Yenigün Gazetesi

“Gülce” Makale Yazısı

19 Aralık 2014

İlk yaptırdığım çeşme beni müdür yaptı

İlk çeşmeyi 1954-55 öğretim yılı başında yaptırdım. Öyküsü aşağıda…

‘Yağmur suyu çeşmesi’

Son yaptırdığım 26. çeşmeye dün başlanıldı. Erenler İlkokulu bahçesinde. 27.si de olacak. Ünlü muhasebecilerimizden Sami Çakan yaptırıyor. Öğrencim, iyi aile kızı eşleri yaptırmıştı Kazımpaşa Ortaokulu bahçesine.

Sami Bey;

‘Bana da bir okul bul. Ben de yakınlarım için yaptırayım’ dedi.

Sevindim. Herhalde hafta sonunda çocuklar ‘Sami Çakan Çeşmesi’nden su içmeye başlarlar.

SUSUZ KÖYÜN SUSUZ OKULUNU SUYA NASIL KAVUŞTURDUM?

1954 Aralık ayında Düzce Cumayeri Okulu Başöğretmeni iken, Tavuklar Köyü öğretmenlerinden Salim Aydın’la görev yeri değişikliği istedik. Salim Aydın Cumayeri’ne, ben Tavuklar’a geldim. Görevlerimize başladık.

Yağmur yağıyordu hafif hafif. Çiseliyordu desek daha doğru olur. Okula giderken bir öğrenciyi eğilmiş gördüm. Hayvan tırnağında biriken sudan içiyordu.Çocukla konuştum.

Çok üzücü bilgiler aldım. Kahroldum. 5 gece uyuyamadım.

Köyde su ya da su kuyusu yokmuş. Tankerlerle, öküz arabaları ile evlerine büyük bidon damacanalarla getiriyorlarmış Sakarya Nehri’nden. İçme ve kullanmada kullanırlarmış. Okulda hiç su yokmuş.

Çok okuyan bir insanım. Yağmur suyunun çok faydalı olduğu ile ilgili bir inceleme yazısı okumuştum. Kesip dosyama koymuştum. Buldum, tekrar okudum, kafama koydum. Okulu, öğrencileri sağlıklı suya kavuşturacaktım. Gereken parayı insanlarımızdan toplayacaktım.

Köy muhtarı ve konuştuğum birkaç kişi, ‘Bu köylü para vermez boşuna uğraşma’ dediler. Israr ettim. Konuşmama razı oldular. Destek veren Latif Acar’ı hep rahmetle anarım.

Cumayı kıldık. Camiye gelenler dağılmadan bir konuşma yaptım. Yağmur suyunun faydalarını anlattım. “Biraz para lazım aranızdan 3 kişi verin yanıma hem para toplayalım, hem bu çeşme işini halledelim” dedim. Bilgi alış-verişi yaptık. Akılları erdi. Para topladık. Çimento yok piyasada. Paramızla çimento bulamazken, yeni Valimiz Nazım Üner aklıma geldi. Gittim makamına. İyi karşıladı. Oturttu beni. Müdür-Başöğretmen değilim. Genç bir bayan var. Kayalarlı. Bir de onu Kayalar’da 5 yıl okutup Arifiye Köy Enstitüsü’ne yazdıran öğretmeni var askerden yeni geldi dedim.

Ve bir şeyler daha söylediğimi hatırlıyorum. Çok iyi ilgi gösterdi, dinlediler.

Deneyimli Vali Nazım Üner bir yere telefon ettiler.

‘Genç bir köy öğretmeni var yanımda. Tavuklar Köyü öğretmeniymiş. Öğrencileri sağlıklı yağmur suyuna kavuşturacaklarmış. Paraları ile çimento istiyorlar. İstedikleri kadar verin’ emrini verdi.

Üç kişiydik sevinerek ayrıldık. Öküz arabası ile çimentoları aldık. Köye inşaat alanına, okulun önüne götürdük. Köyde ilgi çok, meraklılar çok. Sonucu merak edenler çok. Galvanizleri çatıda takanlar işlerini bitirmek üzereyken 15 tonluk depoyu yapmaya başladılar yeni bulduğumuz ustalar. Bir hafta içinde her şey tamamdı.Yağmur yağsa demeye başladık. Başladı yağmur. Çok seviniyorum. Ama bir dedikodu var. Su acı olurmuş, içilmezmiş.

