Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
ÇALIŞANA VE İNSANA GERÇEK SAYGI
Geçen zaman içersinde birçok kamu kurumunda görev aldım .Az çok yapılarını ve işleyiş tarzlarını biliyorum.Yasalar herkese eşit ve adil davranmayı emrettiği halde bir çok kamu kuruluşunun hem iç işleyişinde hem de kurumlar arasında işleyişlerinde farklı uygulamalara şahit olmuşumdur.
Örnek mi istersiniz. Verelim o halde.Mesela kamu kuruluşları personele maaşlarını öderken aracılık yapan bankalarla olan ilişkilerinde ortaya çıkan“ekstra kazançları” değerlendirmekte farklı uygulamalar yaparlar. Sakarya Üniversitesi bankadan tahsil ettiği ekstra yıllık kazancı “personeline her yıl eşit olarak dağıtır”.Milli Eğitim Müdürlüğü bu paraları “döner sermayeye ilave eder”. Sakarya Büyükşehir Belediyesi ise bu promasyon kazancını Başkanlık makamına bankaca satın alınan Mercedes marka araba veya bütçe dışı harcamalar olarak kullanır. Bu durum kurumların elde ettikleri bütçe dışı ekstra kazancı değerlendirmede nasıl farklı davrandıklarını ve çalışanlarına ne kadar samimi davrandıklarını gösteriyor.
Aynı durum üniversite öğretim üyeleri ile MEB’na bağlı öğretmenlerin girdikleri sınavların “sınav ücretlerinin” de ödenmesinde yaşanır. Üniversite personeli ücretlerini hemen sınav sonrası “peşin” alırken geçim sıkıntısı çeken öğretmenlerimizin ücretleri bir ay sonra hesaplarına yatırılıyor. Şimdi sormak lazım. Bu farklılık nereden çıkıyor. İkisi de kamu hizmeti ikisi de kamu kuruluşu. Bence bu durum idarecilerin farklı düşünmelerinden kaynaklanıyor. Bunu idarecilere sorsam bana hemen kamu finansman açığı ve verimliliğinden dem vuracaklardır. Veya Ankara’dan şikayet edeceklerdir.
Aynı durum üniversite öğretim üyeleri ile MEB’na bağlı öğretmenlerin girdikleri sınavların “sınav ücretlerinin” de ödenmesinde yaşanır. Üniversite personeli ücretlerini hemen sınav sonrası “peşin” alırken geçim sıkıntısı çeken öğretmenlerimizin ücretleri bir ay sonra hesaplarına yatırılıyor. Şimdi sormak lazım. Bu farklılık nereden çıkıyor. İkisi de kamu hizmeti ikisi de kamu kuruluşu. Bence bu durum idarecilerin farklı düşünmelerinden kaynaklanıyor. Bunu idarecilere sorsam bana hemen kamu finansman açığı ve verimliliğinden dem vuracaklardır. Veya Ankara’dan şikayet edeceklerdir.
Bir başka keyfi uygulamada belediyelerin” imar uygulamalarında” karşımıza çıkıyor.. Özellikle İmar Kanununun 18. madde uygulamalarında “arazi düzenlemesi” yapılırken yollara ve yeşil alanlara ayrılan % 35 kamu payı ayrıldıktan sonra” hak sahiplerine paylaştırılan arazilerin dağıtımında” eşitlik ve adalet ilkeleri ile bağdaşmayan uygulamalara sık sık rastlamaktayız. İktidara yakın isimler arazilerin büyüklük ve pozisyonlarını korurken torpili olmayan vatandaşlarımızın arazileri yok edilip kalan payları da başkalarına hisselendirilerek mağdur ediliyor. İş İmar müdürlerinin ve belediye başkanlarının sütüne kalmış durumda. Üstelik bunları denetleyecek çalışmalarda ihmal edilmiş gibi.Kimi yerel yönetimler konunun hassas olmasına dikkat ederek itina gösterirken kimi belediyeler ise haksız uygulamalarına devam ediyor.
Bence seçilmiş ve atanmış yönetici farklarına bakmadan her kamu kurumu çalışanına ve hizmet ettiği vatandaş kitlesine gerçek bir saygı duymalı ve bunun gereğini yerine getirmelidir. Özellikle kamu hizmetleri eşit ve adil uygulanamaz ise bu toplumun devlete ve onun kurumlarına olan güveni sarsılır. Oysa şu günlerde toplumsal uzlaşmaya ve barışa ne kadar ihtiyacımız var değil mi?
Bizim yaptığımız tıpkı şirket yönetimlerinde de görülen “işletme körlüğünü” vurgulamaktır.İçerden görülemeyen veya birilerinin şikayet etmeye çekindiği şeyleri sorumlu devlet adamlarımıza iletmektir.Ne yapacaklarına onlar bilgi ve tecrübe birikimleri ile karar vereceklerdir.Herkes kendi görevini yapacaktır.