Yenihaber | Şehri Sakarya
Erkal Etçioğlu
KRİZ VE YAPISAL DEĞİŞİM
Ekonomik kriz şüphesiz hepimizin çok canını yakıyor. Denildiği gibi “teğet geçme” yerine adeta “deldi de geçti”. Dünyadan kaynaklanan krizin payı aslında ülke ekonomisinde oldukça küçük. O da ancak son yıl için geçerli. Oysa bizim krizimiz yaklaşık 3 yıldır sürüyor. Uygulanan IMF politikaları vatandaş için adeta kabusa dönüşmüş durumda. Kamu maliyesi kendini kurtarmayı öncelikli hedef haline getirmiş olabilir. Hatta yeni hesaplama teknikleri ile fert başına milli geliri yaklaşık 8.000 dolara bile yükseltebilirsiniz. Ama bunların hepsi yanıltıcıdır. Vatandaşın reel gelirinde sürekli düşüş yaşanıyor. Ve bu gelir artışı vatandaşa ulaşmıyor.
Geniş halk toplulukları ise piyasaya pompalanan tüketim çılgınlığı ve sürekli yükselen girdi fiyatlarının altında ezilmiş durumda. Canı yanan normal tüketimini bile en aza indirmiş durumda. Dolayısı ile piyasa sürekli daralıyor. Nakit sıkıntısı en üst seviyede.Bunları değiştirecek çalışmalar ise şimdilik ufukta gözükmüyor.Vergi tahsilatlarında önemli kayıplar var.
Özellikle vergi yapısının çoğunluğu tüketimden alınan “dolaylı vergilere” dayanan bir süreçte “tüketimin daralması” vergileri de olumsuz etkiliyor. Yıllardır büyüyen Türk ekonomisi ilk defa bu yıl % 4 küçülme yaşayacak. İşsizlik en az % 25-30 dolayında. Neyimiz iyi gidiyor pek bilemiyorum.
Bütün bunlar genel ekonomide yaşanan olumsuzluklar olarak karşımıza çıkıyor.Bunlara bir de ticari yapıda meydana gelen “yeni değişimleri” de eklemek gerekir.Özellikle belediyeler kentleri planlarken bazı unsurlara adeta hiç dikkat etmiyorlar. Ekonominin gereği “büyük alışveriş merkezlerinin” yapılması kaçınılmaz görünüyor. Ancak bu ölçüde büyük olmayan küçük alışveriş merkezi yada süper marketleri düşünmeden “şehrin kalbine sokarsanız” o zaman esnaf top atar. Şehrin merkezinde oluşan süper marketlerin oluşumuna dikkatle bakılırsa belediye yönetimlerinin bir şekilde bunlara katkısı vardır. Bu durum esnafın aleyhinedir.
Üstelik süper marketlerin hemen hemen “her şeyi satmasına” izin verirseniz esnafa satacak bir şeyde kalmaz. Demek ki şehrimiz de ciddi bir yapısal değişim oluyor. Esnafların işsiz kalmasının bütün nedeni “ekonomik kriz “değilmiş. Bütün bunlara karşılık esnaflardan sorumlu “sivil toplum kuruluşları” bu olumsuz değişimin tesirini azaltacak yeni savunma mekanizmaları oluşturamıyorlar.
Belediyeleri bu yeni süper marketler konusunda sıkıştıracak baskılar oluşturamıyorlar.Esnafa sadece kredi vererek bu sorunu çözemezsiniz. Daralan pazar payını yükseltecek “yenilikler” yapmak gerekir. Esnaf fazlalığını önleyecek ve esnaf olmayı zorlaştıracak yeni tedbirler almak lazımdır. Yeniliğe ayak uyduramayan yada kendini yenileyemeyen devre dışı kalacaktır.
Esnafları birleştirecek yeni oluşumları (şirketleşme v.s) desteklemek hatta gerekirse bu oluşumları ve piyasa düzenlerini bizzat esnaf kuruluşlarının başlatması gerekebilir..Eğer gerekli tedbirler alınmazsa bir esnaf şehri olan Adapazarı’nda bazı el sanatlarının ve büyük şirket dağıtıcılarının dışında esnaf namına hiçbir şey kalmaz. O zaman çok üzülürüz. Kaybedilen esnaflarımızı anmak için “nostalji sokakları” yapmak da sorunlara çözüm bulmaz. Olsa olsa yaramızı kanatır.