Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
Atatürk ve Türk Kadını
Cumhuriyetimizin kurucusu dahi önderimiz M. Kemal Atatürk; önümüze koyduğu hedefler ve adeta bu günleri gören vizyonu ile bizlere yol göstermeye devam ediyor. Eğer Atatürk iyi okunur ve anlaşılırsa bir çok sorun kendiliğinden çözülecektir. Yıllar önce atamız bu gün önümüze çıkarılan yapay sorunları görmüş ve çözümünü de göstermiştir. Bakın Türk Kadını ve onun kıyafeti konusunda bizlere neler söylüyor.
“Düşmanlarımız, bizi dinîn etkisi altında kalmış olmakla suçluyorlar. Duraklama ve yıkılışımızı buna bağlıyorlar. Bu hatadır. Bizim dinîmiz hiçbir zaman kadınların erkeklerden geri kalmasını istememiştir. Allah´ın emrettiği şey, Müslüman kadın ve erkeğin beraber olarak bilgi ve anlayış kazanmasıdır. Kadın ve erkek bunu aramak, nerede bulursa oraya gitmek ve onunla donanmış olmak zorundadır.
İslâm ve Türk tarihi araştırılırsa görülür ki, bugün kendimizi bin türlü kayıtlarla bağlı zannettiğimiz şeyler yoktur. Türk sosyal hayatında kadınlar bilgi, anlayış ve diğer konularda erkeklerden kesinlikle geri kalmamışlardır. Belki daha ileri gitmişlerdir. … Ben bu kadınlar arasında kocalarından daha iyi iş anlayanlara ve hesap yapanlara rastladım. ..(İzmir´de halkla konuşmalardan 31 Ocak 1923 .)
“Kasaba ve şehirlerde yabancıların dikkati en çok örtünme şekli üzerinde duruyor. Buna bakanlar kadınlarımızın hiçbir şey görmediklerini sanıyorlar. Bununla beraber dinîn gereği olan örtünme, kısaca ifade etmem gerekirse, denebilir ki kadınların sıkıntısını gerektirmeyecek ve terbiyelerine aykırı olmayacak basit şekilde olmalıdır. Örtünme şekli kadını hayatından, varlığından ayıracak bir şekilde olmamalıdır
Saygıdeğer Hanım ve Beyefendiler; düşmanlarımızı aldatan bu dış görünüş; özellikle kadınlarımızın şeklinden, giyinme şeklinden ve örtünme biçiminden doğuyor. Onların aldanmalarına neden olan diğer bir nokta da yabancılarla temas edebilecek konumda bulunan kadınlarımızın tavırlarının ve hareketlerinin millî işlerimizin ve hareketlerimizin simgesi olmayıp, belki Avrupa hareketlerinin taklitçisi olarak görülmesidir. Gerçekten memleketimizin bazı yerlerinde, en fazla büyük şehirlerinde, giyim şeklimiz, kıyafetimiz bizim olmaktan çıkmıştır. Şehirlerdeki kadınlarımızın giyim ve örtünme biçiminde iki şekil oluşuyor; ya ifrat ya da tefrit görülüyor. Yani; ya ne olduğu bilinemeyen, çok kapalı, çok karanlık bir dış görünüm gösteren bir kıyafet ya da Avrupa´nın çok serbest balolarında bile dış kıyafet olarak giyilemeyecek kadar açık bir giyim. .”
( Kaynak : ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKZİ BAŞKANLIĞI, “Atatürk´ün Sövlev ve Demeçleri. Konya´da Kadınlar ile Konuşma (21 Mart 1923)
“Ancak bütün milletin kabul edip değerli göreceği şekilleri, bütün milletin hayatında uygulama yeteneği olan kıyafetleri herhalde genel eğilimlerde aramak ve o şekillerin başarısını genel eğilimlere uygunlukta aramak doğal olarak hatadır. Bu yol, sosyal hayatımızı, bilime ve fazilete ulaştırmaz. Daha güvenle, daha dürüst olarak yürüyeceğimiz yol vardır. Büyük Türk kadınını çalışmamızda ortak kılmak, hayatımızı onunla birlikte yürütmek, Türk kadınını bilimsel, ahlâki, sosyal, ekonomik hayatta erkek ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve destekçisi yapmak yoludur
Kadınlarımızın her millette olduğu gibi, bizim milletimiz için de ne kadar yüksek önemi olduğunu söylemeğe gerek yoktur. Bizim milletimizde kadın, eskiden bu önemi gerçekten en yüksek derecede kazanmıştır. Büyük atalarımız ve onların anaları, tarihin ve olayların tanıklığıyla sabittir ki, cidden yüksek faziletler göstermişlerdir. Burada birçok noktalardan sayabileceğimiz o faziletlerin en büyüğü ve en önemlisi kıymetli evlâtlar yetiştirmeleriydi. Gerçekten Türk milletinin bütün dünyada yalnız Asya´da değil Avrupa´da bile büyük üstünlükler göstermiş olması, gösterişli hareketler yapmış olması, hep öyle kıymetli ataların faziletli evlâtlar yetiştirmesi ve daha beşikten çocuklarının ruhuna mertlik ve fazilet aşılaması sayesinde idi…..
(Kaynak : ATATÜRK ARAŞTIRMA MERKEZİ BAŞKANLIĞI, )