Yenigün Gazetesi
“Özgürce” Makale Yazısı
27 Temmuz 2004
İtfaiye Caddesi'nin baş tarafı!
Yazar-çizeriz 58 yıldır. Nelerle karşılaşmadık Allah’a şükür sapasağlam capcanlıyız. Hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Kimlerin nasıl kimlere ne ölçüde hizmetler verdiğini, iyilikler ettiğini kullar pek bilemez. Allah çok iyi tam tamına bilir.
Bugünlerde bir öksüzü evlendirmenin çabası içindeyiz. Az-çok yardım edenler olursa cidden çok sevineceğiz. 8 Ağustos düğün gününe ne kaldı.
Üç emekli Çark Caddesi’nde yürüyorduk. İki tanımadığım, yaşları ellilerde insanımız çıktılar karşıma;
-Hocam yazılarını sürekli zevkle okuyoruz. Bir rezalet var İtfaiye Caddesi başında. Bir gelip görsen, bir şeyler yazsan belki etkisi olur dediler. Gittik üçümüz de.
İtfaiye Caddesi’nin Çark Caddesi kısmında baş tarafta arabalar var. Küçüklü-büyüklü, Pazardan bir şeyler almış kişinin doğru-dürüst geçebilmesi olanaksız. İki tarafta bulunan iş yerlerine girip bir şeyler alabilmek olanaksız. Öylesine birbirlerine çok yakın arabalar var yan yana. Kapılanını açmak bile güç.
Oralarda gördüğümüz insanlara sorduk. Çok dertliler Isyandalar;
-Belediye, hem Büyükşehir Belediyesi’ne başvurduk, Karar alındı. Tebliğ edildi. “Kesinlikle bundan böyle burada araba durmayacak sözü verilidi ilgili yetkililerce. Ama ne acı gerçek, değişen bir şey yok! dediler…
Büyükşehir Belediyesine bağlı trafikle sorumlu, yetkili kim var? Sayın Aziz Duran Bey’den hiç çekindikleri yok galiba… Çok yazık!
Sayın Aziz Duran’ı bir gün götürüp göstereceğimi, o beklemekte olan arabaları. İlgililer onlara ceza yazma cesaretini gösteremiyorlarsa Sayın Başkan onları cezalandırsın…
-Sayın Hocam burası hep, her gün böyle. “Ücretsiz otopark” sanır herkes. Veya “ücretini veriyorlar öyle bırakıyorlar sanılar. Hayır, efendim; Adamların, yani bu araba sahiplerinin zarre miktar esnaflara saygıları yok, Sabrediyoruz. Çok üzücü olaylar olabilir. Gelip geçen sanlara saygıları yok…
AYYYY ADAPAZARI NE GÜZEL OLMUŞ!
Doğup-büyüme Arifiyeli bir meslektaşım var benim. Emeklilik dilekçesini vermiş, ağustos maaşını aldıktan sonra ilgisini kesecek. Emekliliğin tadını çıkaracak. Geçen hafta bir grup gelmişler Adapazarı’na. Gezmişler. Çok beğenmişler Adapazarı’nın yeni şeklini. Hayranlıkla her tarafta anlatıyorlarmış Telefonla uzun uzun anlattı. Adapazarı’nın çok güzelleştiğini. Çok sevinmiş… Yıllar önce Karakamış Köyü’nde çok başarılı ögretmenlik yapan Nazmiye İşcan geldi geçen hafta babası ile.
-Sayın Hocam! Adapazarı çok değişmiş. Çok güzelleşmiş. Atatürk Bulvarı, Çark Caddesi, Cark Mesireyeri her taraf ne güzel olmuş. Ağaçlandırılması, çiçekleri, çimenleri her şeyi ile çok güzel olmuş Adapazarı dedi.
Nazmiye İşcan, Sakarya’da hizmet suresini doldurduktan sonra baba-anası yanına Bursa’ya gitti. Milli Eğitim Bakanlığı yurt dışına öğretmen göndermek için açtığı sınava girmiş, kazarmış. Bir yıldır İsviçre de. Anlatıyor;
-Orada disiplin var, disipin! Tatiller bol ve sık değil. Dış ülkelerde öğretmenlik Türkiye’deki gibi değil. Kaytarmak hiç yok. Mazeret izinleri bile yok.
Nazmiye İşcan Bursa Üniversitesi Alman Dili Edebiyatı Bölümü, mezunuydu. Sınıf öğretmeni olarak atanmış Sakaryya’ya. Örnek ögretmenlik yaptı. Bitli çocukların bitlerini ilaçladı. Tek tek uğraştı pırıl pırıl yaptı. Dişlerini beğenmedi. Aracılığımla rahmetli Ercan Acar’a getirdi. Tek tek muayenesini yaptırdı. Rahmetli Ercan, çocuklara çok iyi baktı. Birer diş fırçası, diş macunu vermişti. Bir kısmını Devlet Hastanesi’ne sevk etmişti. Ne iyi bir insandı Ercan Acar. Ya oğlu Dişçi Cenk. O da çok genç yaşta rahmetli oldular. Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun. Ne demişler; iyiler fazla yaşamaz.
Adapazan na gelenler en çok Buyükşehir Kültür Merkezi’ni beğeniyorlar. Parkını, bulvarını, çiçekleri koparmasalar. Çimenleri çiğnemeseler. Şehirde yaşamanın koşullarını birazcık olsun bilseler ne kadar iyi olur. Ahhhhh, ah! Bilinçli yaşamak. Kimseye zarar vermeden güzel güzel yaşamak…
Yarın tekrar buluşmak dileğiyle…