Yenigün Gazetesi

“Gülce” Makale Yazısı

4 Ağustos 2012

Beni geçmişimle tanımak isteyenlere

Zaman zaman gönderdiğin Yeni SAKARYA Gazetesi’nde yazdığın yazıları okuyor; seni ve gençliğimin geçtiği yerleri anımsıyorum. Bu kez beni bir-iki sözcükle de olsa anlattığın ‘Yeni Sakarya’nın’ 29/Kasım/1986 Cumartesi günü yayınlanan köşe yazından duygulandım. Beni ta 42 yıl önceki özverili ve heyecanlı çalışma günlerine götürdü. Senin gibi yüzlerle öğrencilerimi anımsadım. Anlatılması oldukça güç olan duygularla dolup dolup taştım.

Belleğime inanırım. ‘Öğretmen Gününde’ başlıklı yazında yazdığın fıkranın aslını yazayım; ne dersin. Yıllarca sahibi hizmet eden onun geçimini sağlayan deve, ihtiyarlamış. İşe yaramaz duruma gelmiş. Ve ölümle pençeleşmeye başlamış. Devenin sahibi. Bu deve ölecek bari bir helallik alayım diye devenin baş ucuna gelmiş ve

-Ey deve bana yıllarca hizmet ettin. Senin yardımınla çoluk-çocuğumu kimseye muhtaç etmeden geçindirdim. Bana hakkın çok geçti. Hakkını helal et. Demiş. Deve güçlükle gözünü açarak

Her hakkımı helal ediyorum. Ama hani bize katar ettiğin zaman önümüze bir yol göstermek için bir eşek koşardın ya işte o hakkımı helal etmiyorum. Fıkra böyle kıssadan hisse alanlar alır…

Dedim ya beni duygulandırdın. Bir çok anılarımı gözlerinin önüne serdin. Hani bir eski Ozanın dediği gibi ikinci dizenin ilk sözcüğü sana layık görmediğim için değiştirip adını yazacağım. Aslı ZALİM olacak.

‘PÜR ATEŞİM, AÇTIRMA BENİM AÐZIMI ZİNHAR,

ÇELİK, BENİ SÖYLETME DERUNUMDA NELER VAR…

Bu mektubumda seni nasıl tanıdığımı anlatacağım. Daha doğrusu seni tanıtmaya çalışacağım. Tabii küçük bir bölümünü.. Eğer uygun görürsen yalnız hiç değişikliğe uğramadan Yeni Sakarya’da senin köşende yayınlansın. O sayıyı da bana lütfen gönder. Zaman buldukça diğer anılarımı da gönderirim. Böylece 42 yıllık birikimin bir bölümünü de aktarmış olurum.

Sana yazma fırsatı bulduğuma göre sağlığım iyi demektir. Kendi köşemde hemhal olmaktayım. Kızım, oğlum, eşim iyidirler.

Beni soranlara selam, sevgi ve saygılarımı ilet. Yuvanda Mutlu yıllar geçirmeni diler, özlemle gözlerinden öperim. Benim vefalı öğrencim.

PTT GENEL MÜDÜRÜ SAPANCA PTT’Sİ İLE İLGİLENMELİ

Sapanca’da PTT Teşkilatı yok. Asli görevlerini bilmiyorlar. Muntazam maaşlarını alıyorlar herhalde ama…

Almanya Hannover’de paralı abonemiz var. Adapazarı’ndan PTT’ye verdiğimiz gazeteler 5 gün sonunda ellerinde.

Yaz tatiline geldiler. Yüzevler’de oturuyorlar. Bir aydır Adapazarı PTT görevlisine göstererek gönderdiğim gazeteler ellerine geçmemiş. Kahredici gerçek.

Fevziye Köyü’ne de gitmiyor. Fransa’nın Paris’inde 45 yıldır terzi kardeşim var. Emekli. Sapanca PTTcileri kilo ile satıyorlar deniyor. İnanası gelmiyor insanın. Sayın PTT Genel Müdür konu ile lütfen ilgilenmeli. Pek çok yerel gazete gönderiyoruz. Tek aksaklık Sapanca PTT’sinde.

Çok yazık.

Bay Abdullah

Ne ben sizi, ne de siz beni tanırsınız. Fakat önümde bulunan Vakit Gazatesi Muhabiri Şevket Yılmaz ile Vatan ve Son Posta Muhabiri Fahri Çatallar’ın bakana senin aleyhinde yazdıkları mektubu okuyunca, insani damarlarımı kabartan bu vaziyeti bildirmek üzere kalemi elime aldım. Böylece bir iyilik yaptığıma kaniyim. Kardeşim bu mektubun altına isim ve adreslerimin mahfuz tutulmasını isteyen iki kişi senin kuyunu kazıyorlar. Onlardan sakın. Seni bakana şikayet edip, mesleğinden attıracaklar Haberin olsun. Reşat OÐUZ

Sayın Abdullah Çelik

Sakarya Yenigün Gazetesi

Köşe Yazarı

27 MART 2006 tarihli mektubunuzu ve eki gazete küpürünü aldım. Memnun ve müteassis oldum.

İstediğiniz fötr şapkayı ekte gönderiyorum.

En iyi dileklerimi, selam ve sevgilerimi iletirim.

Süleyman Demirel