Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
SİYASETTE AYAK OYUNLARI
Yaklaşan her seçim döneminde olduğu gibi şu sıralar da özellikle iktidar partisinde aday olmak için yapılan ayak oyunlarını gördükçe vatan şairi Mehmet Akif Ersoy aklıma geliyor.
İstiklal Marşımızın unutulmaz şairi diyordu ki “ibret alınsa idi tekerrür eder mi idi tarih” Bunca yıldır siyasetin iyi veya kötü bir tarafındayım.Yeni yetişen siyasetçilerin geçmişten hiç ders almadıklarını gördükçe üzülüyorum.
Siyasette değişim iddiaları ile iktidara geldikten sonra eski partilerin işleyişlerini aynen kopya etmeye kalkarsanız sonunuzda onlar gibi olur.O halde değişimi kucaklayacak ve yenilikçi bir çizgi oluşturulması gerekir.
Aday adayı konumunda olanların nasıl olsa seçilme şansı yüksek diye iktidar partisine yönelmeleri bireysel bir tercih olabilir. Ancak siyasetin eski yapısında olduğu gibi adaylık yolu “Genel Merkez”den geçiyorsa herkes torpil yapacak kişilerin peşine düşer. Halkın görüşüne itibar edilmez.Halkın görüşlerine başvuruyoruz diye türlü kampanyalar düzenlenir.
Bu kampanyaların şekillenmesinde ise zaman zaman parası ve çevresi olanların türlü sabotajları ile karşılaşılır.Reklam kampanyaları ile birikimi olmayan adaylar topluma “büyük adamlar” olarak sunulur.İktidarı kazandıktan sonra yanlış tercihin bedelini doğal olarak halk öder. Beceriksiz kişiler idareci seçilirler.
Hatta bazı adaylar sırf aday olabilmek için sabetaycı yöntemlere başvurarak ailevi ilişkilerle siyasette pozisyon kazanmak isteyebilirler.Aile bireylerini siyasete bulaştırmak siyasi etik açısından toplum tarafından pek hoş karşılanmaz.Kısaca hiçbir faktör siyasette halkın yerini almamalıdır.
Adayları topluma tanıtmak için tutulan “image maker” denilen “itibar yapıcılar” çoğu zaman pek işe yaramazlar.Çünkü adaylara bazı özellikleri sonradan kazandırabilmek çok zordur hatta imkansızdır. Bilgi,deneyim ve iletişim alt yapısı olmayan adaylar bu adamların elinde adeta bir “kukla” durumundadırlar.Hatırlıyorum geçmişte bir yerel yönetici adayı profesyonel danışmanlık adına homoseksüel sanatçılardan giyim ve fotoğraf desteği almaktan bile çekinmemişti.Bir de “karalayıcılar” vardır.Onları işleri de rakip adayları karalayarak kötü göstermektir.Bunlar “yalan ustalarıdır” Bunların bir çok yerde işbirlikçileri bulunur.
Bence adayların tespitinde adaylara sorulacak ve cevabı çok önemli olan konu “niçin aday oldunuz?” sorusudur.Adayların niyetlerini önceden belirlemek keşke mümkün olsaydı ?
Kimisi yükselme hırsları,kimisi zengin olma hevesleri kimisi de halka hizmet etmenin şerefi için aday olur.Hangi adaya sorsanız hepsi sonuncu tercihi söylerler.Ancak içlerindeki niyetlerini sadece Allah bilir. Sonuncu tercihi gerçekten yapanları halkın dışında kimse sevmez. Onları tehlikeli bulurlar.
Son yıllarda adaylardan istenen “adaylık ücretleri” ile “seçime katkı payları”nın yüksek meblağlara ulaşması bence orta direk dediğimiz insanların adaylık şanslarını iyice azaltmıştır.
Yani siyasette artık paralı insanların yapabildiği bir ayrıcalık haline gelmektedir.Bu durum gelecek açısından hiç iyi değildir.Seçim ve Siyasi Partiler Kanunlarının günün gelişen şartlarına göre yenilenmesi kaçınılmaz bir durumdur.Siyaseti her konuda çıkarcı “ticarete” dönüştürmeye uğraşan yeni zenginlerimiz korkarım bunun bedelini ülkemize bağımsızlığın tehlikeye düşürülmesi ile ödeteceklerdir.Tarih bu gibi olaylarla doludur. Okumasını bilene çok alınacak dersler vardır.