Yenihaber | Şehri Sakarya
Erkal Etçioğlu
HELAL VE HARAM KAVGASI
Bazı şehirlerimizde, meselâ Erzurum’da, çay içilirken şeker çaya karıştırılmıyor, “kıtlama” yapılıyor. Bunun çıkışı ise çok ilginç. Eskiden meselâ İran’da çaya tatlandırıcı olarak hurma ve üzüm katılıyordu. İngilizler İran’a şeker satmaya kalktıklarında bunu başaramadılar. Sonra İranlı Mollalarla irtibat kurdular. İngilizler Mollaların vereceği fetva karşılığında kazancın % 10’nu teklif ettiler. Nitekim bir Cuma Namazı’nda Cuma Hutbesi’nde Mollalar şu vaazı verdi: “Siz Allah’ın nimeti olan hurma ve üzümü nasıl olur da çaya katarsınız! Bundan böyle çaya şeker katacaksınız!” Bu vaazdan sonra İranlılar çaya şeker katmaya başladılar. İşler yoluna girince İngilizler Mollalara verdiği % 10 payı satışların iyi gitmediği gerekçesiyle vermemeye başladı.
Bunun üzerine Mollalar ikinci bir fetva verdi Cuma Hutbesi’nde: “Gâvur icadı şekeri çaya katmak caiz değildir!…” Bu fetva üzerine İranlılar evlerindeki şekerleri sokaklara döktü… İngiliz firmaları bunun üzerine baktılar olacağı yok, Mollalarla yeniden masaya oturdu. Fakat Mollalar bu sefer % 20 pay istedi. İngilizler çaresiz kabul etti. Mollalar Cuma Hutbesi’nde bu sefer şöyle fetva verdi: “Biz size çaya şeker katmayın dedik ama sokaklara dökün de demedik, şekeri sokağa dökmeyeceksiniz, şekeri çaya batıracak ve böylece gâvur icadı şekere boy abdesti aldıracak ve öyle içeceksiniz!! İşin bu tarafı elbette ilginç doğrusu.
Son günlerde Sanayi Bakanlığı ve TSE nin gıda maddelerinde düzenlemeye çalıştığı “Helal Gıda Belgesi” ve “Standartları” çalışmaları hepimizin ilgisini çekiyor. Nelere göre bu standartlar belirleniyor doğrusu merak ediyorum. Örnek alınan Malezya, Ramazan Ayı’nda oruç tutmayanlara ceza kesmek için milletin ardına “Oruç Polis’i” takacak kadar şaşırmış bir ülkedir. “Helâl Gıda Belgesi”ni, resmi bir kuruma verdirmeye kalkarsanız, bunun sonu bu bakımdan hüsrandır. Oysa Diyanet İşleri Başkanlığı gibi kurumlar bu iş için daha uygun olabilir.Kaş yapayım derken göz çıkarmamak gerekir.Bu işlerin doğru yerlerde ve objektif olarak yapılması lazımdır. Değişik sebeplerden bu belgeyi alamayan kurumlar karşısında “haksız rekabet” suçlamalarına muhatap olmamalıdır.Şüphesiz Yüce Allah “helâl gıda”nın standartlarını Kuran’da açıklamıştır. Buna “Maide / Sofra Suresi’nin 3-4-5.ayetlerini” örnek gösterebiliriz. Bu ayetlerde şöyle deniyor:
1- Haram olanlar:
Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç; boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet aramanız size haram kılındı. (Maide 3)
2- Helâl olanlar:
(Ey Muhammed!) Sana, kendilerine nelerin helâl kılındığını soruyorlar. De ki: “Size temiz ve hoş olan şeyler, bir de Allah’ın size verdiği yeteneklerle eğitip alıştırdığınız avcı hayvanların tuttuğu (avlar) helâl kılındı.Onların sizin için tuttuklarından yiyin.(Maide 4)
3-Hıristiyan ve Yahudiler’in yemeklerini Müslümanlar yiyebilir:
Bu gün size temiz ve hoş şeyler helâl kılındı. Kendilerine kitap verilenlerin yiyecekleri size helâl, sizin yiyecekleriniz de onlara helâldir. (Maide 5)