Yenigün Gazetesi

“Gülce” Makale Yazısı

24 Aralık 2014

Vali ve Belediye Başkanı General Sedat Kirtetepe

Sakarya’nın 4. Valisi Kur. Alb. Rütbesi ile geldi. 43 gün sonra general oldu.

19.08.1980 ile 16.10.1962 tarihleri arasında 2 yıl bir ay 27 gün Sakarya Vali ve Adapazarı Belediye Başkanlığı yaptı.

Adapazarı’na ilk 6 şehir otobüsü aldı. Hizmete soktu.

Atatürk Bulvarı adını verdi. Tamamladı. Çalışkandı. Dürüsttü. Bilecik Valiliği’ne atandı.

8 araba ile gittik. Makama oturduk.

Emniyet genel müdürü oldu, Aydın Valisi iken rahmetli oldu. Eşleri de tarih öğretmeniydi. İlginç bir anı.

Eşinin Ankara’da bir okula atanmasını ister. O okulda boş yok denir. Yapmazlar.

Bir sabah göreve giderken eşine

‘Vermezlerse istifa ederim’ der.

Bunu duyan hizmet eri asker;

‘Abla ne tayini. Söyleyin bana. Yaptırırım. Milli Eğitim’de odacı hemşerilerim var’

Hoca hanım akşam eve gelen Yzb. eşine anlatır. Gülerler.

Sabahleyin komutan göreve giderken eşine hizmet erini sorar.

‘Hanımıma tayinini yaptıracam demişsin. Ablana notu bıraktım’ der gider.

Asker hizmet eri gider. İhtiyaç yok o okulda denen okula Yzb. eşin yapamadığı tayini yaptırır. Ve bana

‘İşte Milli Eğitim’in hali’ demişlerdi.

***

Kirtetepe öğretmenlerle. Sağında ben. Sağ başta Sabihahanım Okul Müdürü ve Adapazarı İlçe Milli Eğitim Müdürü Murtaza Erdoğan…

Cumhurbaşkanına altın öğütler

-Unutma bütün demokrasilerde, ikinci tura kalan cumhurbaşkanları en az yüzde 50 oyla seçilir.

-Böbürlenme aldığın yüzde 50 küsur oya bakıp kendini Allah’ın yeryüzündeki gölgesi sanma.

-Bil ki kullanacağın yetkilerin ne olduğu Anayasa’da yazılı.

-Zorlama ülkede muhalefet yok, sesini çıkarabilen yok diye yetki sınırlarını zorlama.

-Kibirli olma kibir, bütün inançlarda en büyük günahlardan biridir.

“Bu dağları ben yarattım”, “İstediğimi keserim, istediğimi biçerim” havasına girme.

-Sarkozy’e bak Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy’in durumuna bak.

Kendinin fani, koltukların geçici, yetkilerin sınırlı olduğunu aklından çıkarma…

Kanunsuz işin bir gün mutlaka hesabının verileceğini ise hiç unutma.

****

5 Ağustos 2011 tarihinde yayınlanan ‘Türk subayı ve eri darbe sever değil’ başlıklı yazımı sizlere tekrar sunuyorum.

Türk subayı ve eri darbe sever değil

Dilerim Allah’tan daha çok yaşama olanağı tanısın bana. Kendimi bildim bileli ve özellikle yazar ve eğimci olduktan sonra çok ilginç olaylarla karşılaştım. Türk er ve subayını Türk toplumunu, insanları daha yakından, daha iyi tanıma olanaklarına sahip oldum. Anılarımda olanları bilseniz…

Kesinlikle yargım Türk ordusunun rütbesine olursa olsun rütbesizleri de dahil darbe sever değil. Durup ‘ dururken, zevk için darbe yapmazlar. Bu bir gerçek.

Darbe siyasilerin tutum ve davranışları ile korkusuz yaşama olanağının ortadan kalkmasıdır.

27 Mayıs 1960 Askeri Harekatı’nı yaşadık. 27 Mayıs 1960 sabahı insanlarımız düğün, bayram havası ile karşıladılar rütbeli- rütbesiz ordu mensuplarını.

Bir gün, üç gün, beş gün hatta bir yılı aşkın süre sokaklarda yürüyemiyorduk. Geceleri sokağa çıkamaz haldeydik. Yaşları benim gibi 80’lerde olanlar bunu çok iyi bilirler.

Evet 27 Mayıs Askeri Harekatı, vatandaşların Türk er ve subayına;

“Ne duruyorsunuz? Kan gövdeyi götürüyor” deniyor. Öğretmen ve öğrenciler sokağa çıkamaz haldeydiler. Okul müdürü ve günlük bir gazetenin yetkili yardımcısı ve başyazar idim. Çok ilginç olaylarla karşılaştık.

12 Eylül 1980 Askeri Harekatı, Türk er ve subayının istemesi ile olmadı. Vatandaşlardan gördükleri başka nedeni ile sokağa çıkılamaz ortam yaratıldığından çok kan aktığından Türkiye’yi daha büyük felaketten, yok olmaktan kurtarmak için yapılmıştır. Ama hatalı uygulamalar çok oldu. Gencecik çocuklar idam edildi. Sayıları hiç de az değildir. Darbe denen askeri harekatın askeri yönetime el koyması, siyasilerin yanlış tutumlarından olmuştur. Birbirleriyle iyi ilişkilerde bulunmadılar. Hint horozları gibi akıl almaz sözlerle birbirlerine saldırdılar. Laf ebeliği, canbazlığı yaptılar. Siyasiler olaylardan ders almalılar. Kendilerine çeki-düzen vermeliler. Bir cumhurbaşkanı bile seçemediler. Ciddiyete bakın. Cumhurbaşkanı seçimlerinde Ajda Pekkan’a oy çıkmıştı. Bir acı gerçek hala iyi ilişkilerle gerçek demokrasi ile yaşama olanağına kavuşamamışız. Kavuşacağımızı da sanmıyorum.

Yanılmış olmayı arzularım. Kürt kökenli vatandaşlara hangi haklar tanınmıyor ki, Türkiye’yi yaşanmaz hale getirmeye çalışıyorlar. Akıl dışı isteklerde bulunuyorlar. Hayret. Hayret ki ne hayret! Tekrar buluşmak dileğiyle… Sevgiler, saygılar…