Yenigün Gazetesi

“Gülce” Makale Yazısı

4 Temmuz 2011

Geleceğimizi hiç iyi görmüyorum

Gerçekleri görmek, uyarı görevini yerine getirmek gerek. 66 yıldır eğitimci yazar olarak anılarımız dışlanacak gibi değil. Karamsarım, çok karamsarım. Son günleri, bugünleri bir incelemeye değerlendirmeye alalım. 1945’ten çok partili dönem başlayalıdan bu yana en umutsuz, en karamsar, en kötü günleri yaşıyoruz. Her şey gözler önünde. Görüyoruz, yaşıyoruz. Okumuşu çok okumuşu, ilgili ilgisizi, yetkili yetkisizi Türkiye’yi yaşanmaz ülke haline getirmeye anlaşmışlar gibi. Sade vatandaş iktidara, muhalefete verdiği oyların pişmanlığı içindedir. “Ellerim kırılsaydı” diyor. TBMM’nin 91 yıllık geçmişinde böyle akıl almaz bir sorumsuzluk ortaya çıkmamıştır.

Ana muhalefet seçimde başarılı çıktı ama CHP’yi yıllarca güçlenmeye, büyümeye, iktidar olmaya değil bitirmeye çalışan kişiler başarıyı başarısız diye göstermekte. Hiç gereği yokken olağan üstü kurultay için imzalar toplanıyor yetersiz de olsa taraftar buluyor. Susması siyaseti bırakması gerekenler, ön saftalar. Çok yazık !

CHP TBMM’ ye giriyor, koltuklara oturmuyorlar. Adları okununca “yoklar ve alkışlar.”

Hem yoklar hem alkışlar var ama yine de yoklar. Akıl alır mı? Devletin başı Cumhurbaşkanı gençliğinden de tanıdığımız “çok iyi insan” diye yıllar önce çok yazılar yazdığımız Cumhurbaşkanı Sn. Abdullah Gül çağrıda bulunuyor. “Buluşalım, konuşalım bu soruna bir çare bulalım” diyor. Acı gerçek o göreve gelmesine en büyük katkıyı veren MHP ve Devlet Bahçeli “Yokum” diyor. Görüşmeye çare bulmada katkı sahibi olmayı öncelikle reddediyor.

İktidarın başı tek seçici genel başkan, Başbakan Sayın Erdoğan “Gelseler de gelmeseler de olur. 327 ’lik çoğunluğumla ben her şeyimi yaparım. Bal gibi meclis çalışır” diyor.

Kürt kökenli Türk milletvekillerini hepten akıl almaz tutum ve davranışlarda, sözler etmektedirler. Asli görev yeri olan TBMM’ye girmiyorlar.

Cuma namazlarını bile camilerde değil, sokakta kılmaktadırlar. Mutlak birleşmesi gerek. Dün konuşmasında bile aklın gereğini yapmıyorlar. Saf, temiz, iyi niyetleri gerçekten gören insanlarımı karamsar, üzüntülü. “Ne olacak halimiz?” sorusunu soruyorlar birbirlerine…

Sanki Türkiye’nin uğrunda sayısız şehitler verdiğimiz Türkiyemiz’in geleceği ne olacak? Çözüm, çözüm, çözüm. Ard arda bayraklara sarılı şehitlerin tabutları uçaklarla götürülüyorlar doğup büyüdükleri yurt köşelerinde toprağa veriliyorlar. Büyük kalabalıkla gözyaşları ile. Öksüz kalanlar dul kalanlar çileli yaşamlara başlayanlara son verme çabası var mı? Ne acı gerçek. Yok yok yok. Evet binlerce, on binlerce, yüz binlerce şehit, gazi insanlar unutuldu. Türkiye’yi yaşanmaz ülke haline getirme çabasına hız verildi. Paşaların çoğu nerede? Kürt kökenli insanlarımız evet biraz değil, çok ihmal edilmişler. Yaşadıkları yörelere gerekli kadar ilgi gösterilmemiş. Ama her Türk’e tanınan haklar tanınmıştır. İçlerinden Cumhurbaşkanı olanlar çok. Evet bugünlerde herkesin birbirine sorduğu soruyu sorarak yazımı bitirelim. Türkiyemiz’in sonu ne olacak? Sürekli siyasilerimiz birbirleri ile uğraşacaklar mı? Dağdakiler öldürülmeye, onlar da öldürmeye devam edecekler mi? Siyasilerimiz akılları başlarına gelip hakkın yolunu bulacaklar mı? Gerçekten hem çok üzülüyorum, hem de sevindirici umut ışığı göremiyorum. Allah’tan mucize bekliyorum.

Tekrar buluşmak dileğiyle…

Sevgiler, saygılar…