Yenigün Gazetesi

Erkal Etçioğlu

Uzayda Rekabet ve Türkiye

19 Mayıs 1919’da başlayan Türk Kurtuluş Savaşı’nın yıldönümünü kutladığımız bugünlerde, geleceğimizi daha iyi yapabilmek için, yeni ve güçlü hamlelere ihtiyacımız vardır. Türkiye Cumhuriyeti artık kendi yetiştirdiği yeni kadrolar elinde, yeni ufuklara uzanmak zorundadır. Yeni Türkiye insanlarına yeni imkanlar, yeni fırsatlar yaratmalıdır. Bunu yapabilmek için de yeni teknoloji ve bilimsel gelişmeleri yakından takip etmek gerekir. Globalleşen dünyada özellikle mal ve para dolaşımında milli sınırlar ulaşım, haberleşme ve bilişim teknolojilerinin gelişmesi sonunda artık kalkmıştır. Dünya gelecekte, bloklar arası bir dengenin üzerine kurulmuş bir “Dünya Konfederasyonu “na doğru ilerliyor. Bu dengede, güçlü olan milletler söz sahibi olacaklar.

Bu güçlü milletler artık dünyada zenginleşmek için mevcut kaynakların tükenmekte olduğu gerçeğini görebiliyorlar, işte bu nedenle uzay çalışmalarına ağırlık veriyorlar. Tıpkı bir zamanlar Türklerin elinde olan “Baharat Yolu”nu aşabilmek için Amerika kıtasını keşfetmeleri gibi yeni yıldızlar, yeni dünyalar arıyorlar. Bulunacak her yeni yıldız, ulaşılabilirse imkanlarını ona ulaşan milletin emrine vermeye hazır gibi duruyor. Buna göre dünyada yeni bir devrin başladığını görmemiz gerekir. Bilgi çağı olarak adlandırdığımız bu çağ, aynı zamanda “Uzay Çağı” olarak da yorumlanabilir. Şimdiden uzayı gözlem, haberleşme, ticari ve askeri boyutlarda kullanan onlarca devlet bulunmaktadır. Gelecekte halen mevcut olduğu bilinen “Uzay silahlan” savaşlarda belirleyici unsur olabilirler. Tıpkı ABD’nin “Yıldız savaşları” programı ile Rusya’ya üstünlük kurmasında olduğu gibi. Uzayı kullanabilen ülkeler arasında Türkiye de yer alıyor.

Türkiye’nin uzayı kullanabilmesi ancak sınırlı alanlarda olabiliyor. Bu alanlar haberleşme, gözlem ve bilimsel alanlar olarak • belirtilebilir. Buna karşılık Türkiye konunun öneminin farkında bulunmaktadır. Bu amaçla son zamanlarda bir dizi yeniden yapılanma ve eylem hazırlığında bulunuyor. TÜBİTAK (Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırmalar Kurumu) önderliğinde başlatılan çalışmalar başarı ile yürütülüyor. Bu çalışmaları gözden geçirmek üzere toplanan 11. Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu Türkiye’nin 2005-2014 Dönemi Ulusal Uzay Araştırmaları Programı’nı ele aldı.

 Bu toplantıda ele alınan yol haritasına göre, Türkiye 2014 yılına kadar ulusal uzay AR-GE altyapısının oluşturulmasına öncelik verecek. Bunun içerisinde insan gücünün yetiştirilmesi, uzay teknolojilerinin (Uydu ve roket sistemleri) kazanımına ağırlık verilecek. 2005 yılında “Uzay Araştırma Merkezi” kurulacak. 2008 yılından itibaren astronot yetiştirme programı hayata geçirilecek ve “Yüksek irtifa uçağı” geliştirilecek. 2009 yılında “Ulusal Fırlatma Sistemi” düşük maliyetli roketler, uydu geliştirme çalışmaları yapılacak. 2010 yılından itibaren teleskop alt yapısı hazır hale getirilecek. Güneş ye gezegen sistemleri üzerindeki incelemeler yoğunlaştırılacak.

Ulusal uzay programımızın en can alıcı noktasını da 2014 yılında, yerli bir roketle milli bir araştırma uydusunun yakın gezegenlere gönderilmesi oluşturuyor. Programa göre Türkiye 2015 yılından itibaren, uzaya astronot göndermek üzere çalışmalara başlayarak, belirti bir tecrübenin kazanılmasının ardından 2020’li yıllarda uzay gemisi tasarım ve üretimine yönelik programlar hayata geçirilecek. Bu uzay programının 10 yıllık bütçesi ise 1.125 milyar YTL olarak belirlendi.

Türkiye’nin uzay çalışmalarında uluslararası alanda işbirliği sağlamak ve ülkemize motivasyon kazandırmak üzere harekete geçen TÜBİTAK ise, uzayın barışçı amaçlarla kullanımına yönelik olarak Avrupa Uzay Ajansı ile 15 Temmuz 2004 tarihinde bir anlaşma imzalamıştır. Ayrıca bir diğer anlaşma da G.Kore ile imzalanmıştır. Uzay konusunda bu ülke ile ikili çalışmalar yapılacaktır. TÜBİTAK’ın milli uydumuz olacak “RaSat’ı üretme çalışmaları halen devam etmektedir. Yüzde 80 oranında yerli üretim olan uydunun 2007 yılında uzaya gönderilmesi planlanıyor.

Tüm bu gelişmelerin gösterdiği Türkiye’nin istikbalini göklerde aramaya başlaması gerçeğidir. Bazı alanlardaki eksikliğimize rağmen gelecek nesillere bırakacağımız Türkiye büyük ve güçlü bir ülke olacaktır. Bu ülkeye ve insanlarına güvenmeyenleri ileride bizden görünebilmek için çok şeylerini vermeyi göze alsalar da vakit geçmiş olacaktır. Türkiye geleceğin yıldızıdır. Çünkü onun misyon ve vizyonunu taşıyan yetişmiş evlatları, gönüllü kahramanları vardır.