Aksini savundum, anlayış gösterdiler. ‘Öğretmenin bir bildiği var, karışmayın’ dediler yaşlılar.

Yağmur bayağı yağdı.Depoda bayağı su birikti. Seviniyoruz. Ama öğrenciler gitmişlerdi. Sabahleyin geldiklerinde sürpriz olacak musluklardan su içeceklerdi. Gündüzden önlemimi almıştım. Beş kilo toz şekeri almıştım az maaşımla. Bisikletle eve getirmiştim. Rahmetli eşim ‘Çok almışsın’ dedi. Doğruyu söylemek zorunda kaldım. Birlikte kovalarda erittik şekeri. Gece karanlığında su deposuna boşalttık. İçilmez, acı olur diyenleri susturmak istemiştim, haklı çıktım.

Sabahleyin çocuklar musluklardan su içer oldular. Meraklı veliler muhtar ve arkadaşları geldiler. İçtiler. Yanılmışız ‘Hiç de acı değil tatlımsı, çok iyi normal’ dediler.

Elbette çok seviniyordum.

İçimden ‘İyi ki şekerli su koymuşum’ diyorum. Bayağı seviniyorum.

Okul Başöğretmeni Bayan Sahavet Ürgüplüoğlu, ilkokul öğretmeni, askerden yeni gelen Kayalarlı Ragip Atay beni nasıl kutladıklarını anlatamam.

Bitişik komşu köy Kamışlı Köyü okulu Başöğretmeni Adliye’li Cevdet Ergin de aynısını yapmaya kalkıştı. Para topluyordu. Köyün cidden ağası Latif Ağa, “Para toplamana gerek yok. İstediğiniz kadar para veririm” dedi. Ve hemen veri vermiş köy kahvesinde. Kısa zamanda aynısını yapıverdiler. Öğrencileri su içer oldular.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayımladığı İlköğretim Dergisi ile Köy ve Eğitim Dergisi’ne ‘Susuz köyün susuz okulunu sağlıklı temiz içme suyuna nasıl kavuşturdum?” başlıklı açık adresimle yazılar yayımladık. Türkiye’nin pek çok yerinden mektuplar aldım. Yaptırdıklarını çok iyi sonuç aldıklarını yazıyorlardı. Federasyon toplantısında karşılaşmalarımızda candan birbirimizi kutladık. İlkti. Çok tebrikler aldım. Yaptırdığımız çeşme uzun yıllar hizmet verdi. Yazın çocuklar olmuyordu. Tarlalarda sıcaktan bunalanlar bol bol buz gibi su içtiklerini, dua ettiklerini söylerlerdi. Köye sağlıklı su gelinceye kadar bizim çeşme hizmetini sürdürdü. Aynı zamanda okul binasının dış kısmı yağmur sepkeninden kurtulmuştu.

Küçük çapta da olsa evlerinde yaptıkları düzenlemelerle yağmurdan faydalananların olduğunu duymam beni ayrıca çok sevindirdi…

Okula teftişe gelen İlköğretim Müfettişi Ahmet Milli de incelemiş, bilgiler almış.

Bana “Çok başarılı’ raporu vermişti. 2 Haziran 1955 günü Yardımcı Subay Okulu’na diye ayrıldım.

Coşkulu uğurladılar.

Ramazan süresince eşimle birlikte her akşam iftara çağırıp durdular. İyiliksever Tavuklarlıları yaşam boyu hiç unutmuyorum….

Yedek Subaylık bitince çoğu Tavuklar’a dönmem için Nazım Üner’e gittiler. Rahmetli Üner ‘Erenler’liler geldi. Orada çalışmış, oradan evliymiş. Oraya söz verdim’ demiş.

Çimento için gittiğimde bir şeyler yazarken gördüm. İsteğim olmadan Eser Okulu Müdürlüğü’ne atanınca şaşırdım. Araştırdım. Vali Üner çimento için gittiğimde 10 günlük valimizdi. Abdullah Çelik’ten idareci olarak faydalanılmalı notunu yazmış. Girişkenliğime çok sevinmiş. Öldüğünde mezarı başında konuşma yaptım. Çok iyi insandı.