Yenigün Gazetesi

Erkal Etçioğlu

TÜRK TARIMININ YOK EDİLİŞİ

Bugünlerde herkes tarım ürünlerine gelen aşırı zamları konuşuyor. Halbuki bugünün geleceği dünden belli idi.Türk tarımı bilinçli olarak “çıkmaz yollara” sokularak yok edilmek isteniyor.

Dünü hatırlayınız. Hani nerede dünyada kendini besleyebilen 7 devletten biri olan “Türkiye”. Dün tarımda üretimi arttırmak için “toprak reformu” yaparak topraksız köylüsüne toprak dağıtımı yapan ülkemiz bu gün ne durumda? Köylüsüne gerekli ekim fiyatını vermeyip ABD den 500 milyon dolarlık buğday ithal eden zavallı duruma düşürülmüş ülkemiz için artık

üzülmek zamanıdır.
Yıl: 1922 “Türkiye’nin gerçek sahibi ve efendisi, gerçek üretici olan köylüdür. O halde, herkesten daha çok refah , mutluluk ve servete hakkı olan ve daha layık olan köylüdür.”
(Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt – I, 1945, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını, Sayfa: 219 )…

Atatürk, 1937 yılında yaptığı bir konuşmada “Memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır” demişti. (Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt – I, 1945, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını, Sayfa: 379;380 )
Toprak ağaları, bu toprak reformunu engellediler. Tarım bölgelerinden meclise milletvekili olarak gelenlerin hemen hepsi birer toprak ağası veya vekili olduğundan, bu öneriye hiçbir zaman sıcak bakmamıştır. Devletin arazilerinin fakir köylüye verilmesini yıllarca
engelleyenler, patronların devlet arazilerini paylaşması karşısında  sus pus kaldılar. Türk ticaret hayatını elinde tutanlar, yabancı ortakları da yanlarına katıp, devletin üretme çiftliklerini, teknopark projelerini, hatta mayınlı sınır arazilerini bile tek bir köylüye
kaptırmıyorlar

Memleket üretiminin artması, çeşitlendirilmesi için olduğu kadar herkes gibi köylünün de refah içinde yaşamasını temin etmek için bir tesis kredisine ihtiyaç vardır. Bu görüş, büyük çiftlik ve arazi işletenlere ait olmayıp daha çok küçük çiftçileri ilgilendirir.”
Varlığından büyük iş tutarak büyük kâr yapmak için her şeyi borçla sağlamanın yolunu bulanlar genellikle üzücü sonuçlarla karşılaşmışlardır. Bu gibilere gerçek varlık ve ihtiyaçlarından çok kredi açmak ve onları kötü neticelerle karşılaşmaya teşvik etmek
uygun değildir. Söz konusu tesis kredisinin köylüye nakit olarak verilmesinin uygun
olmayacağı şüphesizdir. Bu amaçla ayrılacak para ile bağ ve meyve fidanlıklarının kurulması, yerli pulluk ve tezgah atölyeleri ve tohum ve hayvan ıslahı müesseseleri kurulması ve nihayet buralarda  dağıtılacak maddelerin fiyatlandırılarak uzun vadelerle toplanması tercih edilir
.”
[Kaynak: M.K.Atatürk’ün 1931 yılında Anadolu’ya yaptığı seyahat sonunda hazırladığı notlar. Sayfa: II-42;43 (Orijinal belgeler Gn Kur. Ataşe. Başkanlığı’ndadır.)

Özel bankalardan köylüye “kredi kartı” tuzağı AB’nin zoruyla çiftçiye “üretimsiz, doğrudan maddi destek” veren hükümet, bu uygulamasıyla çiftçiyi köyden şehre göç etmeye teşvik ederken, birçoğu yabancı olan özel bankalar da boş durmuyor. Ziraat Bankası’ndan aldığı krediyi bile ödeyememiş çiftçiye kredi kartı verme uygulaması başlatanlar, çiftçiyi geriye dönülmez bir iflasa sürüklemekteler.
IMF ve AB politikalarıyla son yıllarda Türk tarımında köylü nüfus azaltılıp, şehirli nüfus arttırılmaya çalışılıyor. Köyde ısrarla kalan köylüleri de çiftçilikten edip, yeni “çiftçi” olan
işadamlarının zengin ve büyük çiftliklerde köle gibi çalışmalarına yol açan bu düzenle Atatürk’ün istek ve direktiflerinin tam tersi bir politika izleniyor.
Milletimiz çok büyük elemler, mağlûbiyetler, facialar görmüştür.Bütün olanlardan sonra yine bu topraklarda bulunuyorsa bunun temel sebebi şundandır: Çünkü Türk çiftçisi bir eliyle kılıcını kullanırken, diğer elindeki sabanla topraktan ayrılmadı. Eğer milletimizin büyük çoğunluğu çiftçi olmasaydı biz bugün dünya yüzündeolmayacaktık.”(Kaynak: Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt – II, 1952, Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Yayını. Sayfa: 117)