Yenigün Gazetesi

“Özgürce” Makale Yazısı

24 Aralık 2016

Sakarya’nın il oluşunda katkısı en çok kişi

Sakarya kolayca il olmamıştır. 1943 depreminde Adapazarı depremzedeleri ile ilgilenmeyen Kocaeli Valisi daire müdürleri, siyasileri ‘Adapazarı il olmalıdır’ diye yola çıkmışlardır.

1948’de kurulacak ilin adının ‘’Sakarya’’ olmasını ilk bu kişiye Osman abiye açtım, çok uygun buldular.

Yıllarca Adapazarı Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreterliği yaptılar. Yıllarca okul koruma derneği başkanlığı yaptılar. Acı gerçek bütün yetkili yerlerde olanlar bilinçli değiller.

Sakarya ile hiç ilgisi olmayanların isimlerini veriyorlar, gülünç oluyorlar. Erenler’de yeni bir yol açıldı. Verimli topraklara yazık edildi! Açılan bu yola Evliya Çelebi Caddesi adı verildi.

30 yıllık muhtara, Basri Üçcan’a sorulabilirdi. Kayınpederime, ‘Camiye 3 dönüm yer ver’ dedim. Eşim de destekledi. Örnek Camii, öğrenci yurdu, Kur’an kursu böylece üç önemli hizmet veriyor.

Evliya Çelebi Caddesi’nin dört dönümü bir kuruş ödenmeden gasp edildi. Kayınpederimin yeri verilebilirdi. Kırk metre genişliğinde yol olur mu?

Serdivan Belediye Başkanı Yusuf Alemdar’a hatırlatma

Çok sevgili dostum Alemdar, hani bana bir söz vermiştiniz? Kemalpaşa Mahallesi Yemişli Sokak’ın adı ‘Öğretmen Ali Bey Sokak’’ olacaktı.

İkinci çok önemli ricam, pek çok kişinin yazmasını istediği bir konu daha var. Her haliyle mükemmel bir insan, örnek siyasetçi Avukat Selçuk Gedikli akla gelmez bir şekilde rahmetli oldu. Ona çok yakışır şekilde bir insan kalabalığı ile toprağa verildi.

Trabzon Akçaabat’tan bile duyanlar gelmişlerdi. Toprağa verilişinde bulunmak için.

“Selçuk Gedikli” isminin, evinin bulunduğu isimsiz sokağa verilmesini istiyor herkes. Sizin de isteyeceğinizi inanıyorum. Bu iki önerimi bir an önce hallederseniz sevinirim.

Eğitim güneşleri

18 Nisan 2013’te yayınlanan Yekta Güngör Özden’in köşe yazısını bugün sizlere tekrar sunuyorum.

Dün 17 Nisan, Köy Enstitüleri’nin Kuruluşu’nun 73. Yıldönümü idi. Ulusal aydınlığımızın kaynağını oluşturacak büyük ve örnek bir atılımın Hasan Ali Yücel, İsmail Hakkı Tonguç ikilisinin unutulmaz çabalarıyla yaşama geçtiği gün. Demokrasiyi amaçlayan lâik Atatürk Cumhuriyeti’nin kazanımlarını ve gücünü artırarak çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkaracak yürüyüşün insan öğesinin köylerden başlayarak göreve alınmasını sağlayan girişim, siyasal nedenler ve gerici baskılarla önlenmiş, önce kız erkek ayırımına, sonra azaltmaya gidilmiş, gerçekdışı suçlamalar sonucu etkinlerinin öncülüğüyle 1954 yılında tümüyle kapatılmıştır. Dünyanın örnek aldığı ve övgülere neden olan köy enstitülerinde yazar, şair, sanatçı, öğretmen birçok seçkin, ulusal yaşamımıza unutulmaz katkılarda bulunmuştur, bulunmayı sürdürmektedirler. Bu konuda nice kitaplar, yazılar yayımlanmış, nice etkinlik düzenlenmiş, oluşturulan kuruluşlarla anlam ve amacı üzerinde durularak kapatılmalarıyla uğradığımız yitik, yoksunluk, çekilen zarar anlatılmaya çalışılmıştır. Köy enstitüleri, karanlıkları aydınlatan birer ışık kaynağı idi. El sanatları, spor, müzik, çiftçilik, yapı işleri, yabancı dil, eğitim‐öğretim alanında Türkiye’nin yüzünü kısa zamanda değiştirecek birer bilgiñbeceri, birer devrim ocağı idi. Kıydılar, onlar çalışmalarını sürdürseydi ülkemizin siyasal, ekonomik, toplumsal yapısı hepimize kıvanç verir, hepimizi gönendirir, günümüzdeki sorunları yaşamaz, üzüntüleri duymazdık.