Yenigün Gazetesi

“Gülce” Makale Yazısı

17 Şubat 2011

YENİGÜN'de ilk yazım

Bundan böyle hergün YENİGÜN Gazetesi’nde sizlere sesleneceğim. Olanaklarım ve yeteneklerim ölçüsü içerisinde sizlere faydalı olmaya çalışacağım. 54 yıldır yazıyor, okurlara sesleniyorum. Elbette yazdıklarımızın faydası olmuştur. İlgili ve yetkililerin ilgi göstermeleri ile bir çok sorunun çözüldüğünü görmekten çok zaman kıvanç duymuşumdur.

Çok önemli değil, ama çok merak edilen sorulan Adapazarı Gazetesi’nden ayrılışımın nedenini kısaca belirteyim. Köşemin başlığı “ÖZGÜRCE”’dir. Özgürce yazı yazacağımı umarak o başlığı koydum. Adapazarı’nın ekibi değişince, ilk şoku yaşadığımda Oktay Sarı şaşırdı.

“Hayrola Hocam! Ne oldu? Rengin değişti” dedi. “Yok bir şey” dedim. Ama bir çirkinlik sırıtmıştı. Çıkmıştı ortaya…

Ben eğitimciyim. Herkesin okumasını isterim. Okunmalı. Ne olursa olsun okunmalı…

Adapazarı ekibi değiştikten sonra yazdığım ilk yazımda “Teknolojik gelişme gösteren YENİGÜN ve Adapazarı Gazetelerini de Adapazarlı alıp okumalı. Birer gazete almak her Adapazarlı’nın görevi olmalı” demiştim. Sansür hiç aklıma gelmemişti.

Oktay Sarı’dan gazeteleri aldım. Yazıma baktım. Zavallının biri yazımdan “YENİGÜN”’ü çıkarmış. Şaştım kaldım. Ayrılma kararı verdim ama “Acele etme. Anılarına daha çirkinleri girecek” dedim. Ayrılmadım. Kendi kendimi frenledim. YENİGÜN’ü yazımdan çıkarana sorduğumda tek kelimeyle yanıt veremedi… Yüzü kızarır gibi oldu.

ÇEK İşhanı’ndaki yazıhaneme gelip, Adapazarı Gazetesi’nde yazmamı rica eden Necdet Güngörsün’le herşeyi açık açık konuştum. “Para-mara istemem, hergün yirmi gazete isterim. Yazılarıma karışılmayacak. Değişiklik yapılmayacak. Zorunlu hallerde bilgilendirileceğim” dedim…

“Öyle şey olmaz. Siz bunca yılın yazarısınız. Emekçisiniz. Maaşınız olacak. Ayağınıza, yazıhanenize gelip imzayla verecekler. Her gün yirmi gazete de verilecek” diyen Güngörsün bu anlaşmaya uydu. Muhasebe müdürü Serdar Bünül diğerleri tanık…

 

Adapazarı ekibi değişirken gazetenin isim babalarından biri olduğumdan gazete sahibinin babası, amcası eski öğrencim olduğundan, yeni ekiple çalışmayı yeğlemiştim. Dünyada en zor işin insanları tanımak olduğunu hep biliriz. Biliriz, ama iyi niyetimizle sürekli yanılırız… Bu olayda olduğu gibi.

Sezai masalvari bir açıklama yaptı. “Gazetenin ilkeleri” varmış. Sayıları hiç de az olmayan dergi ve gazetelerde yazdım. İlkelerini çok iyi bilirim. Hiç birinin ilkeleri arasında “47 yıllık bir gazeteyle, sahibi ile ilgili yazı yayımlanmaz. İlkesi olmaz.

Yayımlanmayan yazım siyasi, ideolojik falan-filan değildi. Vefa dolu, bir emek sahibinin çalışmalarının değerlendirilmesiydi. Tek satır yalan değildi. Gerçeğin ta kendisiydi. Suçu neymiş övdüğüm Hasan Uyar’ın deneyimi, yeteneği ola, anlaşmalarda en çok güvenilen, sonra onuru ile oynanan, dışlanan birinden teknolojik değişimde yararlanması, aylardır sigortasız, parasız çalıştırılan bu yetenekli kişinin ortada, işsiz kalmasını ilkeleri arasına almışlar. Onu istiyorlarmış. Oysa kendileri yanında gerçeğin yorumları gibi olmadığını telefonla ayrı ayrı yerlerden konuşarak ortaya koydum. “Hayır adamlarımızı aldı” uyduruk, asılsız gerekçeyle çok sevdiğim iki dostuma sözcüklerle saldırdılar. Mertçe, açıkça, Matur’a telefonda aynen;

“O yazı yayınlanmazsa, o yazı YENİGÜN Gazetesi’nde yayımlanan ilk yazım olacaktır” dedim, telefonu kapattım.

“Herşey diploma demek değildir.” diyenlere hak verdim. Basın Yayın Yüksek Okulu, dalında iyi eleman yetiştiremiyor. Nice diplomasızlar vardır, diplomalılardan çok daha iyi gazeteciliğin ilkelerini bilirler, korurlar. Saygılı olurlar. Hiç değilse “Köşe yazarı nedir? Emekçiye, eğitimciye, meslekte geçen başarılı hizmet yıllarına saygılı olurlar.

Okurlarım, dostlarım, Adapazarı Gazetesi’nden para anlaşmazlığı ile ayrıldığımı sandıklarını söylüyorlar. Hiç ilgisi yok. Çünkü bir kuruş almış değilim yeni ekipten. Öneri bile yapılmadı. Yok canım, Av. Selçuk Gedikli benim en iyi dostumdur. En beğendiğim en iyi dostumdur. En beğendiğim, sevdiğim siyasetçidir. Bir kuruş verdikleri yok ona da… Aslında para ne benim ne de Gedikli için önemli değil. Önemli olan anlayış, bilinçli davranış.

Necdet Güngörsün telefon etti. Ayrılış nedenini sordu. Özetledim. Olduğu gibi.

“Adapazarı’na yazman için odanda yaptığımız anlaşma YENİGÜN’de de geçerlidir. Gönder o Hasan abi ile Yeni Sakarya ile ilgili yazını Yazılarını bekliyorum” dediler.

Evet bundan böyle YENİGÜN’de buluşacağız. Dertleşeceğiz. Hepimiz için sağlıklı günler sürüp gitsin. Sorunları çözülmüş, dertli insanı kalmamış ülkenin insanları olalım. Hepimizin en büyük dileği bu değil midir?

Tekrar buluşmak dileğiyle… Sevgiler, saygılar…