Yenigün Gazetesi
“Özgürce” Makale Yazısı
15 Kasım 2009
Atatürk’ün Adapazarı’nı ziyaretlerri ve kaldığı ev
16 Haziran 1922, Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Adapazarı’ına gelişi, 21 Haziran 1921, Adapazarı’nın düşman işgalinden kurtuluşu tarihleridir.
Yıllardan beri Adapazarı’nın kurtuluş yıldönümleri törenlerle kutlanmaktadır. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın Adapazarı’ına geliş yıldönümlen ise, ancak 1982 yılında kutlanmaya başlanmıştır.
Sakarya ilinde yönetici olarak görev yaptığımız sırada 1982 yılında, bu iki önemli günü kapsayan “Sakarya Kurtuluş Haftası” düzenlenmiş, bütün bir hafta tören, konferans, tesis temeli atma, tesisi hizmete açma gibi etkinliklerle doldurulmuştur.
16 Haziran günü yaptığımız açılış konuşmasından sonra, Mustafa Kemal Paşa’nın 1922 yılında kaldığı tarihi ev, törene katılanlar tarafından ziyaret edilmiş, ilgililer tarafından bazı anılar canlandırılmıştır.
Biz burada Atatürk’ün Adapazarı’nı ziyaretlerine ait gerekli bilgileri sunduktan sonra sözű edilen ev hakkında kısa bazı açıklamalarda bulunacağız
Atatürk’ün Adapazarı’nı ziyaretleri
Mustafa Kemal Paşa’nın Kurtuluş Mustala Savaşı sırasında, Kocaeli ve çevresindeki direniş hareketlerini denetlemek ve güçlendirmek amacıyla 1922 yılında Adapazarı’na geldiği bilinmektedir. İkinci ziyaretini Devlet Başkanı sıfatıyla 1934 yılında yapmıştır.
İlk ziyaret
Mustafa Kemal Paşa’nın Adapazarı’nı ilk ziyareti, 1922 yılı Haziran ayında olmuştur. Annesi Zübeyde Hanım ve kız kardeşi Makbule (Atadan) İstanbul’da Akaretler’de oturuyorlardı. 15 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkmak üzere İstanbul’dan ayrıldıktan sonra Mustafa Kemal Paşa onları bir daha görememiş, yanına aldırmaya imkan bulamamıştı. Düşman işgali altında bulunan İstanbul’da çok acılı günler geçiren annesi ile yakınlan aracılığıyla haberleşiyordu. Son günlerde rahatsızlığı artan annesini Ankara’ya aldırtmak istiyordu. İstanbul’daki yakınlarını gizlice Adapazarı’na getirtti. Askerlik Subesi Reisi Binbaşı Baha Bey’in evinde misafir edildiler. Mustafa Kemal Paşa, önce onlarla Adapazarında buluşacak sonra da İzmit’te Fransız yazar Claude Farrere (Kold Farer) i kabul edecekti.
Hakimiyet-i Milliye Gazetesi’nin 19 Haziran 1922 tarihli sayısında Anadolu Ajansı’na dayanarak verilen bir habere göre, Mustafa Kemal Paşa 15 Haziran gününü Geyve’de geçirmiştir. Burada, Kocaeli Grup Komutanı Halit Bey’le konuşan Mustafa Kemal Paşa, ertesi gunü Adapazarı’na hareket etmiştir. O sırada Geyve’de görevde bulunan Muharrem Giray yayınladığı anılanında, Mustafa Kemal Paşa’nın Adapazarı’na gelerek annesiyle buluşmasını şöyle anlatır, “Atatürk, ertesi günü Komutan Halit Bey’i de yanına alarak Adapazarı’na hareket ettiler. Adapazarı, tarihinin en güzel günlerinden birini yaşıyordu. Kurtarıcısını bağına basan, İstiklal Savaşı’nın fedaisi bu şipşirin kasabamız büyük bayramlardan birini kutluyordu. Ataturk’ün valideleri Zübeyde Hanımefendi, bir gün evvelisi gelmişler, Askerlik Şubesi Reisi Binbaşı Baha Bey’in istasyondaki evine misafir edilmişlerdi. Evin önü mahşer gibiydi.
