Yenigün Gazetesi
“Özgürce” Makale Yazısı
25 Aralık 2016
Ada Postası Gazetesi'ne başarılar diliyorum
Sakarya’da günlük sekizinci gazete olarak, 1 Aralık 2006 Cuma günü yayınlanmaya başladı. Çıkan sayılarını okudum. İyi niyetle, eleştiri gözüyle inceledim. Yeni Ada Postası bugüne çıkan sayıları ile “Mükemmel” dedirtecek şekilde yayınlanıyor. Biraz fazla, büyücek resimlere vermesi eleştiri konusu oluyor.
“Ada Postası”nın benim gözümde, gönlümde çok özel, çok önemli, unutulmaz yeri ve anıları var. Birinci sayısı 29 Ekim 1946’da “Haftalık siyasi gazete” diye. Bir küçük açıklaması daha var, “Salı günleri çıkar” diye. Dört sayfalık gazete.. 116 kez okur önüne, okur eline böyle sunuldu. 117. sayısı, 15 Şubat 1949 günü “Ada Postası” adı altında “Salı- Cuma günleri çıkar.
Bağımsız siyasi gazete” diye yazdığını görüyoruz. Yine dört sayladır gazete. Necip Güllü Matbaası’nda basılmaktadır yine.
İki yıldır Kavaklıorman Köyü’nde uyguladığım okuru arttırmanın faydalarını yazı konusu yaptım. Yazdım. Bir türlü veremiyordum. Birgün geldi cesaretlendim. Örnek insan, çok kibar insan, bir ara ATSO Başkanlığı da yapan rahmetli Lebip Kökçü nün yanına çıktım. Çok İyi karşıladı. Çok sevindi ziyaretime. Hele öğretmenlikten sözler edince. Yazımla ilgili, uygulamalarımdan söz edince yazımı okuyunca çok sevindi. “Ne iyi ettiniz geldiniz. Çok teşekkür ederim” dediklerini hiç unutmam….
Yazımı 1 Nisan 1949 Cuma günü, 130. sayıda, birinci sayfanın sağında “Serbes Sütun: Köylerimizin öğretimle kalkınması” başlığı “Yazan: Abdullah Çelik Kavaklıorman Köyü Okulu Başöğretmeni” diye yayınladı. Gördüğümde dünyalar benim olmuştu. İstanbul, Ankara gazetelerinde, Öğretmen Meslek Dergileri’nde, Milli Eğitim Bakanlığı’nın yayınladığı dergilerde yazım çıkmaya başlamıştı. Ama yerelde çıkan ilk yazımdı. Sevincim sınırsızdı. Köyde bile havam değişmişti. Bir başka türlü sever, sayar olmuşlardı. Kutlayanlar çok olmuştu…
Başyazılarına pek imza atmayan rahmetli Lebip Kökçü bir sonraki, üçüncü yıl, 131. sayısında “Okuyan arttırmak başlığı ile imzası ile bir güzel yazı yazarak, beni göklere çıkarıyordu. 5 Nisan 1946 Salı günkü bu yazı, basında lehimde çıkan ilk yazıydı. Nasıl sevinmezdim. Saklıyorum hani muska gibi derler…
Rahmetli Lebip Kökçü “Güzel yazdığımı, konuyu iyi işlediğimi belirtip, “Haftada bir-iki çıkışımızla yazılarına pek yer veremeyiz. İzmit’te Türkyolu var. Rıfat Yüce sahibi. Milli Mücadele yıllarında çıkmaya başlamış. Gidiver İzmit’e. Selamımı söyle. Orada her gün yazabilirsin, gazete günlük” demişlerdi. Dediklerini yaptım. Görüştüm. Anlaştık. Yıllarca çok yazılar, haberler, yorumlar yaptım.
Türkyolu’nun, bir uzun hikayemi tefrika ederek yayınlaması ile de gönlümde yeri var. “Zülfiye’nin Kaderi” gerçek kahredici yaşam öyküsüydü hikayem. Düzce Cumayeri başöğretmeniyken olayı yakından, tanıklarını dinleyerek yaşamıştım, yazmıştım. Daha önce okumaları için verdiklerim çok beğendiklerini tefrika olarak yayınlamamı önermişlerdi. Kitap halinde basılmadı. Yayınlananların tümünü sakladım. Geçen hafta birkaç dostuma okuttum. Çok ilginç, çok anlamlı buldular.
İçinizde gerçekten yetenekli insanlarımızın gençlerimizin çok olduğuna yürekten inanıyorum. Bir deneyin. Yazın bir şeyler. Ama çok okumanız gerek. Okumak kadar zevk verici hiçbir şey yoktur. Bunu bilesiniz Gazete, kitap ne bulursanız okuyunuz. Okumanın yaşı yoktur. Genç- yaşlı, bay-bayan, diplomalı-diplomasız önemli değil. Önemli olan okumaktır, çok okumaktır. Bir benimserseniz zevkini tadarsanız, gerisi kolayca gelir. Lütfen bir deneyin yaşayın görün.
Yarın tekrar buluşmak dileğiyle