Yenigün Gazetesi

“Özgürce” Makale Yazısı

28 Şubat 2018

Benim Abaza üvey annem cennette

Bugün çok eskilerden söz edeceğim. Çok ilginç şeyler yazacağım. Hayret edeceksiniz.

Ben Sapanca’nın Feyziye Köyü’nde doğmuşum. 1926 veya 1927’de köyümde ne okul var, ne cami. Ne de komşu. Köy olan Hacımercan köy okuluna gidip okuyan …

1935-36 öğretim yılında benim Abaza üvey annem Ayşe dile geliyor. ‘’ Ben Abdullah’ı Hacımercan köy okuluna göndereceğim. ‘’ der ve ısrar eder.

Tahsin Fortacı’nın annesi, bende yollarım der. İmamoğlu Cemal Dayı, ‘’ Bende oğlum Mehmet’i yollarım’’ der ardı gelir.

Sabahattin Güven, Yaşar Çalık, Abdullah Çelik, Hacımercan okuluna gidip okumak isteyen öğrenci sayısı yedi olur. Öğretmenimiz Ali Beydir. Okul üç sınıflıdır. 4 ve 5 yoktur.

Üç yıl, gide gele okuduk. Dört olmayınca Tahsin Fortacı, Mehmet Yılmaz üçümüz Sapanca’ya gide gele okumaya başladık.

Üvey annem babamı ikna etti. Kemer’in az ilerisinde Tanta’ların evleri arasında ev kiraladık. Kemalettin Sami Paşa Okulu’nun 388 numaralı öğrencisi olarak okuyorum.

1938-1939 öğretim yılı Atatürk’ün ölüm ve cenazesinin Ankara’ya götürülüşü, okulun dört ve beşinci sınıf öğrencileri İstasyona götürüldük. Treni izledik. Tren geldi. Herkes ağlıyordu. Ağlama okulda başlamıştı. Okul müdürü, öğretmenler herkes ağlıyordu. Tren gitti. Okula döndük. Ağlamalar sürdü.

Hacımercan’da dördüncü sınıf açıldı. 1939-40 öğretim yılında. Hacımercan’a döndük. İlk 3. sınıfı 22 numara ile okumuştum.

Bu kez 57 numaralı öğrenci oldum. Ali Bey öğretmen gitmiş. Reşit Şahin sonradan ünlü din adamı, Müftü olan Reşit Şahin öğretmenimiz dörtleri de, bir iki üçleri de okutuyordu.

Köyünden İstanbuldere’den sabahları geliyor. Dersler bitince öğretmenler evlerine, öğretmenimiz Reşit Şahin’de İstanbuldere’deki evlerine gidiyorlar.

1940-1941 ve 1941-1942 öğretim yılları Reşit öğretmenle okuduk. Reşit hoca bizlere beş vakit namaz kılmayı, namaz surelerini öğretmişti.

Din derslerine çok yer verildi. Sonra Sapanca Müftüsü oldu. İstasyon yanındaki camide çok faydalı konuşmalar yapardı. Dinleyicisi çok fazla idi. Yılla sonra Erdoğan Belediye Başkanı iken, adını Kumbaz’ın da oralarda caddeye adını verdirmiştim. Bilmem, ama herhalde Reşit Şahin Caddesi duruyordur.

Bu yazıyı asıl neden yazdığıma gelelim. İnsanların, insanlara topluma hizmeti neler olduğunu Allah bilir, kullar pek bilmez. Genç, hamile üvey annem beni okula göndermeye kalkışmasaydı, Feyziye’den, Hacımercan’dan okula giden olmayacaktı. O başlattı. O yıllarda üvey annem Boğaz köylü, köyde çok sevilir, saygı görülür olmuştu.

19 Mart 1936 günü okuldan eve gelirken, köye girişte bir yaşlı kadın, ‘’ Gözün aydın bir erkek kardeşin oldu’’ dedi, sevindim. Ama pek bir şey anlamadım eve geldim. Kalabalık. Kadınlar vardı. Telaşlıydılar. Öğrendim. Şimdi 50 yıldır Paris’te karı koca emekli terzi Cahit dünyaya gelmişti.

Üvey annemizin beş kız kardeşi vardı. Hiç ablalarını yalnız bırakmamışlardı. Hep bir veya ikisi yanlarında olurdu. Daha çok Nazlı abla kalırdı. Üvey annem cennetliktir. Çok iyi insandı. Babam üçüncü evliliğini yapıyordu. Bir beş yaşında ben, bir de on iki yaşında ağabeyim vardı. Feyziyeliler’in çocuklarının okula gitmelerinin yolunu açtığı çok takdir edilir. Saygı görürdü. Ama talihsizdi, üvey annem. 02.12.1913 doğumluydu. 15.10.1952 ikiz kız, bir oğlan annesi iken 39 yaşında öldü. Kardeşi Jandarma Onbaşı Rıfat’ın bana bir ricası üzerine, babası ve annesi yanında Boğazköy’de toprağa verdik. Dini bayramların son günlerinde gider, dua ederim. Benim çok iyi eğitimci, yazar olmam da katkısı çok büyük. Babam daha önce 16 Ağustos 1950’de rahmetli olmuştu. 1900 doğumluydu. Çok sigara içerdi. Benim sigara düşmanlığımda bundan geliyor.