Yenihaber | Şehri Sakarya
Erkal Etçioğlu
BU KİN KİME KARŞI ?
Yaklaşık bundan bir yıl önce suikasta uğrayarak öldürülen Agos Gazetesi’nin Genel Yayın Koordinatörü Ermeni asıllı vatandaşımız Hrant Dink’i anma töreni İstanbul Şişli’de gerçekleştirildi.Bu anma törenine değişik kesimlerden bir çok kişi de iştirak ederek sloganlar atıp pankartlar açtılar.Tören hiçbir karışıklığa meydan verilmeden sona erdi.
Ancak bu kalabalığı istismar etmeye niyetli bir kışkırtıcı grup Taksim’e kadar yürüyüş yapmak isteyince doğal olarak güvenlik güçlerimiz müdahale ettiler.Bu kişiler dağıtıldılar. Dağıtılan bu kışkırtıcı grup toplu halde İstiklal Caddesinden Tünel’e doğru yürümeye başlayınca yine boş durmayarak çevreye sataşmaya başladılar. Önce MHP Lokalini taşladılar. Sonrada ellerinde Türk ve Kuzey Kıbrıs bayrakları ile KKTC kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ı bekleyen kalabalığa hücum ettiler.
Aralarına aldıkları vatandaşları linç edercesine hırpalarken kahraman polislerimiz silahlarını çekerek vatandaşlarımızı kurtardılar.Polisin kışkırtıcı grupa müdahalesi üzerine ara sokaklara kaçarak izlerini kaybettirdiler.Zannederim bütün bu olup bitenleri benim gibi bir çok hemşerimiz televizyon kanallarında izlemiştir. İyi ki polis kendi müdahale etti.Yoksa her an vatandaşlarımız müdahale edecek ve büyük bir çatışma çıkacaktı.
İnanın çok üzüldüm.Nedir bu “vatan ve bayrak düşmanlığı” diye onlara soruyorum.Bir haksızlığı protesto etmek için insanlara hele hele hepimiz için kutsal olan bağımsızlığımızın sembolü bayrağımıza saldırılır mı?Burası neresi? Siz kendinizi “hepimiz ermeniyiz” diye görebilirsiniz.Ama “katil devlet” sloganları ile ellerinde bayraklarla misafirlerini bekleyen insanlarımıza saldıramazsınız.Size kimse bunun fırsatını vermez.Aslında sizin bunu taktik gereği yaptığınızı hepimiz biliyoruz.Hedefiniz toplum içinde kaos yaratmaktır.
Şöyle bir tarihi hatırlayalım.II.Abdulhamit zamanında Ermeni kuruluşları yine milletimizi tahrik etmek üzere İstanbul’da gösteri ve yürüyüşler yapmakta idi.Her defasında taşkınlık yaparak esnaf ve vatandaşlarımıza saldırarak olay yaratıyorlardı.O zamanın zabıta kuvvetleri de duruma müdahale ederek bir kısım göstericiyi göz altına alıyorlardı.O zamanda yine bu gün olduğu gibi Avrupa ülkelerinin elçileri Bab-ı Aliye gelerek bu göz altıları protesto ederek iç işlerimize karışıyorlardı.Millet bu sorunu nasıl çözdü biliyormusunuz? Bakın anlatayım.
Yine Sultanahmet’ten başlayıp Sirkeci üzerinden Karaköy’e varan ve orada Osmanlı Bankasını yağma etmeye başlayan bu hain gruba Karaköy’deki esnaflar, hamallar,tayfalar kısacası bütün ahali ellerine geçirdikleri sopalarla “meydan dayağı” çekerek sorunu çözdüler.O olaylardan sonra kimse bu vatanın ekmeğini yeyip ona sövemedi.Ermenilerden ele geçirilen silahları Avrupalı elçilere gösteren padişah bu silahların menşeinin Avrupa olduğunu ispat ederek onları makamından kovmuştur.
Bu eylemlerin “demokrasi ve insan hakları” ile bir ilgisi yoktur. Bu eylemleri yapanlar vatan ve millet düşmanlarıdır.Şimdi hepimize düşen medeni tutum milli birlik içinde yasalara uymak ve güvenlik güçlerine yardımcı olmaktır.Cumhuriyetimizi ve uygarlığımızı korumak için hangi fikirde olursak olalım birleşelim.Siyasi sorunlarla “vatan” kavramını lütfen karıştırmayalım.