Yenigün Gazetesi
“Özgürce” Makale Yazısı
13 Mart 2003
Okul kapısı önünde pazaryeri
Pazartesi günü öğlene doğru Ali Dilmen İlköğretim Okulu’na gitmem gerekti. Gittim de. Erenler Belediyesi’nin yıllar yılıdır Ali Dilmen İlköğretim Okulu öğrencilerine çektirdikleri çileyi gördüm. Okul müdürlerini, öğretmenleri, okulu ve öğrencilerini koruma demek başkan ve yönetim kurulu üyelerinin ilgisizliğine üzüldüm. Belediyeciler bu kadar nasıl vurdumduymaz olmuşlar? Hayret!
Pazartesi günü Pazar kuruluyor. Öğrenciler çok güç girip çıkabiliyorlar. Veliler de aynı şeklide güç girebiliyorlar okula… Okulu ve öğrencilerini koruma demek başkanını dinledim. Çok söylemişler belediyecilere. Laf anlatamamışlar. Oysa daha uygun yer varmış pazaryeri olabilecek. Hemen oracıkta. Bir öteki sokakta. Geçmişte okul müdürleri, koruma dernekleri üyeleri, veliler çok gitmişler belediyeye. Ama ilgi gösteren olmamış. Çileli okul giriş-çıkışı sürüp duruyormuş. Bir yangın çıksa yangın söndürme araçları nasıl girecekler yangın söndürmek için bahçeye? Söylemişler. Çok söylemişler. Ama ilgi gösteren olmamış.
Sayın belediye başkanı, encümen üyeleri, belediye meclisi üyeleri. Ali Dilmen İlköğretim Okulu’nun kangren hale gelen dertlerini giderir misiniz? Lütfen!
Öğretmenevi’nde konuyu görüşüyorduk emekli bir öğretmenle. Sözümü kesti. “Hocam! Pazarın kurulduğu pazartesi günleri bağııp duran pazarcılar yüzünden, gürültüden doğru dürüst verimli, faydalı ders bile yapamıyoruz”.
Salı günü gazetemizin üçüncü sayfasında iki resimli bu konuda haber vardı. Haberi yapan Serkan Ugan’a öğrenciler acı acı dert yanmışlar.
“Çok etkili, güzel bir yazı yazıverin de doğru-dürüst okula girip çıkalım. Gürültüsüz, anlayarak derslerimizi yapalım” demişler. Öğrenciler çok haklılar değil mi?
Yeni başkanın ilgi gösterip sorunu çözeceğine inanıyorum. Umut varım!…
SAĞLIK OCAKLARI DOKTORSUZ
Bekirpaşa’da. Alancuma’da sağlık ocakları var. Doktorsuz sağlık ocakları ne işe yarar? Doktor atanmış. Ama meslektaşı rapor üstüne rapor veriyormuş. Bekirpaşa’da öğrencilerim var torun sahibi. 1954-55 öğretim yılında çok zevkli, çok güzel, iyi insanların, çok iyi insanların çocuklarını okuttum. Belediye başkanının babası Mehmet Alaylı oğlu Mehmet Alaylı çok iyi öğrencimdi. Orhan Camii gibi çok ünlü ve merkezi büyük olan cami imamı Talip Bozkaya da eşi de çok iyi öğrencilerimdi. Beşinci sınıfta idiler. Çok başarılı öğrencilerimdi. Köyden gördüm iki hacıyı. “Yazıver. Sağlık ocağı var, doktor yok!”. Yazdım…
Doktorlar öğrencilerine uyduruk rapor vermiyorlar. Çok iyi ediyorlar dedim dünkü yazımda. Ama doktorlar, doktorlara da sağlamken hasta raporu vermemelidirler. İnsanlarımız acı acı eleştiriyorlar rapor alan doktorları… Verenleri de…
Sakarya Sağlık Müdürlüğü konu ile ilgilenmeli. Bir açıklama göndermelidir.
YAZIMI BAYKAL’A FAKSLAMIŞLAR
Salı günü yayımlanan yazımı bazı CHP’liler Deniz Baykal’a fakslamışlar. Hem sekiz-on faks çekilmiş. “Herhalde etkisi olur” diyorlar…
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ile ilgili bir yazı yazmıştım. Demirel severlerin on- onbeşi fakslamış Sayın Demirel’e. Demirel Ankara’dan aramışlar. Telefona çıkan Kemal Doğan “Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Çelik’le görüşmek istiyorlar. Siz misiniz?” deyince şaşırmış.
“Abdullah Çelik İstanbul’da” demiş. “Peki sonra ararız” demişler. Sonra gene aradılar.
Sayın Demirel “Yazısı okunan bir yazarsın herhalde. Benimle ilgili yazdığın yazıya teşekkür ederim. Onbeş kadar fakslanmış yazın. Sevindim. Çok teşekkür ederim. Moral verdin bana” dediler. Ve üç-beş dakika konuştuk telefonla.. Deniz Baykal arar mı? Hiç sanmam! Baykal için yazdığım yazının yayımlandığı gün İstanbul gazeteleri, özellikle Gözcü’de Rahmi Turan aşağı- yukarı dediklerimi biraz daha ağırca eleştirerek yazmışlar. Baykal, Demirel kadar duyarlı değil!
Yarın tekrar buluşmak dileğiyle…