Yenigün Gazetesi

“Özgürce” Makale Yazısı

26 Haziran 2011

"Adapazarı İşgal Edildi Adapazarı'nın Kurtuluşu (21 Haziran 1921)

“Adapazarı İşgal Edildi Adapazarı’nın Kurtuluşu (21 Haziran 1921)

Adapazarı, Türk kuvvetlerinin başarılı bir şekilde ilerleyişiyle Yunan işgalinden kurtarıldı. Kurtuluş heyecanını yaşayanlardan biri de komutan Alb. Kazım Bey idi. Öncelikle onun yazdıklarına yer vermek istiyoruz.

“20-21 Haziran (1921) gecesi, karanlıkta Sakarya’nın muhtelif yerlerinden sallar ile harekete geçtik. Bu sallarda, Adapazarı Milis Tabur’una bağlı kuvvetlerimiz bulunuyordu. Kuvvetlerimiz Sakarya’nın karşı kıyısına çıkınca, hemen harekete geçerek, bir hamlede düşman mevzilerini işgal etti. Adapazarı’na  hücuma geçildi.

Aynı zamanda Arifiye, Sapanca arasındaki düşman mevzilerine de taarruz ettik. 21 Haziran 1921 sabahı düşman ilk hamlelerimiz önünde çekiliyordu.

Kısmen İzmit, kısmen de Seymen İskelesi istikametinde gidiyorlardı. Kıtalarımız, çekilen düşmanı takibe koyuldu. Süvari Alayı’nın da süratle Adapazarı’na hareketini emrettim.

Böylece bütün kuvvetlerimiz Miralay Emin Bey in (sonradan İstanbul Kumandanı Emin Paşa) kumandasındaki kuvvetlerimiz takip ediyorlardı.

Ben de Sapanca Gölü’nün güneyinden düşmanı takip eden kuvvetlerimizin yanında te bulunuyordum. Yunan ordusunun ayakları altında kalan bütün yerlerimiz gibi, buralarda da halkın kasılıp kavrulduğu günlerde, vatandaşın en kutsal gayesi, bir gün kurtulmak idi. Geri alınan köyler halkının heyecan ve sevinci hudutsuzdu.”

Ankara’nın 21, Haziran 1921 günlü tebliği de İstanbul gazetelerinde sevinçle karşılanmıştı. Dönemin önemli gazetelerinde şöyle deniliyordu:

Adapazarı kuzeyindeki düşman kuvvetleri Ferizli ve Tumanlık köylerini yakarak, güneye doğru çekilmeye başlamış düşmanı takiple müfrezelerimiz Büyük Söğütlü Köyü’nü işgal ederek, Karaman Köyü yönünde ilerlemişlerdir. Bir müfrezelerimiz Çepni üzerinden Tepe Tarla Köyü’ne ilerleyerek, düşman siperlerini işgal etmiştir.

20-21 Haziran 1921 gecesi, Sakarya Nehri’ni muhtelif noktalardan geçen kuvvetimiz, düşman ile şiddetli müsademeyi müteakip, Adapazarı’nı işgal ve Sapanca Gölü kuzeyinde Serdivan sırtlarındaki düşman artçılarını geri atmışlardır. İzmit yönünde geri çekilmekte olan düşman, kuvvetlerimiz tarafından izlenmektedir.

Geyve bölgesinde Hacı Mercan Karakol hattına hücum eden kuvvetimiz, düşman siperlerine girmiş ve Sapanca’yı ele geçirmiştir. Serdivan, Büyük Derbent ve İzmit güneyindeki iki köyün yanmakta olduğu görülmüştür.”

Adapazarı’nın mülki olarak bağlı bulunduğu İzmit, 28 Haziran 1921 günü kuvvetlerimiz tarafından ele geçirildi. Böylece Yunanlıların İonia hayalleri gibi, Bithynia rüyası da sona emişti.

Onlar, Nikomedia’dan kaçmışlar, Türkler de Orhan Gazi ve Süleyman Paşa’nın emaneti İznik/İzmit’i tekrar şanlı bayrağımıza kavuşturmuşlardır.

Adapazarlılar, bu sevinçli günü TBMM’ne 30 Haz Haziran 1921 de telgraf çekerek kutlamışlardır. Belediye Başkanı Vekili Mustafa Bey, aşağıdaki metni, önce milletvekili Hamdi Namık Bey’e ulaştırdı. O da Adapazarı telgrafını TBMM Reisi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’ ne ulaştırdı. Katip tarafından okunan telgrafta şunlar belirtilmekteydi:

“Vatanımızın milli ve siyasi istiklali uğrunda insanlığın en cani düşmanlarıyla cihadında Milli Hükumetimiz’in takip ettiği yola karşı tam sadakati bulunan kazamızın (Adapazarı) halkının başlayan Kocaeli askeri hareketinde Kuvay-ı Milliyemizin Adapazarı  ile İzmit’i düşmandan kurtarılmasıdır.

