Bu Sayfa; Prof. Dr. Sertan DEMİR’in “Sakarya ve çevresi halk masalları ve türkülerinin derlenmesi – vol.38000 – 2017-00-15 – 2019” Bilimsel Araştırma Projesinde (Yalnızca Ar-Ge Niteliğindeki Projeler) bulunan masallardan oluşturulmuştur.
1. VARYANT
Geyve/ Bağlarbaşı (Yılanda) Köyü, Bahtiyar BODUR
TAK TUK EDEN KABACIĞIM
Gelin çocuklar size bir masal anlatayım.
Bir varmış bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde. Develer tellal iken, pireler berber iken. Ben annemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken. Anam düştü eşikten, babam düştü beşikten.
Zamanın birinde bir aile varmış. Adam, karısı ve bir de kızı birlikte yaşarlarmış. Zamanla adamın karısı bir sebepten dolayı ölmüş. Adam da yalnızlığa dayanamayarak başka birisi ile evlenmiş.
Yeni karısı adama, belli bir süre sonra kızı istemediğini söyler. Adam, nereye götüreyim, ne yapayım diye ayak direse de belli bir zaman sonra dayanamaz ve yeni karısının bu isteğini yerine getirmek için plan yapar.
Bir sabah kızıyla ormana gider. Kızına bir susak kabağı, bir de Çubuk verir ve kızına “kızım sen bu ormanda vakit geçir de biraz ağaç keseyim. Eğer beni arayıp bulamazsan, bu çubukla susak kabağına vur ve ses çıkart. Ben hemen senin yanına gelirim” der. Kız da belli bir süre ormanda oynar. Sonra bakar ki babası yok. Hemen babasının söylediği gibi elindeki çubukla susak kabağına vurarak ses çıkarmaya başlar. Ama babası gelmez. Belli bir zaman sonra ümidi tükenince bir ağacın dibine oturur ve “tak tuk eden kabacığım, beni kandıran babacığım” şeklinde bir söz söyler.
Belli bir zaman sonra kızın yanına bir ayı gelir. Kızın yalnız ve üzgün olduğunu gören ayı kızı alır ve inine götürür. İninde kıza çok iyi bakar. O türlü türlü yemişler, meyveler ve bal getirir. Ayı ve kız burada zaman geçirirken babasının da yeni eşinden iki tane çocuğu olur. Gel zaman git zaman bu çocuklar büyüyünce köylüler yaşanan olayı bu çocuklara anlatır.
Çocuklarda yaşlanmış olan babalarına giderek “ablamız nereye bıraktın bize tarif et” derler. Babası da yeri tarif eder. Çocuklar ormana gider, babalarının tarif ettiği yeri bulurlar kardeşlerini arama koyulurlar. Bir mağara bulurlar mağaradan içeri girerler ve ablalarını görürler.
Ablalarına kendilerini tanıtırlar. “Biz senin üvey kardeşleriniz köylüden senin hikayeni öğrendik ve seni aramak bulmak için buralara geldik. Şimdi bizimle evimize geri dön”.
Tam bu konuşmalar sırasında ayı, mağaranın girişinde belirir. Ellerinde silahlarla gelen kardeşler, ayı vurup öldürürler. Ayinin öldüğünü gören abla, üzülür ve “Ayı idi mayı idi/ Benim kocam idi/Gamı kasaveti yoktu/ Balı Meyvesi Çoktu” şeklinde bir ağıt yakar.
Gökten 3 elma düştü. Biri bana, biri söyleyene biri de dinleyene…
2.VARYANT
Adapazarı/Budaklar Köyü/ Yeliz KOCAYAZ
TAN TAN KABACIĞIM, BİZİ BIRAKIP DA GİDEN BABACIĞIM
Gelin çocuklar size bir mesel satayım. Bir varmış bir yokmuş. Evvel Zaman İçinde kalbur saman içinde. Develer tellal, filler berber iken, ben annemin beşiğini tıngır mırgır sallar iken. Annem düştü eşikten babam düştü beşikten.
Zamanın birinde ormancı varmış. Ormancın bir karısı, bir erkek bir kız iki de çocuğu varmış. Zamanla ormancının karısı hastalanmış ve yataklara düşmüş. Ormancı karısını iyileştirmek için çalmadık kapı, ulaşmadık şifacı bırakmamış. Ancak bir çare bulamamış ve karısı ölmüş. Çocuklar öksüz, ormancı boynu bükük kalmış.
Gel zaman git zaman ormancı yalnızlığa dayanamayarak başka birisiyle evlenmiş. Çocuklar üvey annelerini istememişler. Pişirdiğini yememişler, biz annemizi isteriz diye ağlamışlar.
Belli bir zaman sonra üvey anne de çocukları istememeye başlamış. Çocukları ormana bırakmak için ormancıyı ikna etmiş. Ormancı üzülmüş ama yapacak bir şey yokmuş.
Bir gün ormana giderken çocukları da yanına almış. Yanlarına bir de kabak almış. Çocuklar önde ormancı arkada düşmüşler yollara. Yürümüşler yürümüşler ve zamanla çocuklar yorulmuş. Çocukların yorulduğunu gören ormancı “siz burada dinlenin, ben az ileride ağaç keseceğim” diyerek yanlarından ayrılmış.
Ormancı yanına aldığı kabağı bir ağacın dalına asmış. Rüzgâr estikçe kabak ağaca çarpıyor ve tan tan şeklinde ses çıkarıyormuş. Bu sesi duyan çocuklarda babalarının ağaç kestiğini düşünüyorlarmış. Beklemişler beklemişler fakat ne gelen var ne giden. Hava kararmış, Kurtlar ulumaya başlamış ama hala tan tan sesleri geliyormuş.
Çocuklar korkmuşlar. Belli bir süre sonra birbirlerine sarılıp sesin geldiği yere gitmişler. Biz de ne görsünler ağaca asılı bir kabak. Babalarının olmadığını gören çocuklar ağlamaya başlamışlar ve” tan tan eden kabacığım/ bizi bırakıp da giden babacığım” demişler.
Belli bir zaman sonra yaptıklarından pişman olan ormancı, çocukları ormanda bıraktığı yerde bulur alır evine götürür. Karısını yaptığı hatadan dolayı ceza olması için evden kovar. Baba ve çocukları mutlu bir hayat yaşarlar.
Gökten üç elma düştü. Bir anlatanın başına, bir dinleyenin başına bir de ormancı ve çocuklarına…