Yenigün Gazetesi

“Gülce” Makale Yazısı

16 Şubat 2011

70 yıl öncesinin Hendek ilçesi-4

Bu satırlarla memleketin iktisadi bünyesi üzerindeki hayati tesirleri kısaca belirtmeye çalıştığımız Hendek tütüncülüğünün, inhisarlar idaresine neşredilen tütün yıllıklarında da ehemmiyetli bir yel aldığını görüyoruz. Fakat, yıllık istihsalata ait maalumatın izahına geçmezden evvel, Hendek tütününün evsaf itibariyle bambaşka bir hususiyet taşıması, Düzce ve mülhakatı gibi civar kaza tütünlerinden yetişme tarzı ve karakteri bakımından tamamen ayrılmış olması gibi sebepler bu bahsi biraz incelemekliğimizi icra etmiştir.

Hendek, toprak ve iklim şartları noktasından komşu kaza olan Düzce’ye nazaran hiç bir fark arzetmezken, her iki mahsul arasındaki tip ve nefes ayrılığı nereden ileri geliyor?

Bu husustaki etütlerimize mehez ittihaz ettiğimiz resmi rapor ve yazılar Hendek tütününü orta, büyükce, kıtalı, açık ve açık kırmızı renkli,sert ve tatlı içimli olduğunu göstermekte ve daha ziyade Trabzon tütünlerine benzemekle harmanlarda bunların mütemmimi olarak kullanıldığını yazmaktadır.

Görülüyor ki; Hendek tütünü ile, Trabzon tütünü arasında sıkı bir münasebet vardır ve bu benzerlik Hendek tütününü Marmara bölgesine dahil, sair kaza tütünlerinden mühim farklarla ayırmaktadır.

Menşei:

Bu tütün Trabzon’dan niçin ve nasıl getirilmiştir? Civar bölgelerdeki tütüncülükte Hendek kadar ve belki daha eski bir maziye dayanmasına rağmen, Trabzon’a ait bir menşein tercihinde, acaba, hangi sebepler amil olmuştur. Buna dair elimizde, ne yazık ki hiçbir vesika mevcut değildir. Bu hususta, İnhisarlar Tütün Enstitüsü raporlarında sadece şu malumata tesadüf ediyoruz:

“Hendek tütünleri komşu mıntıkalar tütünlerinden tamamiyle başkadır. Bunlar Trabzon sortundan gelmekte ve sulanan tarlalara ekilmektedir. Düzceliler ise, Bafra’dan gelmekte ve sulanmamaktadır.”

“Hendek’te Artvin tohumu da ekilmektedir. Bu tohumla elde edilen tütün hakiki Hendek’e çok benzer, hatta ondan üstündür. Ziraat mıntıkası kazanın hemen hemen bütün köylerine yayılmış olmakla beraber, en büyük kısmı merkez kazanın civarındadır. Hendek tütününün parlak ve çok tatlı, sarı veya sarı kırmızımtrak bir rengi vardır. Yaprak Trabzonunki’nden daha küçük, lezzeti çok kuvvetlidir. Fazla olarak da menşe sortunda bulunmayan bazı incelik ve tüylülük vardır. Damarlar küçük, zenep uzamıştır. Nesiç oldukça açık renkli, uzun saçaklı, çok dayanıklı doldurucu bir tütündür. Hendek tütünü bilhassa saçaksız kolay kırıntı haline gelen bir harmanı ıslah etmek veya el ile sarılacak sigaralar için aranır.”

Enstitünün tetkik ettiğimiz raporlarında daha bazı tafsilat veriliyorsa da, dikkatimizi üzerine çeken noktalar hakkında izahat mevcut değildir. Fakat Trabzon’dan alınan bu tohumla, Trabzon’dan bazı farklarla ayrılan yeni bir tip tütün elde edildiğine şüphe yoktur. Bunun faide veya mahzurları hakkında söz söylemeye selahiyetli olmadığımız için bu bahsi burada bitiriyoruz.

Kazimiye Basması

Hendek tütün ve tütüncülüğünden bahsederken, Kazimiye basmasından söz açmamak mümkün değildir. Basma diye anılan bu tütün ve şekil itibari ile, bildiğimiz yerli tütünlerden çok bariz farklarla ayrıldığı gibi, koku ve nefaset bakımından da başlı başına bir Hususiyet taşımaktadır.

