Yenigün Gazetesi
“Özgürce” Makale Yazısı
17 Mayıs 2004
Bulvar'ın çimleri çiçekleri korunacak
Bir süre önce bilmem kaçıncı kez Atatürk Bulvarı’nın çimleri, çiçekleri ile ilgili bir yazı yazdım. İlk kez bir ilgili, yetkili telefonla aradı beni. Çok güzel, başarılı hizmetleriyle yıllardır yakından tanıdığım İbrahim Uluç. Çok sevindim;
-Sayın Hocam! Yazınızı okudum. Şimdi önümde. Önerilerinizle ilgileneceğiz. İnşallah önerin, temennin insanlarımızın anlayışı ile karşılanır. Atatürk Bulvarı’nın tüm çimenleri, çimleri çiçekleri kurtarılır. Şehir merkezine yakışır bir çamlık, yeşillik, çimlik çiçeklik ortaya çıkar dediler…
Dürüstlüğü, çalışkanlığı yanında insancıl oluşu ile de çok takdir ettim İbrahim Uluç’la dertleştik. Üzüntümüzü paylaştık. Yıllar öncesinin Adapazarı’nı gözlerimizin önüne getirdik. Deprem öncesi çok güzelleşen Adapazarı’nı konuştuk. İkimiz de iyimser duygularla telefonlarımızı kapattık. “Yanılmamış olmayı çok isteriz” dedik son söz olarak…
Adapazarı gerçekten çok güzelleşti. Modern kent oldu. Adapazarı Kültür Merkezi ile. Atatürk Aile Çay Bahçesi ile. Ve Bulvar’ın boydan boya oturulur hale getirilmesi ile çok güzel oldu. Çok daha fazla insanımıza, parası olan- olmayan herkese çok iyi hizmet verilmektedir… Alkışlamak gerek… Ancak…
Ancak böylesine bir güzelliği korumak gerek. Muhafaza etmek gerek. Çiçekler toprakla, kökleriyle çalınıyor. Kuytakları görmek çok sık ve kolay. Köküyle çiçeklerin çalınması yıllar öncesinin verisidir. Alışkanlığıdır desek daha doğru olur…,
Sık sık, yeterince karşıdan karşıya geçilecek yollar var. Hayır, oradan geçmezler. Şehirde yaşama kültüründen yoksun olduklarından çimenleri çiğneye çiğneye yürürler. Bazen üç-beş, sekiz-on kişi birlikte. Öğrenciler, okumuşlar böylesine yürürken görmek sık sık olasıdır. Evet, evet, baylar- bayanlar birlikte. Öğrencilerin bir kollarının altında kitaplan vardır. Bir başka bayanın kucağında, elinde yürüyen çocuğu vardır. Tablo çok çirkin. Hani derler ya, “Yontulmadık kereste gibi” öyle bir deyimle tanınması gerekenler büyük çoğunlukta…
Çimler sökülüyor köylerin meralarından. Köylere belediye bir şeyler veriyor. Yapıyor. Köylüler kolayca vermiyorlar çimleri. Perişan ettirmiyorlar hayvanların otladıkları meraları… Traktör traktör çimler geliyor. Özene-bezene döşeniyor. Sulanıyor. Canlanıyor. Güzelleşiyor. Ciddi ciddi söylüyorum, bayağı güzelleşiyor. Yemyeşil oluyor çamların altı. Bazen insanlarımız ailecek oturuyorlar. Söyleşiyorlar. Yiyorlar, karınlarını doyuyorlar. Bunlar iyi şeyler, kötü şeyler değil. Yaşamın, tadını çıkarsınlar. Böylelerine mani olunmasın… Çiğneye çiğneye, gide-gele yol oluyor. Çamur oluyor yağışlı havalarda. Canım güzelim çimenler, çiçekler çiğnenmiş, yok olmuş. Çamlar arası yollar oluşmuş. Tam kırsal alan gibi… Hiç yakışmıyor modern kent Adapazarı’na. Büyükşehir insanlarına. Bank, oturma yerlerinin sayılan çoğaltılmalıdır.
Sevgili, çalışkan, dürüst dostum İbrahim Uluç söz verdi. Uyarı levhaları konulacak pek çok yere… İyi niyetli insanlarımız uyarılacak. Herhalde uyanlar olur…
“Çimenleri çiğnemeyelim. Çiçekleri koruyalım” levhalarını görenler herhalde insanların gözleri önünde çiğneye çiğneye gitmezler. Giden densizler, cahiller, bilgisizler, yontulmadıkları olursa diğer insanlarımız uyarmalılar.
Değil mi? Zabıta görevini yapmalı değil mi? İnce, güzel, 50 cm. yüksekliğinde zincir olsa diyenler var.
Uluç’un verdiği bilgiler doğrultusunda verilecek hizmetlerin Bulvar’ı kurtaracağına yürekten inanıyorum. Her iyi niyetle insanımız, bay-bayan. Genç- yaşlı Atatürk Bulvarı’nı korumakla yükümlü olduğunu bilmeli. Dışardan gelenler Bulvar’ın güzelliğine hayran kalmalı. Gittikleri yerlerde “Adapazarı’nı şimdi bir görseniz! Atatürk Bulvarı. Kültür Merkezi. Atatürk Aile Çay Bahçesi insanlara genç-yaşlı, fakir-fukara demeden çok güzel hizmetler veriyor her alanda” demeli değil mi?
Gerçek insanları, ağacı, çiçeği, çimeni sevenler koruma görevini çok iyi yapmalıdırlar. Ben çok iyimserim. İlginizi, desteğinizi göreceğimize inanıyorum…
Yarın tekrar buluşmak dileğiyle…