Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
DOĞU TÜRKİSTAN
2008 Yaz Olimpiyat Oyunları sırasında iki etnik grup dünya medyasına seslerini duyurmaya çalıştı. Birinci grup Tibet’ liler ikinci grup ise öz kardeşimiz olan Uygur Türkleri idi. Uygur Türklerinin toplam sayıları 8.5 milyon civarında. Ama haklarında daha fazla bir şey öğrenilemiyor. Çünkü yaşadıkları topraklar Çin Halk Cumhuriyeti tarafından işgal altında ve bölgelerine adeta hapsedilmişler. Bu bölge tarihi Türkistan coğrafyasının doğusu yani kısaca ata yurdumuz Doğu Türkistan.
Çin’in baskısı yıllardır sürüyor ama onlar Tibetliler’ den farklı olarak dünyaya seslerini duyuracak bir Dalay Lama’ya sahip değiller. Oysa Uygur Türkleri de zaman zaman, daha fazla özgürlük ve demokratik haklar için ayaklandı. Ayaklanmalar hep kanla bastırıldı.
Kanlı olaylar yaşandı ama dünyanın bundan haberi olmadı. Çünkü Uygur Türkleri’nin yaşadıkları Sincan Uygur Bölgesi ve özellikle Doğu Türkistan’a, olaylar sırasında bir tek yabancı gazeteci sokulmadı, olayları yansıtacak tek kare fotoğraf çekilemedi.
Pekin ve Şanghay gibi büyük kentlerde “Olimpiyat temizliği” yapılarak, “Uygur restoranları” zorla kapatıldı. Uygurlar Doğu Türkistan’a kovuluyor. Çinliler, Olimpiyata gelecek yabancıların Uygur kültürüyle tanışmasını istemiyor.
Memurların ve 18 yaşından küçüklerin camiye girmesi yasak. Bölgenin başkenti Urumçi’de ve Kaşgar şehrinde, Türk-Uygur kültürünün parçası olan pazarlar yıkılıyor, kültürel soykırım uygulanıyor. Bölgeye Çinli yerleşimciler getiriliyor.
DOĞU Türkistanlı işkadını Rabia Kadir, Çin parlamentosuna seçildikten sonra siyasi görüşleri yüzünden 8 yıl hapiste tutuldu. ABD’nin baskısıyla serbest bırakılan Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Kadir, Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterildi. Türkiye’nin son yıllarda Çin’i küstürmemek adına Kadir ve diğer Uygur liderlerine, sığınma hakkı bir yana vize bile vermediği iddia ediliyor . Kutadgu Biliğ’in yazarı Kaşgar’lı Mahmut’un vatanı olan bu topraklara ve insanlarına reva gördüğümüz bu davranışlardan her halde kimse hoşnut değildir.En yakın kardeşlerinden gereken yakınlığı ülkenin “ali çıkarları” nedeni ile göremiyorlar
Pekin yönetimi Doğu Türkistan`daki doğal kaynakları hoyratça tüketirken zengin doğalgaz ve petrol yatakları ise Çin `in zenginliğine zenginlik katıyor. Çin ,Uygurları yok etme politikasına paralel olarak bölgenin adını yıllar önce Sincan diye değiştirmişti.
Çin, Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde yaşayan genç Uygur Türk’ü kadınları zorla evlerinden çıkararak Çin’in doğusundaki fabrikalarda çalışmaya zorluyor.Günde 12 saat çalıştırılan ve maaşları aylarca ödenmeyen kadınlara çok kötü muameleler de bulunuluyor.
Hapsedildikleri bölgede, dünyadan adeta kopartılmış gibi yaşayan “En uzaktaki Türkler” in sorunlarına sahip çıkmak ve onların insanca yaşamasını savunmak soydaş ve dindaşları olarak bizlere düşüyor.Orta Asya’nın tam ortasında yaşayan ve Türk boylarının en kültürlü ve en medenilerinden olan Uygur Türkleri asla unutulmamalı ve elden gelen her yardım mutlaka yapılmalıdır.