Yenigün Gazetesi
Erkal Etçioğlu
TSK’YA KARŞI YÜKSELEN KOMPLONUN KAYNAĞI
Ülkemizde son yıllarda meydana gelen siyasi,ekonomik ve kültürel gelişmelere baktıkça daha önce Eylül 2000 tarihinde Avrasya Dergisinin,Stratejik Analiz bölümünde okuduğum Birgül Demirtaş Çoşkun tarafından İngilizce aslından çevrilerek yayınlanan Dr.Michael Robert Hickok’un”Yükselen Hegemon:Türk Stratejisi ile Askeri Modernizasyonu Arasındaki Uçurum” adlı makalesi aklıma geldi.Bu makaleyi yeniden okudum.O zaman aldırmadığım şeylerin bugün tek tek gerçekleşmesi beni hayrete düşürdü.
Bu yazının bazı bölümlerini sizlere aktarmak ve bunu sizin yorumunuza bırakmak istiyorum. Yazının tamamının okunmasının vereceği düşünce ile bazı bölümlerinin bıraktığı izlenim aynı olmamakla birlikte yine de size bir fikir verecektir.Bakın Amerikalı uzman ne diyor?
“Türkiye’nin güvenlik politikasının giderek daha tahmin edilemez olması,bunun yanında Ankara’nın komşularına oranla artan askeri gücü bölgesel istikrarsızlığı daha da arttırmaktadır.”
“Türkiye’nin ihtiraslı ulusal güvenlik stratejisi ve kanıtlanmış askeri yetenekleri,tüm bölgede yeniden bir jeopolitik yapılanmayı zorlamaktadır”
”Amerikalı karar alıcılar,Türkiye’nin dış politikada ve güvenlik konularında giderek daha da aktif olmasına hazırlıksızdırlar.Askeri işbirliği geleneği Batı’nın ‘Soğuk Savaş’ sonrası çıkarlarını belirleyen demokratikleşme,insan hakları ve ekonomik konularla giderek daha fazla çatışmaktadır.”
“Türkiye’nin müttefik olarak gerçek değeri artarken,Ankara daha az güvenilir bir güvenlik ortağı olmuştur.”
Türkiye’nin Ağustos 1998’de Orgeneral Hayri Kıvrıkoğlu döneminde TSK’nın NATO planlarının dışında geliştirdiği ”Türk Menfaatlerine yönelik tehditleri Türk sınırlarından içeri girmeden önce etkisiz hale getirmeye hazırlıklı olarak ilerden karşılama ve ileri savunma anlayışı” nın kabul edilmesi anlaşılan Batı’da birilerinin işlerini bozmuş olmalıdır.
Batı; Türkiye’nin büyük amaçları olduğunu ve askeri modernizasyonunu buna göre yaptığından şüphelenmekte idi. Ancak Batı;buna Türkiye^nin gücünün yetmeyeceğini ve o zamanki iç muhalefetin(dışarıdan kumandalı Sivil Örümcek Ağı) bunu karşı çıkacağını ummakta idi.Ancak umulanlar gerçekleşmedi.Bu noktada bakın yazar ne diyor?
“Ankara’nın ‘Neo Osmanlı’ gündemi izlemesi için gerekli araçları sağlamak üzere başlanmış iddialı askeri modernizasyon programının ikinci derecede neyi ima ettiği henüz tam olarak anlaşılamamıştır.
“Modernizasyon programı,halkın güvenini yeniden kazanmadan orta vadede ülke içinde huzursuzluğu ve ordunun hükümete darbe düzenlemesi ihtimalini arttırabilir.”
Hatta daha da ileri giderek bakın nasıl bir yorum yapıyor.
“Modern silahlara ve gelişmiş kabiliyete sahip olan Türk Ordusu,ülke içinde kültürel ve anayasal gücünde önemli değişiklikler yapılmadıkça ne kısa vadede komşularına ne de uzun vadede Türkiye halkına rahat yüzü gösterecektir.”
Sizler şimdi Türk Milletinin göz bebeği olan kahraman ordusu için yapılan fesat ve ihanet eylemlerinin kaynağının nerede olduğunu görebiliyor musunuz? Yoksa ne demokratikleşme, ne insan hakları kimsenin umurunda değil.Artık uyanın.TSK’ya “medya üzerinden asimetrik psikolojik harekat yapmaya çalışan siyasetin sahte kahramanlık eylemlerine gülüp geçin.Onlara bunları yaptıranların kimler olduğunu görün.