Yenigün Gazetesi
“Özgürce” Makale Yazısı
26 Nisan 2014
Sapanca Gölü
Araba devrildikten sonra ahkam kesen çok oluyor
Sakarya’nın yıllardır gözlemlediğim bir geleneği var. Sivil toplum kuruluşları dahil, bu kente yön verdiğini zannedenler, hep iş işten geçtikten sonra konuşmaya başlarlar.
Çünkü amaçları bir soruna çözüm olmak değil, çözüm için neden olmaktır.
Hani futbolda skora göre ahkam kesenler vardır ya!
İşte öyle bir şey.
***
Geçmişte bunun bir çok örneklerini hep yaşadık.
Son örneğini Sapanca Gölü ile ilgili görüyoruz.
Türkiye genelinde yaşanan kuraklıktan Sapanca Gölü de nasibini aldı. Kuraklık nedeniyle Sapanca Gölü’nün suyu iyice çekilince, çok kişinin aklına Sapanca Gölü birden bire düşüverdi.
Kuraklık derken Sapanca Gölü’nün yıllardır gözümüzün önünde tükenip gittiğini göz ardı etmek mümkün değil.
***
Tam 1982 yılından beri Sapanca Gölü bitip-tükeniyor.
Sapanca Gölü’ndeki tehlikeyi ilk olarak 1982 yılından beri gündemde tutmaya çalışıyoruz. Sapanca Gölü’ndeki su rezervlerinin tükenmeye başlaması, o yıllarda başladı. Sapanca Gölü’nün suyu çekilmeye başlayınca, Çark Deresi’nin de su seviyesi düştü. Çark Deresi, suyun seviyesinin düşmesi nedeniyle hızla kirlenmeye başladı.
1982 yılında “Çark’ımıza ettiler” manşeti ile sorunu gündeme getirdik.
Bu gelişme ile ilk olarak yine 1982 yılında Sapanca Gölü’nün tükenmişliğine, kirliliğine çözüm bulmak için Sakarya Valiliği tarafından sempozyum düzenlendi.
Daha sonra çeşitli yıllarda Sapanca Gölü ile ilgili sayısız sempozyumlar düzenlendi.
Ama tüm bunlar Sapanca Gölü’nün giderek tükenmesine çözüm getirmedi.
***
Bu sempozyumlardan Sapanca Gölü’nün korunması adına hiçbir sonuç çıkmadı. Göl giderek kirlendi.
Gölde önce kerevitler öldü. Ardından balık türleri giderek tükendi.
Dünya’nın en sağlıklı içme suları arasında gösterilen Sapanca Gölü’nün suyunu ancak arıtarak kullanmaya başladık.
Sapanca Gölü’nün kirliliğinin önlenmesi için, zamanın Bayındırlık Bakanı Cevat Ayhan döneminde belki de bugüne kadar göl için yapılan en faydalı girişim başladı. Sapanca Gölü’nün çevresinin kolektör ile sarılması gündeme geldi.
Allah uzun ömürler versin, Cevat Ayhan Bayındırlık Bakanlığı’ndan ayrıldıktan sonra kolektör çalışmaları da yarım kaldı. Gölün sadece Sakarya tarafında kolektör yapılmaya başlandı. O da şu anda yarım kalmış durumda. İzmit tarafından ise kanalizasyonların doğrudan Sapanca Gölü’ne deşarj edilmesi devam ediyor.
Bunları bu sütunlarda hep sizler ile paylaşmaya çalıştık.
***
Bir taraftan Sapanca Gölü’nün kurtarılması için sempozyumlar düzenlenip göz boyanırken,
Sapanca Gölü’nün dibinden TEM geçti. Sapanca Gölü’nü besleyen dereler üzerinde su şişeleme fabrikaları kurulmaya başlandı.
Ardından Sapanca Gölü’nden TÜPRAŞ, gönlünün istediği kadar su çekmeye başladı. Hem de Sapanca Gölü’nün göbeğinden.
TÜPRAŞ Sapanca Gölü’nden, bizim içme suyumuza yakın oranda su çekerken kimse çıkıp”Sen ne yapıyorsun?” diyemedi.
***
Yani Sapanca Gölü, giderek tabi halini kaybetti. Bu gelişmeler olurken, kimse çıkıp öyle aman, aman bir çözüm için ağırlığını koymadı.
Son kuraklık ile Sapanca Gölü’nün suyu çekilince, herkes bağırmaya başladı.
Yıllardır Sapanca Gölü için önerdiğimiz yasal düzenleme için bu şehrin atanmışı ve seçilmişleri sivil toplum örgütleri dahil destek olsalar, bugün bağırmalarına gerek kalmazdı.
Bir kez daha belirtiyorum. Sapanca Gölü’nün tek kurtuluşu, kullanarak korunmasını sağlayacak özel bir yasanın çıkarılmasıdır.
Bu gerçekleşmedikten sonra, her su fabrikası kurulduğunda, TÜPRAŞ gibi başka kuruluşlar Sapanca Gölü’nden su çekmeye başladığında ve biri kuraklık ile bunlar iyice göz önüne çıktığında bağırıp durursunuz.
Oysa yıllar önce Sapanca Gölü için özel koruma yasası çıkmış olsaydı, bugün ne Sapanca Gölü’nü besleyen derelerde su fabrikaları kurulabilirdi, ne de her isteyen Sapanca Gölü’nden istediği kadar su çekebilirdi.
Ayrıca Sapanca Gölü kolektörünün tamamı çoktan bitmiş olurdu.
Merak ediyorum, yıllardır Sapanca Gölü için özel bir koruma yasası çıkarmayanların vicdanı bugün rahat mı?
Bence işin asıl vicdan meselesi burasıdır.
Sakaryaspor geleceği üzerine
Sakaryaspor’un iflas ayıbı son anda yapılan bir müdahale ile önlendi. Sakaryaspor’un iflas süreci dahil söylenecek çok şey var. Ama şimdi zamanı değil.
Şimdi Sakaryaspor’un kalan 2 maçında yeterli puanı toplayarak ligde kalmasıdır.
Sakaryaspor şayet son iki maçta alınacak sonuçlar ile küme düşerse, iflası önlemek için yapılan çabaların da hiçbir önemi kalmaz.
Dedim ya, Sakaryaspor için söylenecek çok söz var.
Sakaryaspor’u kurtaracağız diye yola çıkıp, sonra yolda bırakanlardan, Hayırsız arı gibi vızlayıp bal yapmayanlardan ve bir türlü oluşamayanlara kadar.
Ama gün, o gün değil.
Şimdi son iki maçta futbolcularımızın yanında olma zamanı.
“Bu şehir rahatlıkla profesyonel bir takım kaldırır”diye ahkam kesenler.
Bugün OSB’ler olmasa, Sakaryaspor’un kapısına kilit vurulmuştu.
Hiç değilse son iki maçta takımın yanında olun, futbolcularımıza destek verin.