Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
YOLSUZLUĞUN ANATOMİSİ
Yolsuzluk kavramı; genel anlamı ile rüşvet alma,adam kayırma,haksız kazanç,ihaleye fesat karıştırma,zimmet gibi bir çok suç çeşidini içermektedir.Bir başka tarife göre de yasaların belirlediği yolların dışında çıkar amacı ile yasadışı başka yollar aramak olarak ta tarif edilebilir.Yasalara uymanın normal kabul edilmediği kültürlerde farklı işlem görme arzusu insanları en basit sorunlarını çözmek için bile “torpil” aramaya sevk eder.Böyle bir düzende özel işlerin görülmesi için özel çıkarlar önerilir.Bu düzende “yetki sahibi olmak” çok önemli bir hale gelebilir. Onun için yetki sahibi olmak için birileri servet harcamaya pek heveslidirler.Çünkü onlara göre “kaz gelecek yerden tavuk esirgememek” lazımdır.
Yolsuzluk sistematiğinde taraflardan biri ”yetkili kişi” veya” yetkili kurullar” olarak ortaya çıkar. Diğer taraf ise yolsuzluk yapılmasını talep eden ve özel çıkar öneren kişiler olarak tarif edilebilir.Genellikle yetkili kişiler pek sık değişmezken yolsuzluk talep edenler sürekli değişirler.Bunun nedeni yolsuzluk alanlarının çok yaygın olmasındandır.Adeta hayatımızın her alanında bu durum kendini göstermektedir.
Örneğin ;çocuğumuzu okula kaydettirirken,maç bileti alırken,trafik cezasını hak ettiğimizde,işe girerken,inşaat yaparken,vergi öderken v.s gibi sayamayacağımız bir çok alanda bize özel muamele yapılmasını isteyebiliriz.Üstelik bu arzularımızı gerçekleştirmek için sahte evrak ve bilgi vermek,yalan söylemek,görevlilere baskı uygulamak,rüşvet önermek,v.s gibi suçları işlemekten de çekinmez ve utanmayız.Başarılı olursak bir de bunu bir meziyetmiş gibi sağda solda anlatırız.Bunlar bir toplumu yıkacak kanser mikrobu gibi olaylardır.
Toplumu yönetenlerin bunun önüne geçebilmesi için öncelikle yasaları ve yönetmelikleri hızla güncelleştirmeleri,yolsuzluk alanlarını yeni düzenlemelerle daraltmaları ve bu işlere yönelenleri hızlı ve adil şekilde cezalandırmaları gerekir.Aynı zamanda eğitimde ve kültürel alanda suça zemin hazırlayan anlayış ve algılamanın ortadan kaldırılması için tedbir alması gerekir.”Bal tutan parmağını yalar” anlayışı toplum içinde genel kabul gören bir ölçü olamaz.
Örneğin;bir yerel yönetim imar kolaylığı göstererek ruhsat verdiği akaryakıt istasyonlarından yetkisini güç olarak kullanıp karşılıksız ve makbuzsuz para alıyorsa bun un adı yolsuzluktur.Parayı veren tüccar bunu açıklamaktan korkuyorsa ama sağda solda konuşuyorsa bu daha vahim bir durumdur.Yine böyle bir kurum esnaflara olan borcunu gayrı resmi ödüyorsa bu yolsuzluğun sistematik hale geldiğini gösterir.
Özellikle İmar uygulamaları sırasında yetkili kurullardan çıkacak kararlarda” yeşil alan ihdas ve daraltmalarına “dikkat ederseniz ve yasalarla uygulamaları mukayese ederseniz bir çok yolsuzlukla karşılaşabilirsiniz.Ne yazık ki bu alanda uzmanlaşmış bir imar denetim-teftiş kuruluşumuz henüz yoktur.Bu tür suçlar genellikle çok kişinin katılımı ile işlendiğinden ispatı kolay olmamaktadır.
Bütün bu örnekler yolsuzluk kavramı içine giren suçların toplumun çok geniş bir kesimince en az bir kere işlendiğini gösteriyor.Gittikçe toplum olarak suçtan medet umar duruma geldik. Hepimiz bir imar affı,vergi affı,sicil affı beklentisi içersindeyiz.Helal haram ver Allah deyip doğruyu eğriyi şaşırdık.Bizi kim düzeltecek.Ekonomik krizlerden,doğal afetlerden,çektiğimiz bunca zulüm ve cefadan bıkmadık mı?Doğru ve düzgün bir yaşam ailemiz ve çocuklarımızın hakkı değil mi?Suç toplumu olmaktan ve suça iştirak etmekten ne zaman vaz geçeceğiz.Ne zaman vergisini ödeyen,sıraya girip hakkını bekleyen insanlarımız enayi sayılmaktan çıkarılacak.
Cumhuriyeti kuran nesil her şeyini karşılık beklemeden verdi.Güçlü ve modern bir Türkiye yarattılar.Bizse onların yaptıklarını bozmak gibi bir gaflet içersindeyiz.Aklımızı başa almanın zamanı gelmiştir.