Atatürk otomobilinden inerek eve kadar yaya yürümek zorunda kalmıştı. Annesi de balkona çıkmış, oğlunun kendine doğru güçlükle ilerlemesini seyrediyor, bir yandan da gözlerini siliyordu. Nihayet öyle bir an geldi ki, Atatürk balkona çıkmış annesinin kollan arasına atılmıştı. Meydandaki kalabalıktan (Yaşa varol, Allah ayırmasın) sesleri yükseliyor, kadınlar ağlayarak dua ediyortardı. Gönülleri dolduran bu sahne de sona erdi. Atatürk o günü ve geceyi annesi ile birlikte bu evde geçirdiler..
Mustafa Kemal Paşa, Haziran 1922 günü Claude Farrere ile görüşmek üzere, özel trenle İzmit’e gitmiştir. Bir harp gemisiyle Istanbul’dan İzmit’e gelen Fransız Yazar, 18 Haziran 1922’de Mustafa Kemal Paşa tarafından kabul edilmiştir. Onurlarına verilen bir çay ziyafetinde Mustafa Kemal Paşa ve Claude Farrere karşılıklı birer konuşma yapmışlardır.
Mustafa Kemal Paşa, Claude Farrere ve diğer konuklarıyla birlikte 19 Haziran 1922 sabahı Adapazarı’na dönmüştür. Yolda, Vakit Gazetesi Başyazan Ahmet Emin’e (Yalman) verdiği bir demeçte ordunun moralinin çok yüksek olduğunu, yakında zafere ulaşılacağını söylemiştir.
Adapazarı’ndaki karşılama yine çok parlak olmuştur. İstasyondan itibaren her yer süslenmiştir. Şehir bütünüyle ayaktadır. Büyük misafir bir süre dinlendiktden sorira, Sabiha Hanım İlkokulu Müdiresi Leman Diker Hanımın davetini kabul ederek misafirleriyle birlikte bu okula gitmişlerdir. Okulda elişleri sergisini gezmişler, jimnastik gösterilerini izlemişler ve konser dinlemişlerdir. Burada kendilerine ikramlarda bulunulmuştur. Birlikte bir de fotoğraf çektirilmiştir
Aynı gün Claude Farrere ve öteki konuklar İzmit’e dönmüşlerdir Mustafa Kemal Paşa’nın Adapazarı’nda kaldıkları sürede bazı ziyaretlerde bulunduğu, bu arada ahşap demir malzeme imalathanesini de gezip gördükleri saptanmıştır.
Son ziyaret
Adapazarlılar 12 yıl sonra Atatürk’e bir kere daha kavuştular. Atatürk, 16 Temmuz 1934 tarihinde, yanında İçişleri Bakanı Şükrü Kaya, Ordu Müfettişi Fahrettin Altay, Afet İnan, Kılıç Ali, Nuri Conker, mebuslardan Hasan Cavit, Salih Bozok ve yaverleri olduğu halde otomobille Kızılcahamam’a gelerek geceyi orada geçimiş, ertesi günü Bolu’ya geçmişlerdir. Geceyi Bolu’da geçiren heyet, 18 Temmuz 1934 günü akşamüzeri Adapazarı’na gelmiştir. Bu münasebetle şehir baştan başa süslenmiş, yollara (20) den fazla zafer takı kurulmuş, yerlere halılar serilmiştir.
Atatürk ve beraberindekiler doğruca Halkevi binasına (Şimdi Cebesoy Vergi Dairesi) gitmişler ve orada şehir ileri gelenleriyle konuşmuş, onların dert ve dileklerini dinlemişlerdir. Atatürk bu arada devamli sevgi gösterilerinde bulunan halkı, pencereden selamlamışlardır.
