Yenigün Gazetesi

“Gülce” Makale Yazısı

4 Ekim 2011

Arifiye Köy Enstitüsü mezunuymuşum

Biri akıl almaz bir öneride bulundu. Atatürk Parkına büyük, çok büyük cami hem 5 minareli hem 5000 kişilik.

Akıl dışı öneriye karşı çıkanlardan oldum. Diyeceklerimizi kısaca, özetleyerek “olmaz” dedik. olmazdı da ondan olmaz dedik.

3-5 kişinin konuyu tartıştıkları bir yerde bir art niyetli, geri zekalı, zavallı “Abdullah Çelik Arifiye Köy Enstitüsü çıkışlı değil mi? elbette aleyhte de olacak” demiş.

Bu zavallı kişi hem Arifiye Köy Enstitüsü hem Abdulla Çelik hakkında bilgi yoksunu. Ve de art niyetli. Ne iyi, doğru dürüst müslüman. Ne iyi niyetli. Acınacak bir yaratık. Acıdım doğrusu…

En onurlu yönüm Arifiye Köy Enstitüsü mezunu öğretmen, eğitimci olmamdır. Bu geri zekalı, cahil bunu bilmelidir.

18 yaşındaydım öğretmen olarak Kavaklıorman Köyüne atandığımda. Köye gidip işe başladıktan sonra ilk görüştüğüm Hendeğin Dikmen Köylü 26 yaşında hafız Kazım Ör oldu. Köyün imamı din adamı camide namaz kıldıran…

Çektim kenara tanıttım kendimi

– Hafızım! benim öğrencilerime sabah namazından sonra yatmayacaksın. 8:30’a kadar kur’an öğreteceksin 8 bucukta son vereceksin. Onlar okula gelecekler iki tarafında yüzde yüz ben sağlayacağım.

Ve birde şu memur sigarayı bırakacaksın. Bize-size sigara içmek yakışmaz. Anlaştık bir öğretim yılı sonunda 38 öğrencim ben dahil hatim duası yaptık. Allah daha çok uzun ömür versin o öğrencilerimden yaşamda olan var. Kavaklıorman Köyünde şurda burdalar.

Düzce Cuma yerinin merkez, büyük camiinde okul müdürü olarak 1954 yazının ramazanında çok yaşlı din görevlisi Bilal hocanın müsaadesiyle teravih öncesi vaaz hocalığı yaptım. 24 yaşındayken. Sakarya müftülüğü imamhatip olduğunda milli eğitimi temsilen bulundum. Müftü Şahabettin Demirkan zamanında tutum ve davranışımı bilgimi öğren.

Şehit Pilot Yzb. Cengiz Topel Okulu md. iken Ozanlar orta okulunu açın. Öğretmen eksikliğini gidereceğim dedi.

Ben din derslerine yıllarca gittim. Çok iyi din bilgisine sahip insanlar yetiştirdim. Yaşamdalar. Zaman zaman bir araya geliyor o günleri onurla anlatıyoruz.

1939-40, ve 1940-41 öğretim yıllarında Hacı Mercan Köyü Okulunda okudum. Din bilgilerini, namaz kılmayı, duaları öğretmenimiz, sonra Sapanca Müftüsü olan Reşit Şahinden öğrendik.

Belediye Başkanı Osman Nuri Erdoğan’a rica ettim. Gazetede köşemde yazdım. Git gör Reşit Şahin Caddesini. Emekliye ayrıldığını 1973 lerde Fevziye Köyü’nde cami yapılıyordu. Mustafa Güven, Hüseyin Çalık makbuzlar verdiler. Para toplamam için çok ünlü Cevat Adapazarı’ndan bile makbuzla bağış aldım. Hayli para topladım.

Kiremitlerini de mahyası dahil ben aldım ödedim.

Bina yağmur sepkenlerinden zarar görmesin diye CHPli rahmetli Muzaffer’a galvaniz ve yapma parası olarak 3 Bin TL ödedim 1975’de..

En önemli sonuçları küçük köy fakir köy din adamı işini ne yapacağı diyorlardı.

Eski Sapanca Kaymakamı Kızılcahamam Kaymakamı idi. Diyanette bu işlere bakan tanıdığı varmış. Çok iyi görüşüyorduk. Sonra Düzce Valisi oldu, emekliye ayrıldı. Sözünde durdu. İmam kadrosu verildi.

Dayımın oğlu Yüksel Yılmazer’in İmam Hatıp Lisesi öğretmeni olarak yetiştirdiği bir başka dayımın oğlunun oğlu Mahmut Yılmazer’i Feyziye Köyü Camii’sinin ilk din görevlisi verdirelim.

Git, git geri zekalı, art niyetli kişi Feyziye Köyü’nün camisine verdiğim kitapları gör.

Ben imanı, inancı, amacı olan hilesiz-hurdasız Atatürkçüyüm. Atatürk dört dörtlük çok iyi inanmış iman etmiş rahmetlidir.

Atatürk’ün senden daha iyi inanmış Müslüman olduğunu öğrenmek istiyor.

Sen gel Harika Yamak’ın derlediği 178 sayfalı, orta büyüklüklerde resimli “Atatürk’ün din anlayışı” kitabını vereyim. Bir iyicene oku. Beni ve Atatürk’ü daha iyi tanı. Kitapta Atatürk’ün dinle ilgili sözleri camilerdeki konuşmaları kaynakları ile belgeleri var. Zerre miktar iyi niyet varsa sende gel al benden o kitabı oku. Cahillikten, günah işlemekten kurtul. Ben sevaba gireyim.

Tekrar buluşmak dileğiyle…

Sevgiler, saygılar…