Yenigün Gazetesi

“Özgürce” Makale Yazısı

16 Ağustos 2012

Milli Eğitime acımak gerek

Bir ilgili, yetkili astlarına;

‘Türk Milli Eğitimi’ne öyle bir yenilik getirin ki herkes şaşırsın. İşin içinden çıkamasın’

Emrini verseydi, Türk Milli Eğitimi’ni bugünkü hale getiremezdi. Türk Milli Eğitimi öylesine perişan ettiler.

60-66 aylık çocuklar, öğrenci olarak hoca sizin aklınız ermiyor. Biraz bir şeyler biliyorsunuz çocuğunuzu okula göndermek istemiyorsunuz.

Rapor evet rapor. Ne raporu? Veliler rapor peşindeler. Yapılmışlar. Koşuşturup duruyorlar. İşte geldi 10 Eylül Pazartesi 1nci sınıflar için okulların kapısı açık. Sıralar hazır. Sıralar nasıl 60-66 aylık çocuklara göre mi?

Yok canım 10-15-16 yaşındakiler için hazırlanan sıralar.

Çok başarılı, akıl dışı hizmetler vermiş çok başarı belgeleri almış eğitimciyim. Hem öğretmenliğinin ilk yılında, 2nci, 3ncü yılında belgeler hep yanımda. Ama Allah’a şükrediyorum ateşten gömlek olan idareci hatta sınıf öğretmeni de olsaydı, bu iktidar bugünkü uygulamalar karşısında vallahi fıttırırdı. Allah kolaylık versin.

DİYANET İŞLERİ BAŞKANI MÜFTÜLER SESLENMELİ

Bir dini bayramı daha yaşayacağız. Pazar günü başlayacak olan Ramazan Bayramı öncesi yıllardır akıttıkları kana son vermeleri için, yanlış yolda olan insanlarımız uyarılmalı. Karşılıklı öldürmelerle olumlu, iyi bir ortamın yaratılmayacağı anlatılmalı. Daha akıllıca davranılmasının gerektiği anlatılmalıdır.

Açıkça söylüyorum. Karşılıklı kötülemelerle hiçbir olumsuz ortam asla yaratılamaz.

Özellikle bu Başbakan’la öldürmeler sona gelmez. Hep yangına körükle gidiyor. Saldırıyor. Ne yurt içinde ne de yurt dışında saldırmadığı kurum ya da kuruluşlar kalmıyor. Laf… Laf… İmam Hatip kökenli siyasiye yakışmaz saldırılar. Karşı tarafı kötülemeler. Hele hele bir generale karşı kullandığı sözler ve aldığı karşılık. Aklı başında olan insanların kanını donduruyor.

Rahmetli çok gençken 1952’de tanıştığım ölene kadar cezaevindeyken bile mektuplaştığımız Bülent Ecevit’in 1999 seçimlerinde Sakarya’dan Liste başı milletvekilliğini kabul etmediğime çok pişman oldum. Kabul etseydim, mutlaka daha fazla hizmetlerim olurdu. Her alanda insanlarımıza.

Diyanet İşleri Başkanlığı ve 81 ilin müftüsü bugünlerde yanlış yolda olanları iyi yola dönme çağrısında bulunmalılar. Konuşma metinleri en uzak dağ köylerine kadar ulaşmalıdır. Uçaklarda helikopterlerde dağıtılmalıdır.

Din adamlarının çok iyi hazırlanmış konuşmaları ile yüzde yüz akan, akıtılan karşılıklı kanın duracağına inanıyorum. Bu görüşlerimi çok insanlarımıza anlattım. Böyle bir önerinin faydalı olacağını yapmamı, yazmamı ısrarla istediler. Türk toplumunun siyasilerin birbirleri aleyhinde sözler etmeleriyle olmayacağına inanıyorum. Din adamlarından mutlaka faydalanılmalıdır. Siyasiler de kendilerine çeki-düzen vermelidir. Özellikle Başbakan kendisine çeki-düzen vermelidir. İftarda bile saldırıyorlar. Karşı taraf boş durur mu? İşte bir çirkin örnek. Ama tahrik eden Pamukoğlu general olduğu halde, bu kadar ağır konuşmuştur. İki taraf da kendilerine yakışmaz sözler etmişler. Bütün vatandaşlar gibi ben de karamsarım. Endişeliyim. 67 yıllık yazı yaşamımda bu kadar gelecekten umutsuz olmadım. Milletvekili kaçırılıyor. Ne acı gerçek. Son umudum din adamlarının uyarıcı konuşmalarıdır.

Seviye kendisi

HEPAR Genel Başkanı Osman Pamukoğlu, kendisine “seviyesiz” diyen Başbakan Tayyip Erdoğan’a, “Bu topraklar, bu kadar ağzı bozuk başbakan, bırakın başbakanı bir bakan bile görmedi” diyerek yanıt verdi.

Hürriyet’e konuşan Pamukoğlu, Erdoğan’la istediği televizyon kanalında Güneydoğu’da yaşanan PKK terörünün arkasında ağırlıklı İran’ın bulunduğunu tartışmaya hazır olduğunu vurguladı. Pamukoğlu şunları söyledi: “Meclis’teki siyasi parti genel başkanına ‘cibiliyetsiz’ diyen, basın mensuplarına ‘kalemlerinden, ağızlarından lağım akıyor’ diyen bir başbakan. Sen ne tanıyorsun, mesleki kariyeri hakkında ne biliyorsun Osman Paşa’nın? Seviye ortada, kendisi. Ben bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak ağzı bu kadar bozuk, bu kadar avam, bırakın bir başbakanı, bir bakan bile görmedim. Kimse görmedi bu topraklarda. Bu kültür, entellektüel ve aile terbiyesiyle ilgili bir konudur. Zihnen, ruhen ne dediğinin farkında değil. Derdi Hakkâri’de bir karış toprak vermeyiz falan değil. Onun derdi, benim televizyonda da söylediğim, ‘PKK terörü ve Güneydoğu olayları bu partiyi götürecek, yetmeyecek parçalayacak’ tespitimdir. Düşünemedikleri bir şey var. Yüksekova ve Şemdinli üzerine gelen dalga, İran kamplarından geldi. Sen Kürecik’e radarı yaparsan; ABD, Avrupa istedi diye yüzde 20 petrolü kesersen, İran da sana bunu yapar. Ben o bölgeyi avucumun içi gibi bilirim.”