Yenigün Gazetesi

24.12.2004

Erkal Etçioğlu

İlköğretimde Dergi Modası

Ülkemizin eğitim sorunlarını hemen hemen hepimiz biliyoruz. Bunları ortadan kaldırmak için ciddi çalışmaların yapıldığını da biliyoruz. Özellikle son yıllarda uygulamaya konulan öğrencilere “ücretsiz ders kitabı verilmesi başlı başına bir başarı öyküsü olarak tarihe geçti bile.

Bu uygulama ile ilköğretimde hem sosyal adalet sağlandı, hem de büyük bir ekonomik israf giderip. Sosyal adalet sağlandı çünkü ders kitabına para yetiştiremeyen ana ve babalar rahatladı. Kitap karmaşası sona erdi. Çeşit çeşit kitapları alma zorunluluğu kalmadı. Öğrencilerimiz ilk defa eğitimde “fırsat eşitliliği”nden yararlandılar. Zengin ve fakir öğrenciye devletimiz sosyal bir devlet gibi davrandı. Öğrenmede çalışkanlık ve zeka öne çıktı.

Aynı kitapları yıpratmadan sonraki döneme devreden öğrencilerimize sorumluluk ve birliktelik alışkanlıkları öğretildi. Tasarruf öğretildi. Emanete gözü gibi bakmak öğretildi. Devletin ve kamunun (halkın) malını korumanın önemli olduğu vurgulandı.

Kısacası, devleti idare edenler halkın desteğini ilk defa böyle sıcak bir şekilde arkalarında hissettiler. Ama bu fazla uzun sürmedi. Ders kitapları konusunda gelişen büyük bir pazarın ve sektörün temsilcileri bu defa bazı okullarımızda ders kitaplarının önemini 2. dereceye indirerek “dergiciliğe” el attılar.

Özellikle ilköğretimin ilk yıllarında ders gören öğrencilerimizi 3-4 adede kadar dergiye abone yapıyor veya bunları ısrarla satıyorlar. Bu durum, olması gereken ders kitabına yardımcı olacak “dergi desteği”nden çıkmışa benziyor. Adeta dergiler birinci planda devletin ücretsiz dağıttığı ders kitapları ise 2. planda gibi. Birçok öğrenci velisi bu durumdan şikayetçi. Dergi pazarlamacılarının eğitim ordumuzun kıymetli mensupları olan öğretmenlerimize çengel atma girişimleri ise hızlı sürüyor. Kendi dergilerini alacak okullara promosyon verme uygulamalarını da sık sık halktan işitir olduk. Bizde basın olarak konuyu ilgililere duyuruyoruz.

Halkın dertlerini dert edinmedikten sonra basın ve medyamız ne işe yarar bilmem. Ama bildiğim kadarı ile özellikle yerel basınımız bu görevini layıkıyla yapıyor. Mesele sorunu çözmek için ilgilileri uyarmaktır.

Şüphesiz bu dergiler, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tavsiye edilen dergilerdir. Yaranan yoktur demiyoruz. Ancak dergicilerin yeni bir sektör olarak öğrenci velilerini zorladığı da bir gerçek olarak ortada duruyor.

Devlet tarafından ücretsiz verilen ders kitaplarının içeriği ve kapsamı neden yeterli görülmüyor? Bu ders kitapları kalitesiz ve işe yaramaz bilgilerle mi doludur? Diyelim ki ufak tefek eksiklikleri var. Bunlar giderilemez mi? O halde nedir bu “dergi çılgınlığı” . Bu millet, eğitime harcadığı parayı sokaktan mı topluyor?

Bu konuda Sakarya’da eğitim ve öğretime büyük önem veren Valimiz Sayın Nuri OKUTAN şüphesiz gerekli bilgileri alacaklardır. Eğitimde özelleşmeye karşı değiliz. Ancak bu halkla ve velilere zarar vermemelidir. Yöneticilerimizin ilk işleri “halkın hayatını kolaylaştırmak ve ucuzlatmak” üzerine olmalıdır. Milli Eğitim camiamızın çok kıymetli öğretmen ve idarecileri de bu konuda zaten gerekenleri yapıyorlardır.

Sonuç olarak, çocuklarımız bizim geleceğimizdir. Ailelerimiz onları iyi yetiştirilebilmek için inanılmaz fedakarlıklar yapıyorlar. Onların eğitiminin ”ticarete” kurban edilmesine insanın gönlü izin vermiyor. Bu konuya hassasiyet göstereceklere şimdiden gönülden saygılar sunuyorum.