Yenigün Gazetesi

“Özgürce” Makale Yazısı

10 Nisan 2013

Ekrem Alican ciddi, büyük bir devlet adamı idi

Rahmetli Ekrem Alican’ı 1947’lerde sahibi, baş yazarı olduğu, Yüksek Mimar-Mühendis Zeki Arar’ın Sorumlu Yazıişleri Müdürü olduğu ADAPAZARI Gazetesi’ni çıkarırken tanıştık.

Kavaklıorman Köyü’nün genç köy öğretmeni, 10 TL fazla alabildiğimiz için başöğretmeniydim.

Sonra Ticaret ve Sanayi Odası, (Şimdi SATSO deniyor) genç yaşta başkanken ilişkilerimizi çıkar düşünmeden, iyi niyetle, Sakarya İli kurulması için tutarlı, bilinçli ve daha 3-5 kişiyle bir araya gelerek çok bilinçli, zevkli söyleşilerimiz olurdu. Unutulmaz anılarımız var…

Ekrem Alican, Türkiye’yi büyük bir felaketten kurtarmıştır. Bu olayı hem önce rahmetli İnönü’den sonra rahmetli Ekrem Alican’dan dinlemiştim. Ve o günlerde yazı yazdığım gazetede yazmıştım.

Kurmay Albay Talat Aydemir ilk, birinci isyanında soruna çözüm ararken, biri Başbakan İsmet İnönü’ye;

‘Talat Aydemir yardımcınız Ekrem Alican’ın akrabası, yakını imiş’ der.

Evet Ekrem Alican o günlerde İsmet İnönü’nün Başbakan yardımcısıdır. Alican davete uyar. İnönü’nün yanına gider. İnönü Alican’a;

‘Talay Aydemir yakınınızmış, akrabanızmış. Kendisi ile görüşseniz. Kan dökülmeden isyana son verilirse, hiç birine en ufak ceza vermeyeceğim. Albayı, generaller dinlemez. Başarılı olamaz. Çok can gider, çok yazık olur. Lütfen kendisini bulun, bizzat görüşünü anlatın ve askeri birlikler kışlalara çekilsinler’ demişlerdir.

Rahmetli Ekrem Alican hemen güçlü kişiliği olan iki kişiyi de yanlarına alarak isyancı Kur. Alb. Talat. Aydemir’i bulurlar. Konuşurlar ve Talat Aydemir birlikleri yerlerine döndürür. Hareket sona erer.

Büyük Devlet Adamı General Başbakan İsmet İnönü, yardımcısına teşekkür eder. Verdiği söze uygun hiçbir şeyi cezalandırmaz. Memleket huzura kavuşur.

Ama acı gerçek çok geçmeden Talat Aydemir yine isyan eder. Ve bilinen acı gerçek üç ordu mensubu idam edilir.

İDAM edilenler arasında Yzb. Fethi Gürcan Sakarya’da görevliydi.

İyi bir asker, Atatürkçü, Cumhuriyetçi idi. İki oğlu müdürü bulunduğum İbrahim Eser Okulu’nda öğrencimdi. Sık sık gelir. Okula, öğrencilere yardımlarda bulunurdu.

Okulun bahçesinde voleybol sahası yapmıştım. Maç yapmaya gelirdi öğretmenlerle. Bir eksiğimiz olurdu. 131 numaralı 5. sınıf öğrencisi Yusuf Tecer pasör olarak alınır oynatılırdı. Çok yazık oldu Fethi Gürcan’a.

TÖBANK’I ALİCAN AÇTIRMIŞTI SAKARYA’DA

Sakarya öğretmenleri, Öğretmenler Bankası’nın bir şubesini açmasını istediler. Adapazarı’nda rahmetli Alican’ın ilgisine diye öğretmenlerin dileğini belirtmiştim bir yazımda.

Rahmetli Alican, Başbakan Yardımcısı olarak o günlerin yoğun işleri arasında yazımı okur. TÖBANK Genel Müdürü Orhan Bey makamına çağırır. Sakarya’da bir şube açmasını rica eder. Genel Müdür Orhan Bey 12 il merkezinde açmak için yazılı başvurumuz var. Maliye Bakanlığı izin vermiyor der.

Sayın Alican hafif gülerek esprili Orhan Bey’e ‘Sayın Genel Müdür 12 şube açmanız için aracı olayım. Ama Sakarya’ya öncelik verin. Bu Abdullah Çelik çok faal bir genç köy öğretmeni iken çıkardığım Adapazarı Gazetesi’nde yazılar yazardı o yıllarda. 1947’lerde 1948’lerde.

Orhan Bey sevinir. 12 şubesinin izin yazısını alır. Genel Müdürlüğe döner. Hemen beni arar ve Alican’a olan görüşmelerini anlatır. Teşekkür eder ve ekler; ‘Müfettiş Mustafa Kocaoğlu ile size yetki veriyoruz. Hemen yer bulun. Adapazarı Şubesi’ni açın’ dediler.

