Yenigün Gazetesi

“Özgürce” Makale Yazısı

16 Eylül 2015

Rahmetli İnönü Benden Davacı Olsaydı Hapı Yutmuştum!

Arifiye Köy Enstitüsü 1947 mezunuyum. Öğretmen olduğumda küçük, fakir olduğundan, okul olmadığından Geyve Doğantepe’ye verilecekmişim gibi gönderildim. Araştırdım, sevinerek raporu verdim. Çok geçmeden Yanık Köyü’ne de gönderildim. Gereğini yapıp raporu verdim. Benim köyüm Sapanca Feyziye Köyü’ne okul yapılması için köylüler çok baskı gösterip, zorladı, yine olmadı. Vadi içinde 23 haneli bir köy. Geçidi yok. Kıstırılmış köy. 1877-78 hani şu ünlü 93 Göç’ü denen, Artvin’den toplu göçle gelenler yüzde yüz lazca konuşan bir köy. Okumuşu, çok da okumuşu içlerinde yok değil var. Ama, aması var… Ağır ceza mahkemesi reisi var. Mezarı Feyziye Köy Mezarlığı’nda. Her bayram yakınlarım için gittiğimde Hüseyin Bedri Fortacı’nın mezarı yanına gider, bir Fatiha okurum.

Öğretmen oldum. 10 Eylül 1947 günü. Çok geçmeden atamam yapıldı. Adapazarı’nın son köyü Domuztepe halk arasında adı Kavaklıorman olan köye. Göçmenler tümü yurt dışından. Ama iyi insanlardı. Kısa zamanda çok iyi anlaştık. Her akşam yatsıdan çıkar çıkmaz eski muhtar Sabri Saygın’ın kahvesinde toplanıyorlar. Bende kitap-gazete okuyorum. 25-30 genç- yaşlı, orta-yaşlı ilgiyle dinliyorlar. Köyün asil ilk öğretmeniyim. Köy okuluna yeni kavuşmuş. Meraklılar. Okul çağını aşmışları da kaydetmişler. 63 öğrenci olmuş. Köylüler benden, ben köylülerden memnunum. Genç olmama karşın yürekliyim. İyi niyetliyim. Köyün din görevlisi cami imamı Hendek Dikmen köylü 26 yaşında Hafız Kazım Ör’le anlaştım. Çok sigara içiyordu. ‘Bırakacaksın’ dedim. Bıraktı. ‘Sabah namazından sonra yatmayacaksın. Benim öğrencilerime Kuran öğreteceksin’ dedim. Sevindi, anlaştık. 1 yılda ben dahil 38 hatim eden oldu. Hatim cemiyeti yaptık. Ben Kuran’ı öğrencilerimden öğrendim. Tecvidi de ünlü hafız asker Hafız Mehmet Eren’den aldım. Hasırcılar Camii İmamından.

Günler gerçekten de çok iyi mutlu geçiyordu. Kahvede gazete-kitap okuyorum. Çok da güzel okuyorum. Gazete geliyor bana. Adapazarı’na gidenler Çeşme Meydanı’nda Aşçı Mustafa’dan alıp getiriyorlardı. Gazetesiz kalmıyordum. Bir akşam kahvede gazete okurken biri geldi ’Köy katibi gelmiş. Muhtar Kamil abinin evindeymiş. Sizi de çağırıyorlar’ dedi. Kalktım, gittim. Kısa hal hatırdan sonra çağrılmamın nedenini söyledi. Köy katibi Mehmet Amasyalı dile geldi. ‘Köyün bütçesini hazırladık. Sizin de imzanın gerek. Okulun bahçesini büyütmek için aldığımız 3 dönüm yeri kanun çıkış geri vereceğiz. Hasan Gündoğdu’ya bu 300 lirayı dördümüz bölüşüyoruz.100 lirası sizin. Kalan 200 lira da biz üçümüz bölüşeceğiz’ dedi. Köy katibi bu sözleri söyledi.

Muhtar Kamil Yılmaz, 1. Aza Şaban Akgün seslerini çıkartmıyorlar. Sessizler. Okulun bahçesi yeterliymiş. Bitişikte DP’li Hasan Gündoğdu’nun 3 dönüm yerini almışlar kasıtlı. 1529 sayılı yasa böylesine vatandaşlardan alınan yerlerin geri verilmesini istiyor. Verilen paranın alınmasını, okula kullanılması kaydı var. ‘Olmaz’ dedim. ‘300 lirayı okula kullanacağız’ dedim. İknaya çalıştılar. Hep katip konuşuyor. Akgün destekliyor, muhtar susuyor. Anlaşamadık, ayrıldım. Kahveye döndüm.

Okumaya devam ettim. Okul lojmanına döndüm, yattım. Dersteyim bu defa jandarma, Karakol Komutanı Onbaşı Niyazi Usel geldi, atla. Köy katibi, muhtar, azalar yanında. ‘Cumhurbaşkanı İsmet İnönü aleyhine konuşmuşsun’ dedi ve zorla Budaklara götürdü. Onbaşı beni Adapazarı Kaymakam’ı Refik Kuzcu’ya götürdü. Çıkıştı bana. ‘Bu sözleri nasıl söylersin’ diye. ‘İsmet İnönü sağır, ondan hayır gelmez’ demişsin. 3 kişinin imzaladığı tutanağa göre.

Kızdım, çok kızdım kaymakama. ‘Siz deli misiniz? İsmet Paşa için böyle bir söz söyler miyim? Ben’ diyorum. Göndereyim savcılığa dedi. ‘Hemen hemen gönderin’ dedim. Beni Onbaşı’ndan alan Yüzbaşı adliyeye, savcıya götürdü. Savcı Rıfat Aslanoğlu dinledi beni. Ben her şeyi anlattım. ‘İsmet Paşa’ya soracağız. Davacı olarak yargılanacaksınız’ dedi. Ayrıldım. Sorgu Yargıcı Nazmi Savaş çağırdı gittim. ‘İsmet Paşa’ya dua edin. Davacı olmadı. Aklandınız, yargılanmayacaksınız, geçmiş olsun’ dediler, kurtulduk.

Yıllar sonra rahmetli İnönü’ye anlattım. Hafif güldü, ciddileşti. ‘Böylesine yargılanmak için hiç izin vermedim. Niye benim aleyhime konuşsun. Başka bir şeyler vardır dedim’ dediler. Eğer İsmet Paşa davacı olsaydı, genç yaşta öğretmenliğim sona erecekti ama Kocaeli Valiliği Karasu İlçesi, Karsu Köyü’ne sürdü. Üstün başarılı diye teftiş raporu aldım. Köy için yol yaptırmıştım. Ben istemeden hatalarını anladılar, Erenler Köyü başöğretmenliğine atandım. 1950-51 öğretim yılı başında…  

Başbakan İsmet İnönü Adapazarı’nda – 1963 – Foto Artan – Abdullah Çelik Arşivi (Fotoğrafta Abdullah Çelik İsmet İnönü’nün arkasında solda)