Yenigün Gazetesi

Erkal Etçioğlu

Eğitimin Milliliği

Son günlerde ülkemizin ana gündemini oluşturması gereken yoksulluk, hayat pahalılığı ve işsizlik gibi konular  bilgi kirliliği ortamında unutturulmak istenircesine hemen  her konuda bir  açılım modası hızla sürüp gidiyor.Bunların sonucunda da  ülkemizin ana unsurunu oluşturan Türk milli kimliğini  ve Cumhuriyet değerlerini aşağılayan çok sayıda eyleme ve söyleme yazılı ve görsel basında her fırsatta rastlıyoruz.Bu durum ise,toplumumuzda büyük tepkilere neden oluyor.

Bir çok “biz” görünümlü “yabancı” okullarımızda çocuklarımızın söylediği “andımız “söyleminin ırkçı olduğunu öne sürerek yasaklanmasını istiyorlar. Tıpkı bir müddet önce Gazi M.Kemal Atatürk’ün “Ne Mutlu Türk’üm diyene” sözünün yazıldığı mekanlardan silinmesini talep ettikleri gibi.Bu ne sorumsuzluktur.Milli iradeyi bu şahıslar sadece sıradan bir  laf mı sanıyorlar?Mili irade yani kamuoyu sessizliğini bir bozarsa neler olabileceğini düşünmüyorlar mı?

Şüphesiz bütün bu gelişmeler Türk Milleti’ ne ve onun kurduğu Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı ezeli düşmanlarımızın ve işbirlikçilerinin medya üzerinden yürüttüğü “asimetrik psikolojik harekatın” ve yabancı desteğindeki “ihanetin” tipik bir örneğidirler. Bu taleplerin demokrasi ile en uzaktan bile ilgisi yoktur.Oysa ülkemizde milli birliğin sağlanması için yürütülen eğitim faaliyetlerinin her şeyden evvel çağdaş ve milli olması gerekir. Tıpkı dahi önderimizin dediği gibi ”Milli benliğini bilmeyen milletler başkalarına sadece yem olurlar” Şimdi onun eğitimimizin milliği üzerine düşüncelerine bir göz atalım.

“Efendiler!Dünyada her şey için; uygarlık için, hayat için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir; fendir. İlim ve fennin dışında rehber aramak dikkatsizliktir, bilgisizliktir, yanlışlıktır. Yalnız ilmin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki devrelerinin olgunlaşmasını kavramak ve yükselişini zamanla izlemek şarttır. Binlerce sene önceki ilim ve fen dilinin çizdiği kuralları, şu kadar bin sene sonra bugün olduğu gibi uygulamaya kalkışmak, elbette ilim ve fennin içinde bulunmak değildir Efendiler! Yeryüzünde üç yüz milyonu içine alan Müslüman vardır. Bunlar ana, baba, hoca eğitimiyle eğitim ve ahlâk almaktadırlar. Fakat ne yazık olayın gerçeği şudur ki, bütün bu milyonlarca insan grupları şunun ve bunun esaret zincirleri altındadır. Aldıkları manevî eğitim ve ahlâk onlara bu esirlikten kurtulabilecek insanlık becerisini vermemiştir, veremiyor. Çünkü eğitim amaçları millî değildir.
Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir millet halinde yaşatır; ya da bir milleti esirlik ve yoksulluğa düşürür.

Efendiler! Eğitim kelimesi yalnız olarak kullanıldığı zaman, herkes ona kendince istediği bir anlayışa bağlar. Ayrıntıya girilirse, eğitimin amaçları çeşitlilik kazanır. Örneğin dini eğitim, millî eğitim, milletlerarası eğitim… Bütün bu eğitimlerin amaçları başka başkadır. Ben burada yalnız yeni Türk Cumhuriyeti’nin yeni nesle vereceği eğitimin, millî eğitim olduğunu kesinlikle açıkladıktan sonra diğerleri üzerinde durmayacağım. Yalnız gösterdiğim anlamı kısa örnekle açıklayacağım.

Efendiler! Millî eğitimin ne demek olduğunu bilmekte artık bir yol karışıklığı kalmamalıdır. Bir de millî eğitim gerçekleştikten sonra onun dilini, metodunu, araçlarını da millî yapmak zorunluluğu tartışılmazdır. Millî eğitim ile açılmak ve yükseltilmek istenilen genç beyinleri, bir yandan da paslandırıcı, uyuşturucu, gerçek dışı fazlalıklarla doldurmaktan dikkatle kaçınmak gereklidir. .(Hakimiyeti Milliye 25.09.1924 Samsunlu Öğretmenlere)”

Gerçekler bu kadar açıkken hala hatalarında direnenlerin niyetlerinden şüphe etmek her halde fazla aşırılık olmaz. Halkımız ve hemşerilerimiz şüphesiz her zeminde kendi kimliğini, hakkını ve hukukunu koruyacak güce sahiptir. Bundan emin olmayanlar bulunuyorsa yakın bir gelecekte yasalar ve seçim sandıkları önünde akıbetlerinin iyi mi yoksa kötü mü? olacağını şimdiden hesaplamalıdır.