Atatürk, Rize Mebusu Hasan Cavit Bey’in davetini kabul ederek kalmak niyetiyle Adapazan’na geldiği halde, o sırada Ankara’dan aldığı bir haber üzerine, aynı gece trenle İstanbul’a hareket etmek zorunda kalmıştır. Adapazarlılar Atatürk’ü aynı sevgi ve bağlılık gösterileriyle uğurlamışlar, fakat beraberliklerinin kısa sürmesinden mahzun olmuşlardır.
Atatürk’ün kaldığı ev
1922 yılında Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın annesi ile buluştuğu ve içinde 4-5 gece kaldıkları ev, istasyon yakınında, zamanın en görkemli evidir. Bina Şube Reisi Baha Bey tarafından büyük bir özenle yaptırılmıştır ve sonradan Rize Mesubu Hasan Cavit Bey tarafından satın alınmıştır.
Bahçe ortasında bulunan ev, taştan yapılı zemin katın dışında iki kattır. Birinci kata, cepheden, basamakları mermer kaplı merdivenle çıkılmaktadır. İkinci katın cephesinde gömme bir balkon mevcut olup çevresi oyma ağaç işçiliğinin güzel örnekleriyle süslenmiştir. Birinci katın zemin katla ve ikinci katla içerden bir bağlantısı vardır. Ev, alanı ve iç bölümleri itibariyle yeterlidir.
Ancak, 1967 yılı 57 yılı Adapazarı depreminde, bu ey büyük ölçüde zarar görmüştür. Üst katları tehlikeli bir duruma gelmiştir. Bu yüzden, Adapazarı Belediyesi’nin aralıksız takipleri sonucu üst katlar yıktırılmış, mevcut malzeme ile zemin katın üzerine bir kat eklenmiştir. Ne acıdır ki, bu çalışmalar sırasında tarihi değer taşıyan binanın restore edilmesi yoluna gidilmemiş, görevli ve yetkililer konunun önemini kavrayamamışlardır. Aynı durum, Sakarya üzerine yazı ve eser yazanlar için de söz konusudur. Bu yüzdendir ki, Sakarya’yı konu alan yazı, kitap ve il yıllıklarında, Atatürk’ün Adapazarı’nı ziyaretinden söz edildiği halde, içinde kaldığı evden kısa da olsa herhangi bir bilgi verilmemiştir.
Ancak, Sakarya’da göreve başladığımız 1981 yılında, Jüstinyen Köprüsü (Beşköprü gibi diğer tarihi eserlerle birlikte ve onların başında Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın kaldığı ev de ele alınmıştır.
Öncelikle binanın rölövesi, Bayındırlık Müdürlüğü elemanlarına hazırlattırılmış, Kültür Bakanlığı uzmanlarına yerinde incelemeler yaptırılımış ve binanın tarihi eser olarak tescili sağlanmıştır.
İkinci aşamada ise, evin kamulaştırılıması için girişimde bulunulmuş, Hasan Cevit Beyin İsviçre’de oturan kızı Yüksek Müh. Mimar Meliha Yürüker’e, evin restorasyon projesi yaptırılmış ve evle İstasyon Caddesi arasında kalan Devlet Demiryolları’na ait alanda, daha önce planlanmış olan konut yapımı önlenmiş, bu alanın imar planına yeşil alan olarak işlenmesi sağlanmıştır.
Halen bu evde, Hasan Cevit Beyin oğlu Ali Belül oturmakta ve 1922’den kalma bir kısım eşya bulunmaktadır. İlden ayrıldığımız 1983 yılı Ağustos ayında bu durumda bulunan çalışmaların sürdürülerek sağlıklı bir sonuca ulaştırılması ve bu eserin Atatürk ve Etnoğrafya Müzesi olarak bir an önce hizmete açılması en içten dileğimizdir… (Kemalist Ülkü Dergisi Sayı 187, Mayıs 1984)
Tekrar buluşmak dileğiyle…Sevgiler, saygılar…