Yenigün Gazetesi

Erkal Etçioğlu

KURTULUŞ SAVAŞINDA YUNAN ZULMÜ

Yunanistan’da  son bir yıl içinde üst üste yayınlanan kitaplarda bu dönemin insani boyutları kaleme alınıyor. Yunanistan’ın o dönemlerdeki emellerini kavuşabilmek için Anadolu seferini niçin başlattığını, orada işlediği savaş suçlarını, Yunan ordusunun köyleri nasıl yakıp yıktığını, Türk halkını nasıl kılıçtan geçirdiğini anlatan resmi belgelere ve savaş yıllarını yaşamış olanların anılarına dayanan trajik olaylar bir bir anlatılıyor.

Tassos Kostopulos’ un “1912- 1922 Savaş ve Etnik Temizlik” adlı kitabı da bu eserlerden biri oldu. Kostopulos, kitabında. Yunan ordusunun gerek Yunanistan sınırları içinde, gerek Balkanlarda, gerekse Anadolu seferindeki askeri operasyonlarda uyguladığı şiddete odaklanıyor. Yunanistan’ın 1912-13 Balkan savaşlarında kendi dar sınırlarını genişletme uğruna ordusu ve başıbozuk çetelerin Müslüman ve Slav kökenli halkı nasıl kılıçtan geçirdiğini, geride bıraktıkları arazilerin gasp edilişini belgeleriyle ortaya döküyor. Yunan yazarın kitabına göre yurtlarından edilen Müslümanlar, gidecekleri başka bir yurt olmadığı için dil ve dinlerini paylaştıkları Anadolu’ya göç etmek zorunda kalıyor. Dönemin Yunanistan önderi Venizelos‘ un ülkesinin sınırlarını daha da genişleterek Anadolu’ya saldırma arzusu için kaçınılmaz ve ideal bir fırsat oluşturuyor…

Bütün bunların sonunda Yunan ordusu,  “Küçük Asya Felaketi” olarak tanımlanan Anadolu hezimetine uğradı. Ve mahcubiyet içinde geri dönerken yaklaşık 2 milyon Anadolu Rumu’ nu da beraberinde götürmek zorunda kalması, Yunan milliyetçilerin öne sürdüğü gibi “Türk barbarlığından” değil, Yunanistan’ın “Megali Idea” adı verilen sınırlarını genişletme teşebbüsünden kaynaklanıyordu…

  1. Dimitriou adlı bir yedek subayın anı defterinden: “…25 Aralık 1920. Öğle vakti Köprühisar’a girdik. Türk köyünün içinde silahlı askerler evlerin, mağazaların kapılarını kırıyor, içeri giriyorlardı. Her yerden çığlıklar, kadın haykırışları, ağlama sesleri yükseliyordu. Arada sırada tüfek sesleri de geliyordu. Yolda ilerlerken açık bir kapı gördüm. İçeri girdim. Merdivenin ucunda yaşlı bir Türk’ün cesedi vardı. Daha içeride bir patırtı vardı. yaklaşık 10 kadar çamur ve pislik içinde asker yerlerde yuvarlanıyor, kahkahalar atıyordu. Altlarında da ise bir genç Türk kızı vardı. Yarı çıplaktı. O da çığlık çığlığa ağlıyor, yalvarıyordu.
  2. Askerler, “Sen de bir meze al” diye seslendi. “Ayıptır. Bırakın kızı” diye haykırınca, yerdeki kız kalkarak boynuma sarıldı ve Türkçe “Kurtar beni” diye bağırdı. Küfür ederek “Utanın. Savaştayız.” diye bağırıyordum. Askerlerden biri süngüsüyle üzerime yürüyüp “Bas git, senin de Meryem Ananın da… ” diye haykırıyordu…


 
Kitabın yazarı Kostopulos; “kitaptaki her şey belgeli” diyor.Kitabımda yazılı olan her şey 1912 yıllarından bu yana yayınlanmış olan belgelere, Yunan genelkurmay başkanlığı ve kara kuvvetlerinin arşivlerine ve olayları yaşamış olanların anılarına dayanıyor.”

(Kaynak: Stelyo BERBERAKİS/Sabah

Görüldüğü gibi AB üyesi Yunanistan kendi tarihi ile yüzleşiyor. İnşallah Ermenilerde kendi tarihleri ile yüzleşirler.Bakalım daha neler göreceğiz.