Yenigün Gazetesi
“Özgürce” Makale Yazısı
26 Ocak 2011
Yıllar öncesi...
Bugün size çok ilginç bir yazı sunuyorum. Yazı 25 Kasım 1946 tarihini taşıyor. Yanında, “Salı günleri çıkan” notu var. Gazetenin haftada bir, dört orta büyüklükte olduğunu öğreniyoruz. “Yıl:1, Sayı: 5, 7 Krş. ADAPOSTASI”
Başlık çok güzel, çok anlamlı ama…
Aradan 64 yıl geçtiği halde gazete sahibi rahmetli hukukçu örnek insan Lebip Kökçü’nün önerisi benimsenmemiş.
Acı gerçek tam aksi olmuş. Oluyor…İşte o çok anlamlı, önemli yazı. (Özel arşivimden)
Artık memleket meseleleri karşısında asabileşmeden karşımızdakinin hüsniyetine, siyasi düşünüşüne hürmet ederek münakaşa yapmayı, kanaatlerimize, görüşlerimize uymayan noktalara soğukkanlılıkla cevap vermeyi itiyat haline getirmeliyiz.
Son yıllar, Türkiye’nin siyasi hayatında mesut çığırlar açılmasına, demokrasi hayatının gelişmesi ve efkarı umumiyetin memleket meseleleri üzerinde daha fazla ilgi duymasına vesile vermiştir.
Her ne kadar uzun yıllar devam eden tek parti rejiminin siyasi hayatta bıraktığı tesirlerden tam manası ile kurtulunmuş olmakla beraber muhtelif partiler teşekkül ve tazzuv etmiş vatandaşların bir çoğu bunlar etrafında toplanmıştır. Her gün bir parça daha gelişen bu siyasi faaliyetin memleket bünyesinde hayırlı ve feyizli neticeler vermesini bütün samimiyetimizle temenni etmekteyiz.
Demokrasi hareketimizin bu çığır üzerinde inkişaf ettirebilmesi için alışamadığımız bazı hususları yadırgamayarak itiyat haline getirmek mecburiyetindeyiz. Bunların başında tenkit ve müsahama gelir.
Bir hadise veya yapılan iş ortaya konulan eser karşısında vatandaşların görüş, anlayış ve verdikleri kıymet hükmü ekseriya bil olmaz. Birimizin çok beğenip alkışladığı bir hususu diğerimiz beğenmeyebiliriz. İçtiyatlarından dolayı kimse kimseyi muaheze edemez Samimi olarak fikirleri ızhar daima hayırlı neticeler verir. İyi kötü muhalefette bulunmanın serbestçe kanaatleri söylemenin vatandaşlar arasında dağılma münaferet doğuracağı, bu bakımdan Milli birliğin çözüleceği iddiaları ancak sathilik ve gösteriş iade eder. Hakikatte muhalif ve muvafık, memleketin daha iyi, daha mes’ut daha müreffef bir hayata kavuşmasını istemekte birleşiktirler. Usulde aykırılıklar hiçbir zaman neticeyi unutmayı icap ettirmez. Tenkidin lüzüm ve ehemmiyetini tereddütsüz kabul edenler müsamaha göstermesini de bilmelidirler. Memleketimizde gerek kalemle, gerek sözle yapılan tartışmalarda, tenkitlere verilen cevaplarda maalesef bu esasın iyice yerleşmediği görülmektedir.
Yekdiğerimize fikirlerimizi ilim, bilgi, mantık, vesika yardımı ile izah etmekten ziyade geçmişimizi kurcalamayı, kirli çamaşırları ortaya koymayı tercih ediyoruz.
Artık, memleket meseleleri karşısında asabileşmeden karşımızdakinin hüsnüniyetine, siyasi düşünüşüne hürmet ederek münakaşa yapmayı, kanaatlerimize, görüşlerimize uymayan noktalara soğuk kanlılıkla cevap vermeyi itiyat haline getirmeliyiz.
Bugün Amerikan, İngiliz ve diğer garp demokrasilerini göklere çıkararak hayranlıklarını ifade edenler evvela kendi nefislerini demokrasi havasının feragatlerine alıştırsınlar.
Yıllardır tek muhalif söz istemenin geleneğine ayak uydurmuş iktidar partisi taraftarları bu sahada daha çok vazifelidirler.
Vatandaşı tenkit ediyor diye muaheze etmenin değil, ona fikirle, işle cevap vermenin zamanı gelmiştir. Geçiyor bile!