Yenigün Gazetesi

Erkal Etçioğlu

SİYASETTE   VE  KAMU YÖNETİMİNDE  ETİK -1

Siyasetin ve kamu yönetiminin amacı ;şüphesiz sizi seçerek veya atayarak göreve getiren halka yada kamuya  en iyi ve en kaliteli hizmeti vererek başarılı olmaktır.Başarı kriterleri kamu görevlisi için; takdir edilmek,maaşının artması,daha üst düzey görevlere atanmak ve taltif edilmektir.Dolaylı olarak “Adaletin Gerçekleşmesi”,”Kamunun  İyi Temsili” ”Yasaların Adil Uygulanması”,”Yönetimde Verimlilik”,”Devlete ve Yasalara Güvenme” gibi amaçlara hizmet edilebilir.Siyasetçi içinse kriterler ;yeniden seçilmek,halktan itibar ve saygı görmek,daha üst düzeydeki siyasi makamlara aday olabilmek için referans kazanmak olabilir.Bütün bunlara ilave olarak kültürel ve sosyal değerlerimizin  dini ve milli öğelerinden “Düşüncelerini Gerçekleştirmek”,“Allah Rızasını Kazanmak”,”Eserler Bırakmak”,”İyi Yönetici veya Siyasetçiler Yetiştirmek”,“Vatana Hizmet”,”Yoksullara Yardım Etmek”,gibi  tatmin edici kavramlara dolaylı yoldan hizmet edilebilir.

Bütün bu saydıklarımız normal olan uygulamalardır. Siyasette etik değerler nelerdir önce bu noktayı iyice belirlemek lazımdır. Siyasetin genel etik değerleri ile siyasetçinin özel etik değerlerini birbirinden ayırmak gerekir. Siyasetin genel etik değerlerini bu konuda çıkarılan yasalar ve halkın genel kültürel ve sosyal yapısı oluşturur.Önce bu noktada ilgili yasaları çıkaran T.B.M.M ‘ne üye olan Milletvekillerimizin siyasete bakış açıları ve kültürel düzeyleri önemlidir.Siyası partilerimizin siyasete bakış açılarını da  mercek altına almamız yerinde ve isabetli olacaktır.Siyasetteki etik kavramını bozan ilk nokta “Siyasi Partiler Yasası” ve ”Seçim Yasası”nın çarpık yapısıdır.Türkiye’ye demokrasi vaat edenlerin kendi partilerinde demokrasiyi çıkarlarına ters geldiği için rafa kaldıran ve sadece “Güç Kullanma” tekniği ile milletvekili adaylarını belirleyen “Genel Merkezlersiyasi etiğin bozulmasındaki ilk unsurlardır.

 Örneğin; İktidar partisi ilk kuruluş günlerinde aday belirleme yöntemi olarak partili üyelerin oylarını esas alacağını ilan etmişken sonradan delegelerin seçtiklerini kendi yapısına uygun olamadıkları gerekçesi ile kendine göre değiştirmiştir. Bu sorunun çözümü ilgili yasaların değiştirilmesidir. Çünkü;siyasi partilere hakim olan etkili çevreler görevi başka ekiplere devretmeye yanaşmayarak partilerimizi “aile şirketi” ve “Hemşeri Derneği”ne çevirmektedirler. Ayrıca Genel Başkanlar başarısız olduklarında sorumluluğu üzerlerine almayarak “istifa etme” inceliğini göstermemektedir. Bu bir etik dışı davranıştır.

Ayrıca “Genel Merkezler”in seçim kampanyalarında aldıkları“SeçimFinansal Desteklerini” iktidar dönemlerinde ihale verdikleri yada avantaj sağladıkları ticari kesimlerden tehdit ve şantaj yada yeni dönemde yeni avantajlar sunulması vaatleri ile aldıkları şeklinde iddialar halkımız arasında konuşulmaktadır. Oysa,siyasi partilerimize devletimiz “hazine yardımı” yapmaktadır.Siyasi etiğin ilk kontrol noktası Ankara’daki “Genel Merkezler” ve “Genel  Başkanlar” olmalıdır. Genel Başkanların sermayeleri güçlü holdingler ve onlara bağlı genel ve yerel medya kuruluşları ile olan ilişkileri ise seçim zamanlarındaki iyi imaj oluşturma rolleri ile birlikte yorumlanmalıdır. Bütün bu unsurlar siyasi etik değerlerin ne ölçüde kirlendiğini göstermektedir. Adeta paran ve çevren yoksa aday olamazsın mantığı siyasette yerleşmiş durumdadır. Bu faktörler siyasette uygulanan etik dışı kuralları ortaya koymaktadır.

Genel Başkanların yakın çevresinin davranışları da etik dışı olmaktadır. Siyasi kişinin yakınlarına toplumsal kültür yozlaşması nedeni ile vatandaşlar rahatlıkla rüşvet ve iltimas teklif edebilmektedirler. Bunları ret edenler ise “enayi” sayılmaktadır. Önce bu alışkanlığın değiştirilmesi gerekmektedir.