 

 İnhisarlar idaresince neşredilen yıllarda, Kazimiye basması hakkında şu malumata tesadüf ediyoruz.

Hendeğin 3,4 km şimalinde ve Makedonya muhacirleri tarafından meskün Kazimiye adında küçük bir köy vardır. Bu köy her yıl (İskeçe) basma arasında en kokulu, en tatlı, en nefis oldukları fikrindeyiz.

Enstitünün neşrettiği raporlarda uzun uzun bahsedilen bu basmalar hakkında şu ihazatı görüyoruz;

1992 tarihli Lozzan muahedenamesi ahkamına tavkikan yapılan mübadele üzerine, Makedonya ve garbi Trakya’dan gelen Türk muhacirleri yerleşmiş oldukları Anadolu’nun muhtelif mevkilerine basma tohumu sokarak bu cinsi yetiştirmeye başlamışlardır. Kullanılan tohumların ekserisinin menşeleri İskeçe, drama, zihna yani Yunanistan en iyi tütünlerini yetiştiren mıntıkalardır.

 

Bu tütünler yukarıda bahsettiğimiz ve İzmit tütünlerinin müştak oldukları Yenice soyuna mensuplardır. Fakat Ege’nin Anadolu sahillerinde yarım asırdan fazla bir müddetten beri yetiştirilen İzmit tütünlerinde derin bir morfologya ve fisüologya bakımından değişiklikler vücuda gelmesine mukabil, memlekete yeni idhal edilen basmalar aksine olarak bütün menşe vasıflarını muhafaza etmişlerdir.

Hendeğin Kazimiye Köyü’nden 150 kadar ekici munhasıran bu basma tütünevi nev’i ile meşguldür.

İnhisarlar idaresinin çok yakından alakadar olduğunu gördüğünüz Kazimiye basmaları , diğer tütünlere nispeten daima yüzde iki yüz nispetinde bir fiyat fazlalığı ile satılmaktadır. Ve yukarıda da söylendiği gibi, İhtisarlar idaresi bu nefis tütünün tek alıcısı vaziyetindedir.

Tütün ziraatı yapan köylerde dahil olduğu halde, Hendek Kazası’nda inhizarlar müdürlüğünce müseccel 2700 tütün ekicisi vardır. Baş vurduğumuz resmi yıllıklar ve selahiyetine inandığımız kaynaklardan yaptığımız incelemeler, Hendekte tütüncülüğün süratli bir inkişafa mazhar olduğunu gösteriyor ki şöyle;

Sene E.AraziKilo

1934 8714 1.007000

1935 8117 813000

1936 10973 1.422000

1937 108869 1475000

1938 8469 892000

1939 9756 1062000

1940 13178 1510000

1941 12246 1300000

Görülüyor ki 944 yılı ile, 941 yılı arasında bazan tenakus eden bir tempo ile 300 bin kiloya yakın mühim bir ihtihsal artışı vardır. İlk dört yıllık satışlar kısmen düşük fiyatlarla yapılmış, fakat 938 den itibaren fiyatlarda memnuniyet veren tedirici bir yükseliş kaydedilmiştir.Bilhassa 1941 mahsülü, hendeğin şimdiye kadar bir benzerini görmediği çok yüksek bir fiyatla kısa bir zamanda satılmıştır.

Memleketin tütüncülük tarihindeki fiyat nispetlerini hayret verici muazzam farklarla geçen bu satışların mınfakayı daha geniş bir istihsale teşvik etmekte mühim bir amil olacağı muhakkaktır. Esasen bunun daha şimdiden misallerine şahit olmakta bulunuyoruz. İstihsal, bu fiyat yükselişlerinin tesiri ile her yıl biraz daha hacmini genişletirken, muazzam bir ekimin muhtaç olduğu bir bilgi ve hazırlık safhasındaki ihmal ve itinazsızlıkların kıymete tesir eden mahzurları burada istihsal enerjimizi istismar eden korkunç korkunç bir tehlike halinde karşımıza çıkmaktadır.

Tekrar buluşmak dileğiyle… Sevgiler, saygılar…