Ali Dilmen rahmetlinin oteli altından açılmasına karar verdik. Rahmetli Mustafa Kocaoğlu ile Ali Dilmen’i bulduk. Pazarlığa kalkıştık. Rahmetli çok iyi insan. Ali Dilmen;

‘Sizden alacağım parayı Ali Dilmen Lisesi inşaatını hızlandırmaya vereceğim. Bir kuruşu cebime girmeyecek’ der.

Ve biz de ‘Tamam 200 bin TL’ye aldık’ demiş. Ben TÖBANK’ın en çok ortaklık payı olan 25 kişinin içindeyim. 400 TL’lik hissesinin senetleri duruyor. Zararım çok oldu, ama çok insana iş verdik. Kapanınca Halk Bankası’na bağlandı devredildi.

Ekrem önerilerle çok ilgilenirdi. Açıkça diyorum;

‘Sakarya milletvekilleri ve senatörleri, siyasileri içinde Ekrem Alican kadar, Cevat Ayhan kadar faydalı olanı yoktur. Belki ufak-tefek hizmetleri olmuştur. Sakarya iliniz 14 Haziran 1934 günü kabul edilen 6419 sayılı yasanın çıkmasında da Alican’ın katkısı çok büyüktür.

EKREM ALİCAN’IN ÇOK BÜYÜK HİZMETLERİ VAR

Adapazarı Halkevi, 01 Mart 1946 günü aylık Sakarya Dergisi’ni çıkardı. Halkevi Başkanı Dr. Ruhi Soyer, bu dergiyi yakında kurulacak Sakarya İli der. Bu yazıdan sonra Kocaeli seçilmişleri, atanmışları Sakarya İli’ne bağlanacağı açıklanan ilçelere, köylere parasal desteği kesti. Yatırım yapmaz oldu.

1 ARALIK 1954 günü resmen il olan Sakarya’ya deneyimli, başarılı Rize Valisi Nazım Üner gelip göreve başladı. Ekrem Alican, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı olarak, milletvekili olarak ve 27 Mayıs sonrası Maliye Bakanı olarak büyük ölçüde parasal destek geldi Sakarya’ya. Köylere, okullara, öğretmenlerine, köprülere, çeşmelere kavuşturuldu. O günlerin Sakaryalılar’ı, Alican’ın desteğinden çok memnundular.

Cumhurbaşkanı Gül, Sakarya’da genç bir akademisyendi. Yeni Sakarya’ya Hasan Uyar’ı ziyarete gelmişlerdi. Üçlü çok zevkli söyleşilerimiz olmuştu. Cuma namazı saati gelmişti. Üçümüz de abdestimizi almıştık. Dışarıda kılacaktık. Üçlü yürürken rahmetli Ekrem Alican koltuğunda seccade ile gelir gördük. Kendilerine doğru yürüdük. Dörtlü bahçede namazımızı kıldık. Alican, ‘Evde konuklar var’ dedi. Ve yakın olan evine doğru yürüdü. Biz üçümüz de ayrıldık. Abdullah Gül, Belediye İşhanı merdiven dibinde büfesi olan Şaban Üstüner’i severdi. Orada buluşurduk. Nitekim Sayın Gül, son gelişlerinde Orhan Camii’nde namaz sonrası Şaban Üstüner’i görmüş ona doğru yürümüş. Kucaklaşmışlardır.

MENDERES RAHMETLİ ALİCAN’I DİNLESEYDİ

14 Mayıs 1950’de iktidara gelen DP’nin Genel Başkan ve Başbakanı Adnan Menderes’ti. Alican, Sakarya Milletvekili olarak Menderes’i uyardı. Hatalarını söyledi. Dinlemediler.

Rahmetli Alican sonu iyi gelmeyecek dedi. Ayrıldı. Yeni Türkiye Partisi’ni koydular. Prof. Turan Güneş ve arkadaşları ile Adnan Menderes Ekrem Alican’ı dinleseydi. İnönü’ye saldırıya geçmeseydi, 27 Mayıs olmazdı diyenler çok haklılar.

Türkiye’de çok partili dönemde liderlerinin bugünkü gibi karşılıklı akıl almaz sözler etmelerine ilk kez Menderes rahmetli İnönü’ye saldırı ile başladı. Acı gerçek bu. 1950 Ocak ayında Prof. Nihat Erim, beni Ulus Gazetesi’nin muhabiri yaptı. 65 numaralı muhabirlik kartımda Yassıada davalarını Ulus adına talep ettiğim belge hala yanımda. Salon ve vagonda basın mensubu olarak oturma yerim vardı. Bilinçli CHPliler’in oyları ile seçildi. Sınıf arkadaşım Hayrettin Uysal, CHPliler’in başında olduğu halde pek çok CHPli gibi ben de Alican için YTP’ye verdik. Ve böylece CHP Milletvekili sayısı bire düştü. Hendekli Turgut Özer az oyla kaybetmişti. Oysa 1961 seçimlerinde CHP hem rahmetli Yusuf Ulusoy’u, hem rahmetli Burhan Akdağ’ı milletvekili seçmişlerdi.

Hayrettin Uysal 15 yıl milletvekilliği yaptı. Ama Sakarya’ya bir faydası olmadı. Güvenoyu alamayan hükümete çok kısa sürede bakan oldu.