İmza: Adapazarı Ahalisi adına Belediye Reisi Vekili Mustafa. Böylece Adapazarı artık huzurlu bir devreye ilk adımını atmaya hazırlanmaktadır.

 Yunan ordusunun yaptıkları

Yunanlılar, yukarıdaki sayılardan da kolayca anlaşılan dengesizliğe dayanarak işgal ettikleri her yerde yaptıkları öldürme, yaralama, işkence etme, beraber götürme, ırza tecavüz, yağmalama, telef, yakma, yıkma gibi medeniyetle hiç ilgisi olmayan hareketleri Adapazarı’nda da yapmışlardır.

 Genelkurmay Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı Arşivindeki kayıtlarda Adapazarı-İzmit bölgesinde 85 ölü, 49 yaralı, 119 dayak ve işkence, 216 beraber götürme, 93 ırza tecavüz olay belirlenmiştir. Ayrıca Adapazarı’na bağlı 14 köyün yakıldığı yine ayrı arşiv kayıtlarında vardır.

Yunanlılar, işgal ettikleri her yerde yaptıkları gibi Adapazarı ve Sakarya nehrinin batısında kalan bölgelerde de yerli ayrılıkçı Rum ve Ermenilerin de yardımıyla hemen hemen bütün köy ve kasabalara saldırmışlardır. Bu yörelerde de vatana hizmet gayesiyle düşmana karşı fiilen hareket geçen milliyetçiler dövülmüş, işkenceye maruz kalmış, yaralanmış ve katledilmiştir. Bunlardan daha vahşi olanı ise bölgedeki Müslüman Türk kadınlarının ırz ve namusları kirletilmesidir.

Adapazarı’nda o gün için 25 mahalle ve 45 köyde 415.176 lira maddi değerinde ev, 2.250.000 lira değerinde mal tamamen yanmış, kül olmuştur. Ayrıca yakılan ve gasp edilen eşyanın değeri ise 2.360.400 liradır. Bundan başka 21.700.000 liralık tüccar malı ile 12.907.765 lira da nakit olarak Yunanlılar tarafından gasp edilmiştir.

Ayrıca ilçe merkezinde, Mecidiye Mahallesi, Semerciler Mahallesi, Birinci Yeni Cami Mahallesi, Hasırcılar Mahallesi,  İkinci Yeni Aziziye Mahallesi, Mecçiler Mahallesi, Papuçcular Mahallesi, Çuro Ahmediye Mahallesi, Garip Mahallesi ve Gedikoğlu Mahallesi’nde evleri yakıp yıkıp yağmalamışlar, halka dayak, işkence ve zulüm yapmışlar, bir kısmının gözlerini oyarak, bir kısmını silah ve kesici aletlerle yaralayarak şehit etmişler, bir kısmını da esir ederek beraberlerinde götürmüşlerdir.

 Yunanlıların vahşeti Sakarya’nın merkez mahalleleriyle sınırlı sadece kalmamış, Adapazarı’nın köylerinde de vahşet ve katliamlarına devam etmişleridir. Yunan askerleri ve yerli ayrılıkçı Rum ve Ermenilerden oluşan çeteler 26 Mart 1921’den itibaren Erikler Köyü, Karaabdiler Köyü, Kömürlük Köyü, Göktepe Köyü, Taşkısıkı Köyü, Akarca İcadiye Köyü, Kirişcezir Köyü, Arifbey Çiftliği Köyü, Süleymanbey Köyü’ne girmişler ve Mart ayının sonlarına kadar bu köylerde, yağmalama, gasp, yaralama, ırz ve namusa tecavüz, şehit etme olaylarını gerçekleştirmişlerdir. Bu köylerde yapılan vahşet zulümler raporlar ve fotoğraflarla tespit edilmiş ve belgelenmiştir.

Ayrıca Yunanlılar işgal süreleri boyunca zulüm yaptıkları zulüm ve vahşeti yeterli görmemişler, TBMM Hükümeti milli ordusunun ileri harekata başlaması üzerine çekilmeye mecbur kalınca yakıp-yakma işine devam ettikleri gibi işe yarar erkeklerle, bazı kadın ve kızları da zorla beraberlerinde götürmüşlerdir

Tarih bu olayları gün yüzüne çıkararak yeni kuşağın bilincini ve hafızasını taze tutar. Bu sayede geleceğe bakan, tarihinden güvenle gurur duyan kuşaklar yetiştirilebilir. Cihan Harbi ve sonunda kazanılan zaferler yalnızca Yunanlılara karşı değil dönemin en büyük devletlerine karşı, İngiltere’ye Fransa’ya ve Amerika Birleşik Devletlerine karşı kazanılan bir zaferdir. Bu zaferleri ve kurtuluşu yalnızca Yunanistan’a ve onun askeri gücüne bağlamak tarihi bir hatadır.

Yaşananların anılması tarihi bir hafızayı zinde tutmak için gereklidir

Sayın Prof. Dr. Haluk Selvi’ye tekrar teşekkür ediyorum

Tekrar buluşmak dileğiyle… Sevgiler, saygılar…