuriyet devrimlerinin coşkusunu yaşar.

Milli Eğitim Bakanlığı’nda öğretmenlikten bakanlığa kadar çeşitli sorumluluklar üstlenir. Yirmi altı yaşında Felsefe Elifbası kitabını yazar. Otuz yaşında Milli Eğitim Bakanlığı müfettişliğine, otuz altı yaşında, Ortaöğretim Genel Müdürlüğü’ne getirilir. Otuz sekiz yaşında İzmir milletvekili seçilir, kırk bir yaşında bakan olur. Yedi yıl, yedi ay, yedi gün süren milli Eğitim Bakanlığı’nda çalışma arkadaşlarıyla birlikte çoğu kendi alanında ilk şuralar, sergiler, dünya klasiklerinin çevirisi, ilköğretimin yaygınlaşması, teknik eğitim, Köy Enstitüleri uygulaması ile yalnız bakanlıkta değil bütün ülkede eğitim, kültür, sanat ve yayım seferberliği başlatır.

Onun bakanlık dönemi Cumhuriyet devrimleriyle temeli atılan, Mustafa Necati, Saffet Arıkan ve benzeri devrimci insanların çabalarıyla yükselen aydınlanmanın doruğa ulaştığı , yaşandığı bir dönem olmuştur.

5 Ağustos 1946’da Milli Eğitim Bakanlığı’ndan ayrılırken yaptığı açıklamanın bir yerinde şunları söylemiştir; “Göreve geldiğim gün ile görevden ayrıldığım şu an arasında öğretici ve öğrencileri birkaç misli artan ve gelişen eğitim ailesine en derin minnet ve hürmet duygularıyla veda etmekten mutluluk duyuyorum.”

Hasan Ali Yücel, bakanlıktan ayrıldıktan sonra da durmaz. Yaşadığı haksızlıklara karşın yazıları, yeni yeni yapıtlarıyla aydınlanma savaşımını aralıksız sürdürür. 1946-50 yılları arasında Ulus’ta, 1952 Cumhuriyet’te yazar. 1956 yılında İş Bankası yayın işleri yöneticiliği yapar. 27 Mayıs 1960’tan sonra bir çok aydında olduğu gibi kısa bir süre içinde umut yeşerir. 25 Şubat 1961 UNESCO Yönetim Kurulu toplantısına katılır. Rönesans ve Hümanizm konulu bir toplantı için hazırlık yapmaktayken 26 Şubat 1961’de aramızdan ayrılır.

Hasan Ali Yücel’in zamanında titizlikle uygulanan bir Öğretim Birliği vardı. Ders kitaplarının içeriği bilimseldi. Kadrosunda İsmail Hakkı Tonguç, Rüştü Uzel gibi işin uzmanı büyük eğitimciler vardı. Talim Terbiye Kurulu (TTK) eğitim politikalarının saptanmasını, ders kitaplarının incelenmesini bilimsel bir titizlikle yürütürdü.

Ülkede üretici, parasız, bilimsel bir eğitim uygulanırdı. Resim, heykel, müzik, tiyatro sanat dallarının, sporun her çeşidinin gelişmesi için devlet her türlü özveride bulunurdu. Türkçe’nin doğru, güzel konuşulup yazılmasına özen gösterilirdi.

Nitelikli eğitim vermek kamunun öncelikli, temel bir göreviydi. Hasan Ali Yücel’in bakanlıktan ayrılmasından sonra eğitim, kültür ve sanat politikalarından verilen ödünler, Cumhuriyetin önemli kazanımlarını tersine çevirdi. Özellikle sekiz buçuk yıldır AKP döneminde uygulanan politikalarla eğitimin niteliği düşürüldü. Bırakın okullarda, toplumda sanat kültür etkinliklerinin desteklenmesini, tam tersine kösteklenmeye başlandı. Okullarda uygulanan eğitim ve sanatçı Mehmet Aksoy’un Kars’taki İnsanlık Anıtı heykelinin başına gelenler bunun en güzel kanıtı değil mi?..

Tekrar buluşmak dileğiyle… Sevgiler, saygılar…