Yenigün Gazetesi

“Özgürce” Makale Yazısı

29 Mart 2013

Benim adım iki şehidin

Kendimle ilgili sır bilgileri ilk kez açıklıyorum. Şaşıracaksınız. Ya sizin isimlerinizin öykülerini sorun, öğrenin. Bilgi sahibi olmak çok iyidir.

Benim adım “Yaşar”dı. Hem yıllarca ilkokulu Hacımercan Köyü Okulu’nda 1940-41 öğretim yılı sonunda bitirdim.

Öğretmenimiz yıllar sonra Sapanca Müftüsü olan Reşit Şahin’di…

Sınavlar bitti. Diplomalar dolacak; ‘Nüfus hüviyet cüzdanınızı getirin’ dedi. Hepimiz daha doğrusu mezun olanlara. Herkes gibi bende götürdüm. Baktı. Baktı. Küplere bindi.

-Bütün kayıtların ‘Yaşar Çelik’ nerden çıktı bu ‘Abdullah Şevki’ diye. İstanbuldereli’ydi. Her sabah oradan gelir akşam giderdi. Gürcüydü.

Dövmedi. Sadece kızdı. Hem çok kızdı. “Neyin nesi?” dedi. Anlattım. Babamın, amcamın ağabeyleri Şevki annemle evlendi. Bir ay olmuş askere kardeşi- ikisi Abdullah bekar gitmişler Yemen’e şehit olmuşlar. Boylu, poslu, çok güzel olan annemi babamdan 7 yaş büyük olduğu halde babamla evlendirmişler. Birkaç çocuk doğurmuş, yaşamamış. Adımı Yaşar koymuşlar. Yaşamışım.

Fevziye’nin camiye kavuşmasında en büyük benden sonra katkısı olan Hüseyin Çalık’ın toprağa verilişinde mezun başında bir konuşma yaptım. “Reşit Hoca’nın öğrencisiyim” dedim.

İmam emeklisiymiş biri geldi konuşmamdan sonra;

-Bir Yaşar Çelik vardı cin gibi hiç göremiyorum onu dedi.

-Benim. Benim asıl Abdullah Şevki dedim. Anlattım. Zor inandırdım. Ama “cin gibi” demesi hoşuma gitmişti. Neyse. Bu günlerde 18 Mart Şehitleri nedeniyle hep şehitlerden sözler ediliyor. Bir şehidin son mektubu var çok anlamlı. Çok güzel. Aynen sunuyorum. Beğeneceğinizi biliyorum. Bir-iki noktaya da değineyim. Rahmetli anneciğim 1 Ocak 1950 günü rahmetli oldu.

Karasu’nun Karasu Köyü Başöğretmeniy’dim. Yılbaşı tatilinde bir başka görevim Fevziye’ye, köyüme gitmem için. O saatlerde anacığım rahmetli oluyormuş. Her türlü gideni kabullenelim. Param yoktu. Başöğretmen Ahmet Remzi Odabaş’ın kapısını çaldım. 50 TL istedim. 100 TL verdi. Anacığımı toprağa verdik. 16 Ağustos 1950 günü yani annemi toprağa verdikten 218 gün sonra da babamı toprağa verdim. Hem ameliyattan sonra. 1917’de resmi muameleli evlilik yapmışlar. Annem 1893, babam 1900 doğumluydular. Annem 7 yaş büyüktü.

Babamın adına 2012’de ilk müdür olduğum Şehit Pilot Yzb. Cengiz Topel Okulu bahçesine çeşme yaptırdım. Fevziye Köyü mezarlığındaki mezara da yaptırdım.

Allah’ın rahmeti üzerlerine olsun…

Ve ŞEHİDİN SON MEKTUBU

“Sebeb-i hayatım, sevgili babacığım ve valideciğim,

Cenâb-ı Hakka hamd-ü senâlar olsun ki, beni bu rütbeye kadar yükseltti. Yine ilâhî mukadderat olarak beni asker yaptı. Sonsuz şükürler olsun. Siz de annem babam olmanız dolayısıyla, beni mukaddes dinimize, vatanımıza ve milletimize hizmet etmek için ne şekilde yetiştirmek mümkün ise, öylece yetiştirdiniz. Benim dünyaya gelmeme ve ilim-irfan üzere yetişmeme vesile oldunuz. Cenâb-ı Hakka ve sizlere çok teşekkür ederim. Şimdiye kadar milletimin bana verdiği parayı bugün hak etme zamanıdır. Mukaddes dinimize ve vatanımıza hizmet etme zamanıdır. Bu vazife esnasında, şehadet nasip olursa, Cenâb-ı Hakkın sevgili kulu olduğuma kanaat edeceğim. Asker olduğum için, bu şehadet her zaman için pek yakındır.

Göz bebeğim olan hanımım Münevver ve oğlum Nezihciğimi evvelâ Cenâb-ı Hakkın, sonra da sizin himayenize bırakıyorum. Onlar hakkında ne mümkün ise, lütfen yapınız!

 

Borçlarımı mutlaka ödemenizi istirham ediyorum. Ben herkese bütün haklarımı helal ettim. Cümleniz hakkınızı helal ediniz! Benim tarafımdan cümlenize hakkım helal olsun. Elveda, elveda!..

Cümlenizi Cenâb-ı Hakka tevdî ve emanet ediyorum. Ebediyyen Allahü teâlâya ısmarladım. Sevgili babacığım ve valideciğim.”

Oğlunuz, Kolağası M. Tevfik Çanakkale,18 Mayıs 1331 (1915)

(Türkiye Gazetesi Osmanlı Tarihi Ansiklopedisi: 2/150)