Yenigün Gazetesi

“Gülce” Makale Yazısı

16 Ağustos 2015

Babam babaların en iyisiydi

Çok sigara içerdi. Yeni öğretmen olmuştum.  Daha atamam yapılmamıştı. “İki paket sigara alıver bana” demişti de “Almam” dedim ve uzattığı parayı almamıştım. Din adamı rahmetli Mehmet Nuri oğlu idiler. Allah’ın rahmeti hep üzerine olsun. Fevziye Köyü’nde yıllarca muhtarlık yapmıştır. Ama genç denecek yaşta, 50 yaşında İstanbul’da ameliyat olduktan sonra Sapanca’ya getirmiştim. 17. Gün 16 Ağustos 1950 Salı günü Sapanca Fevziye Köyü Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Kendisine yakışır mezarlığı yaptırabildim. Bu hafta bir ziyaret düşünüyorum. Her bayram mezarını ziyaret ediyorum. Bu bayramın ikinci günü oğlum Özgür, iki oğlu ve kızı ile direksiyonda büyük torun Önder ile çalıştığı işyerinin arabası ile gittik. Temizlik yaptık. Bol bol okuduk. İki saat mezarlıkta kaldık. Tanıdıklar da gördük. Ordan boğaz Köy Mezarlığı’na heykeli dikilmesi gereken üvey annemizin mezarına gittik. Doğançay’daki Levent Bey’in köpek çiftliğini hayretle seyrettik.

Babam çok iyi insandı. Çok iyi babaydı. Talihsizlik yakasını bırakmadı.


Bir özet yapayım yazımın sonunda. Alın yazımın özeti. Ne anneme, ne baba doyabildim. Karasu’nun Karasu Köyü’nde öğretmendim. Bir başka köydür. Yılbaşı tatilinde köyüme, Fevziye’ye gittim. Dere Mahallesi kadınları, annemin içinde bulunduğu tabutu gördüm. Annemin ağabeyi Helim Dayı, hocanın yanında. 30 kadar adam vardı. Bir gün sonra toprağa verdik. Cenazeye gitmem nasip oldu.

Babam(ı) 7 ay 16 gün sonra 16 Ağustos 1950 Salı günü toprağa verdik.

Talihsizim. Ne babama, ne anneme doyamadım.

Abdullah Çelik’in babası İbrahimÇelik