Yenigün Gazetesi

“Gülce” Makale Yazısı

5 Ekim 2012

Bu kadar çok konuşan siyasetçi görmedim

Çok, uzun uzun konuşmada Recep Tayyip Erdoğan en çok konuşan siyasetçidir. 70 yıla yaklaşan yazı yaşamında bu kadar uzun uzun konuşan siyasetçi görmedim. Duymadım.

Maşallahı var. Her yere de yetişiyor. Boyu-posu uygun konuşuyor da konuşuyor. 4. Kurultay’da 2,5 saat konuşmuş kestirenler yani uyuyanlar olmuş. Bir gazeteye göre daha doğrusu yayımlanan fotoğraflara göre.

Başbakanın konuşmasını faydalı, olumlu bulmadım. Daha güzel, daha olumlu konuşmaydı. İçeriği yetersiz. Dağdakilere evlerine dönmeleri için çok önemli çağrıda bulunabilirlerdi. Duygusal konuşarak ağlatması hiç iyi karşılanmadı. Yanılmadığımı gördüm. İşte Fatih Altaylı’nın yorumu beni doğruluyor.

2003 ve bugün

AK Parti’nin 4. Büyük Kongresi sonrasında konuyla ilgili bir şey yazmaya fırsat olmadı.

Kongre akşamı Habertürk’ün canlı yayınında telefonda bir şeyler anlatıyordum ki, sağolsun Didem Yılmaz lafı ağzıma tıkayınca orada da anlatmak istediklerimi anlatamadım.

Meseleyi ele almak kaldı bugüne.

Başbakan Erdoğan’ın Büyük Kongre’de yaptığı konuşma, bende ciddi biçimde hayal kırıklığı yarattı.

Doğrusunu isterseniz, ben oradaki o uzun konuşmada bambaşka cümleler, bambaşka bir ton bekliyordum.

Günlük siyasetten uzak, muhalefete çakmaktan imtina eden, Türkiye’nin geleceğiyle ilgili net planlarını anlatan “üst perdeden” bir konuşma.

Lafın özü “ustalık dönemi” konuşması.

Başbakan Erdoğan öyle yapmadı.

Her zamanki güzel, etkileyici, şiirlerle, benzetmelerle süslü, hırslı, bazen öfkeli, bazen sevecen sesli bir konuşmaydı. Ama şaşırtan bir konuşma değildi.

Bildik, tanıdık tipik bir Erdoğan konuşmasıydı.

Dinleyicileri alıp götüren, heyecan veren, etkileyen, coşturan bir konuşma.

Ama daha çok partiye yönelik, parti tabanına yönelik, AK Parti hissiyatına yönelik bir nutuk.

Buna karşılık dağıtılan AK Parti 2023 Siyasi Vizyonu-Toplum-Siyaset-Dünya başlıklı kitapçık benim beklentilerimi çok daha fazla karşılayan bir metindi. Yenilikler, gelecek planları orada gizlenmişti.

Başbakan’ın konuşmasının bende bıraktığı iz ise “Recep Tayyip Erdoğan, Milli Görüş’le giderek daha fazla barışıyor, Milli Görüş çizgisine giderek daha yakın durmaya başlıyor” oldu.

Bir gün sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM’nin açılışında kürsüye çıktı.

Gül asla ve asla Başbakan Erdoğan kadar iyi bir hatip, büyük bir natuk değil. O büyük hitabet yeteneği Allah vergisi ve Cumhurbaşkanı Gül’de o denli fazla yok.

Ama yine de içerik açısından iyi bir konuşmaydı Gül’ünki.

Ve iki konuşmayı bir gün arayla dinledikten sonra şunu gördüm:

AK Parti’nin 2003 ruhuna Gül sahip çıkıyor.

Gül, 2003’te kalmış.

Erbakan’a bayrak açıp liderliğe aday olduğu zamanki ruh halini ve o gün aldığı pozisyonu koruyor.

Başbakan Erdoğan ise 2003 ruhunu Milli Görüş’le harmanlıyor. Milli Görüş’ün İslam dünyasında geçmişte takındığı tavrı aynen benimserken, içine milliyetçilik katıyor.

Benim anladığım şudur:

Abdullah Gül AK Parti’nin 2003’üdür.

Tayyip Erdoğan ise bugünü.

GÜNÜN SORUSU

12 Eylül Davası’nın sanıkları Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya ile aile bireylerinin mal varlıkları tespit edilmiş… Tamam; asker maaşına talim eden aileler için büyük rakamlar ama… Ne yalan söyleyeyim; ben onları çok daha zengin (!) sanıyordum… Sorum ortaya:

Acaba günün birinde benzer bir araştırma bugünün tüm siyasetçileri için yapılırsa, nasıl bir tabloyla karşı karşıya kalırız?

İmam hatip ve terör!

Başbakan, pazartesi günü bir imam hatip okulunda düzenlenen törene katılmış ve 28 Şubat sürecinde kapatılan imam hatiplerle ilgili olarak şunları söylemişti:

“Terörist yetişmediği için mi kapattınız imam hatipleri?”

Cumhuriyet‘ten Işık Kansu oturmuş ve sadece Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Çetin Emeç ve Turan Dursun cinayetlerinin sanıklarını tek tek incelemiş… İşte, bu cinayetlerle ilgili olarak açılan davalarda yargılanan ve bir bölümü hüküm giyen sanıklar ve mezun oldukları okullar:

Hasan Kılıç: Tokat İmam Hatip Lisesi mezunu… 18 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Mehmet Ali Tekin: Fatih İmam Hatip Lisesi mezunu… 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Selçuk Şanlı: Adana İmam Hatip Lisesi mezunu… 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Ekrem Beytap: Batman İmam Hatip Lisesi mezunu… Ömür boyu ağır hapis cezasına çarptırıldı.

Mehmet Ali Şeker: Batman İmam Hatip Lisesi mezunu… Ömür boyu ağır hapis cezasına çarptırıldı.

Mehmet Zeki Yıldırım: Batman İmam Hatip Lisesi mezunu… Ömür boyu ağır hapis cezasına çarptırıldı.

Ayhan Usta: Batman İmam Hatip Lisesi mezunu… Hakkındaki dava zamanaşımına uğradı.

Daha bunun Hizbullah‘ı var, İBDA-C‘si var, El Kaide‘si var! Ve bu örgütlerdeki imam hatipli teröristler var!

***

Sayılar ortada:

Eğer bir kıyaslama yapacak olursanız görürsünüz ki; düz liselerden mezun olanların “terörist” olma oranı, imam hatiplerin onda birini bile bulmaz!

Elbette yine de “İmam hatipler terörist yetiştiriyor” demek mümkün değil… Bu genelleme, büyük bir haksızlık olur…

Keşke Başbakan da düz liselerden mezun olan milyonlarca vatandaşı zan altında bırakan böyle bir genelleme yapmaktan kaçınsaydı…

NOTUM:Bu yazı 15 gün önce Vatan Gazetesi’nde yayınlandı. Tekzip edilmedi. Ne dersin Sayın Başbakan Köy Enstitüleri’nden bir terörist bile çıkmadı. Sahi Köy Enstitüsü neden kapatıldı? Hayret!